İstanbul Fatih'te, Semih Çelik, Ayşenur Halil'i evinden öldürdükten sonra Edirnekapı surlarında İkbal Uzuner'i vahşice katletti. 

Olay, 16.00 sıralarında Derviş Ali Mahallesi Fevzipaşa Caddesi'nde meydana geldi. Edirnekapı surlarının üzerine çıkan Semih Çelik, İkbal Uzuner'in vücudunu parçalara ayırdıktan sonra, Uzuner'in başını ve vücudunun bazı bölümlerini surlardan aşağı attı. Ardından surlardan atlayarak intihar etti. Ambulansla hastaneye kaldırılan Çelik hastanede hayatını kaybetti.

Surlarda gerçekleşen cinayetin ardından inceleme yapan polis ekipleri Çelik'in Ayşenur Halil'i 15.30 sularında öldürdüğünü tespit etti.

ERİŞİM ENGELİ GECİKMEDİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Semih Çelik tarafından Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'i öldürerek intihar etmesiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yayın yasağı kararı getirildi. Yayın yasağı talep yazısında ayrıca, suç işlenmesinin önlenmesi, kamu düzeninin ve genel sağlığın korunması iddiasıyla konuyla ilgili internet ortamında yer alan haberlere erişimin engellenmesi kararı verilmesi de talep edildi. Talebi değerlendiren hakimlik, Basın Kanunu'nun ilgili maddesi gereğince, soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı verilmesine, konuyla ilgili internet ortamındaki haberlerin içeriklerinin çıkarılmasına ve erişim engeli kararı alınmasına karar verdi. Hakimlik, kararın Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığına gönderilmesine ve en geç 4 saat içinde yerine getirilmesine hükmetti. 

KARACA: 'SIFIR TOLERANS SÖZLERİNİZİN KADINLARIN YAŞAMINDAKİ ETKİSİ SIFIR'

Yaşanan cinayetlere ilişkin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamaya dair dergimizin yayın kurulu üyesi ve EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, sosyal medya platformu X üzerinden açıklama yaptı. Karaca şunları söyledi:

"Bu vahşi katliamın hemen öncesinde bir kadını sokak ortasında taciz eden ve hemen serbest bırakılan iki kişi sosyal medyadaki tepkiler nedeniyle yeniden gözaltına alındı. Bu, yüzlerce benzer vakadan sadece biriydi. Bu ülkede kaybolan ve akıbeti belli olmayan genç kadınlar var, her gün yeni bir isim ekleyerek "nerede" diye sormaya devam ettiğimiz. Bu ülkede adaletin işlemediği, faillerin cesaretlendirildiği kadın katliamı davaları ülkenin her yerinde başka katliamlara davetiye çıkarır biçimde çoğalıyor. Bu ülkede kadınlar kendilerini çaresiz hissettikleri için şiddete uğradıkları evlerde can havliyle yaşamaya devam ediyorlar.

Bu ülkede kadına yönelik şiddetin bin bir halini kader, şiddete uğrayan kadını suçlu, şiddet uygulayan erkeği güçlü kılan düzeni müthiş bir "koordinasyonla" kurdunuz. Kadınların canını degersizleştiren, haklarını tırpanlayan en gerici güçlerle suç ortaklığınıza "kurumsal işbirliği" dediniz. Büyük harflerle süslediğiniz "sıfır tolerans" sözlerinizin kadınların yaşamındaki etkisi sıfır.

Ciğeri yanan biziz, yakan düzeni eşitsizliği derinleştirerek devam ettiren, vahşileştiren sizsiniz. Bakanı olduğunuz iktidarın her dönemi, kadına yönelik şiddetin her düzeyde her açıdan vahşileştigi bir barbarlık dönemi olarak hatırlanacak.

Hamasete, boş söze gerek yok.

Kadınlar biliyor. Bu iktidarın ve işbirlikçilerinin kadınlara sunduğu tek şey can korkusu, güvenlik yokluğu, vahşi cinayetler, adaletsizlik, yarın sıra bende mi kaygısı. Korkusuz, kaygısız, yoksun ve çaresiz kalmadığımız, vahşetin hedefi olmadığımız bir yarın için bu iktidarı def edeceğiz. Evet, biz kadınlar el ele vererek yapacağız bunu."

Kadınlar da sosyal medya üzerinden yaşananlara tepki gösterdi.