Van 2023 yılına çocuk ve kadın istismarı haberleriyle başlarken 2022 yılını da şüpheli kadın ölümleriyle bitirmişti. İlin mültecilerle ilgili kötü haberler üzerinden gündeme gelmesi ise daha uzun yıllara dayanıyor. Sicili mülteciler konusunda o kadar bozuk ki şehrin orta yerinde bulunan kimsesizler mezarlığında onlarca mültecinin mezarı var. Üstelik bu mezarlarda kemikleri olanlar Yaşar Kemal’in methiyeler dizdiği, Van’da yaşayanların stres atmak için kaçıp sığındığı, şimdilerde suyunun ciddi oranda çekilmesiyle gündemde olan gölün boğarak öldürdükleri. Van’ın mülteciye düşman olan sadece mavisi değil beyazı da… Eskiden insanın boyunca yağan şimdiyse toprağın üstünde ince bir tabaka olarak kalan karı da kırsalda hâlâ lapa lapa yağıyor, mültecilerin ölü bedenlerini günler hatta aylarca altında saklayabiliyor. Gölden geçmesin, kışta kıyamette tabana kuvvet demesin dediklerimiz araçlarda bile ölüme götürülüyor. Belki de onlar da bu belirsiz yolculuğa çıkarken “En fazla canımızdan oluruz” diyorlardır. Ama onlar için hep daha acı bir senaryo beliriyor.
Bu senaryoların birine geçtiğimiz günlerde tanık olduk. Yeni yılda daha özgür yaşarım umuduyla yollara düşen Afganistan uyruklu L. M. 2023’ün 4. gününde Van’ın Saray ilçesinde cinsel saldırıya maruz kaldı. İçinde olduğu mülteci grupla beraber yasa dışı yollardan Türkiye’ye girdiği tespit edilen L.M. geri itme yöntemiyle askerler refakatinde İran sınırına gönderilir. Ancak refakatçisi olan iki asker onu grubundan ayırıp cinsel saldırıda bulunur. Müthiş bir güvenlik önlemi değil mi? Oysa sadece mülteciler için değil Van’da yaşayan herkes için her zaman güvenlik önlemleri üst düzeydedir. Bu şehirde başınızın üstünden askeri helikopterler gözlerinizin önünden de zırhlı araçlar asla eksik olmaz…
Henüz bu Afgan kadının yaşadıklarının şokunu atlatamamışken bir de çocuk istismarı haberiyle sarsıldık. Bu defa ilçe Muradiye, suçlu sayısı ikiden fazla ve il emniyet müdürlüğünün yaptığı açıklamaya göre olaya karışan polis asker gibi kamu görevlileri yok. 4 kişinin tutuklandığı olayın dosyasında şu anda kısıtlılık kararı bulunuyor.
Peki Van 2022 yılını kadın ve çocuk hakları konusunda iyi bitirmişti de 2023 yılına mı kötü başladı? Elbette hayır, bu şehir 2022 yılında da 17 kadının şüpheli şekilde ölmesiyle kayıtlara geçti. Star Kadın Derneğinin yıl sonunda açıkladığı rapora göre Van merkezde ve ilçelerinde şüpheli şekilde ölen ve katledilen 17 kadın bulunuyor. Ayrıca şiddete maruz kaldığı için yıl içinde 50 kadın da derneğe başvuru yapmış.
Yazının başından beri ne çok rakam kullandık öyle değil mi? Tecavüzcüleri, katledilen kadınları, çocukları aynı cümlede kullanıp basit olaylarmışçasına rakamlara sıkıştırdık. Oysa gerçek öyle mi? L. M. Afganistan’da hangi baskılara maruz kaldı da insanı donduran şu soğukta yollara düştü? İstismara uğrayan çocuğun gece uykuları ne kadar düzenli? İntihar ettiği iddia edilen Sinem Dinçer’in çocukları var mıydı? Biz “sıradan insanlar” bu soru yumaklarıyla zihnimizde hatta kendi aramızda boğuşup dururken yetkililer ne yaptı? Kız çocuğunun istismarıyla ilgili emniyet açıklama yaparak “Acaba işin içinde kamu görevlileri var mıydı?” sorusunu ortadan kaldırdı. Afgan mülteci L.M. için Mecliste soru önergesi verildi. Katledilen kadınlarsa birer rakam olarak kalmaya devam ediyor. Rakam olmaktan çıkarılıp isimleri ülke gündeminden düşmeyecek şekilde bir yerlere kazınsa bu olayların sonu gelirdi bile diyemiyoruz. Çünkü Gülistan Doku’yu bu ülkede yaşayan herkes artık tanıyor ama polisiyle savcısıyla beraber kimse onu bulamıyor. İpek Er’i intihara sürükleyen ve mağduru oynayan, adını anan tüm ünlü kadınlara davalar açan Musa Orhan’ı da hepimiz tanıyoruz. Kadınların ve çocukların hayatı böyle mahvolurken iktidar ne yapıyormuş diye baktığımızda ise uluslararası işlerle meşgul olduğunu görüyoruz. Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesinden çekilerek 45 ülke arasından zirveye oturuyor. Sırada da başka bir uluslararası sözleşme olan “Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Lanzarote Sözleşmesi’ var.
Bunca olaydan sonra keşke devlet kadınları ve çocukları korur diyerek işin içinden çıkabilseydik. Ama ne Türkiye sınırları içinde yaşayan ne de farklı ülkelerden Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan kadın ve çocuklar için bunu söyleyemiyoruz. İş her zaman olduğu gibi başa düşüyor. Kürt yazar Mes’adet Bedirxan’ın yaklaşık 100 yıl önce kadınların içinde bulunduğu mevcut kötü konumdan nasıl kurtulacağına dair okları yine kadınların kendisine çevirdiği gibi “İki el bir baş içindir” diyoruz. Kolluk gücünden daha çok birbirimize güveniyoruz çünkü güçlü bir kadın sesi bize umutsuzluğa her düştüğümüzde o kalabalığı hatırlamamız gerektiğini fısıldıyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Mülteci Köprüsü: Van
Binbir umutlarla çıkılan yolculukların bazen bir geçiş noktası, bazen de son durağı olan Van'ın mült...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.