Üniversite tercih dönemi sona erdi. Pek çok genç hem sıralamasına hem de yaşam koşullarına göre tercih yaptı. Öncelik yaşam koşullarıydı elbette. Hem 4 yıllık bir bölümü bitirip iş bulabilme hem de o 4 yılı az buçuk iyi koşullarda geçirebilme derdi. Bu yüzden gençlerin tercihleri çoğunlukla yaşadıkları şehirden yana oldu. Hayaller ile hayatlar çarpışarak tercih listeleri dolduruldu ve “onayla” butonuna basıldı. Şimdi “Umarım istediğim yer gelir” diye bekleme günleri başladı.
Üniversite tercihlerinin kafa karıştırıcı yanı genç kadınlarda biraz daha ağır basıyor. Şayet şehir dışı seçeneği varsa şehrin koşulları, güvenli olup olmadığı, yurt imkanları, ulaşım gibi konular araştırılıyor önce. Okula yakın yurtlar nerede, öğrenciler nerelerde yaşıyor, nasıl yaşıyor gibi sorular geliyor arkasından. Tüm bu seçenekler arasında bir de aile faktörü var. Pek çok ailenin ekonomik durumu, çocukların şehir dışında üniversiteye gidebilmesi için uygun olmuyor. Bu sene Kocaeli’de yaşayan pek çok genç kadın da bu seçenekler arasında geçirip bitirdi tercih dönemini. Kiminin aklında yazamadığı üniversiteler kaldı, kiminde yeni bir bölüme olan ilginin heyecanı...
Şehir dışında istediği bölümü tercih etmeye hazırlanan bir genç kadınla görüşüyoruz. Birkaç ihtimal olarak yaşadığı şehirden bölümler de yazmış elbet. Ama ailesi kaygılı. Başka bir şehirde çocuk nasıl okutulacak? Her iki taraf da kaygılı. Hayaller, ekonomik durum, hayat gerçekleri, üniversite koşulları her şey birbirinin içine geçmiş durumda. Bu yazı yazılırken dahi bu genç kadının kafasında tercih listesine dair fikirler kocaman soru işaretleri ile duruyordu önünde.
GENÇ KADINLAR STRESLE BOĞUŞUYOR
Sınav sonuçlarına göre istediği bölümü tutturamayan gençler bir sene daha sınava hazırlanmayı düşünüyor. Bir yandan daha deneyimli ve tecrübeli olacaklar bir yandan da daha stresli. Ne kadar deneyimli olsa da bir sonraki sınavda da “başarısız” olacakmış hissinin hep yakalarında olduğunu söylüyor yeniden sınava hazırlanacak bir genç. Şimdi yeniden bir program, yeni kitaplar, yeni bir tempo onları bekliyor. Yeniden hazırlanacağını söyleyen gençlerin büyük çoğunluğu dershaneye gitmeyi düşünmediğini, kendi başına çalışacağını söylüyor. Kütüphanede çalışmak için hazırlanan haftalık bir program ve belki birkaç sayısal ders için özel ders. Önlerinde tek bir hedef, istedikleri bölümü kazanacak bir sıralama. Ama bu bölümlere gidip gidemeyeceklerini de ekonomik koşullar belirleyecek.
Bir de önümüzdeki sene sınava ilk defa girecek bir ekip var. Onlar da kendilerinden önceki grubun yaşadıklarını görünce ne yapacaklarını bilemediğini ifade ediyorlar. Bir kısmı zaten dershaneye gitmiyor.
KAFAMIZIN RAHAT EDEBİLMESİ İÇİN...
Ekonomik koşulların yanında genç kadınların üniversite için tercih ettiği şehirler genellikle büyük şehirler oluyor. Buradaki büyük şehir kıstasları üç büyük şehrin yanında öğrencilere alışmış, öğrencilerin daha rahat yaşayabildiği şehirler oluyor. “4 yılımı kafam rahat şekilde geçireyim” düşüncesi hakim. Diğer dikkat ettikleri nokta da giydikleri kıyafetlerin fark edilmeyeceği şehirlerin nereler olduğu. Genç kadınlar, kıyafetlerini giydikleri andan itibaren rahatsız edici bakışlarla karşılaşmak istemiyorlar.
Özünde, üniversite tercihleri, sadece bir okul ve bölüm seçmekten ibaret değil. Belirleyici etken ekonomik koşullar. Şehirlerin yaşam koşulları yan etkiler olarak görülüyor. Genç kadınların hayalindeki meslek, ilgi duydukları bölümler gibi kısımlar ise son sıralarda. Eğer hayatımızın önemli bir dönüm noktası ise bir bölüm seçmek, tüm bu koşulların üzerimizde baskı oluşturması da artık ses çıkarmamız gereken bir şey değil mi?
Fotoğraf: Canva Pro
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.