Şiddeti gizlemenin aracı: Aile rehber sistemi
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş'ın tanıttığı 'aile rehber sistemi', kadına ve çocuğa yönelik şiddet sorununu çözecek mi? Yoksa, ne pahasına olursa olsun şiddete rıza üretip onu gizleyecek mi?

Geçtiğimiz gün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kabine toplantısının ardından artan kadın cinayetlerine değinerek şiddete nasıl “sıfır tolerans” gösterdiklerini açıkladı. Artan şiddetin karşısında Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar “şiddet ve kadın cinayetleri politiktir” diye haykırmasına; 6284 sayılı Kanun’un ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması talebini her bir ağızdan dile getirmesine rağmen Bakan, konuşmasında buralara değinmedi. Hatta kadının ve çocuğun şiddete ve istismara karşı korunmasından ziyade Bakanın ağzında tek bir laf vardı: “ailenin korunması.” Bakan ev içinde yaşanan onca şiddete, kadınların partnerlerinden; çocukların ailelerinden gördüğü şiddet ve istismarı es geçerek ailenin korunmasına dair Bakanlığın yapmayı planladığı “sosyal risk haritası” ve “aile rehber sistemi” uygulamasından bahsetmeyi tercih etti.

NE OLA Kİ BU AİLE REHBER SİSTEMİ?

Göktaş, bu “aile rehberi sistemi” adı verilen projeyi şu şekilde açıkladı: “Nasıl Sağlık Bakanlığımızın her bir aileye hizmet sunan aile hekimi mevcutsa bu modelin bir benzerini sosyal hizmetler alanında devreye almak istiyoruz. Bu sistemle aile içi ihmal, istismar ve aile içi çatışmaları gerçekleşmeden engellemeyi amaçlıyoruz.”

İktidarın kadına yönelik şiddete ve aileye yönelik politikalarını ya da aile hekimliği sistemindeki sorunları bilmesek kulağa oldukça hoş gelen bir proje gibi görünüyor. Ancak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, bu aile rehber sisteminin hangi temeller üzerine işleyeceğini, neler yapacağını net bir şekilde ifade etmedi. Ancak bu zamana kadar iktidarın yürüttüğü politikalarla bu aile rehber sisteminin aslında ev içinde kadına ve çocuğa yönelik gerçekleşen şiddeti gizlemenin, kadınlar ve çocuklar açısından bu şiddete “rıza” üretilmesinin, kadın ve çocuklarının hayatları pahasına sisteme işçi üreten bir kurumun korunmasının bir aracı olacağını görmek çok da zor değil.

Bu tarz bir politika bir diğer taraftan sanki kadınların ve çocukların korunmasına yönelik tüm mevzuat dört dörtlük işliyormuş da bir bu eksik kalmış gibi de değerlendirilebilir. Örneğin mevcut çocuk koruma sistemi açısından sağlık ve eğitim sisteminin çocuklar açısından yeterince erişilebilir olmadığını, bu kamusal hizmetlerdeki sorunların hem çocuk hem de kadınlara yönelik şiddeti takip edebilmeyi engellediğini tartışırken bu sorunu çözecek bir sistem önermiyor Aile Bakanı.

BAKAN MASAL ANLATIYOR

Sadece son süreçte yaşanan kadına yönelik şiddet ve cinayet vakalarına baksak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş’ın “şiddete sıfır tolerans” sözlerinin hoş ama boş ifadeler olduğunu; önerdiği aile rehberliği sisteminin ise ne hoş ne de boş olduğunu anlayabiliriz.

İstanbul’da İkbal ve Ayşenur, cinayeti işleyeceğini bir yıl önce itiraf eden bir fail tarafından öldürüldü. İkbal’in ailesi defalarca devlet kurumlarına gerekli şikayetleri yapmıştı. Ancak İkbal’i koruyacak gerekli tedbirler alınmadı.

Sevilay Karlı boşandığı Ümit Karlı tarafından ne zaman nerede öldürüleceğine dair net bir tehdit almıştı, defalarca şikayette bulunmuştu. Buna rağmen devlet herhangi bir önlem almadı hatta Sevilay’ın şikayetine yönelik “kovuşturmaya yer yoktur” kararı, Sevilay katledildikten kısa bir süre sonra evine gönderilmişti.

Konya’da eski sevgilisi olduğu iddia edilen Batuhan Satıcı tarafından ölümle tehdit edilen A.Ö. için hiçbir önlem alınmadı. Satıcı, A.Ö.’nün iş yerini silahla basmasına rağmen serbest bırakıldı. A.Ö.’nün yaşadıkları haber yapıldıktan kısa bir süre sonra A.Ö. kimliği belirsiz kişiler tarafından darp edildi.

İstanbul’da S.K. isimli kadın boşanma aşamasında olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı Birkan Karakiraz tarafından kızının yanında darp edildi.

Ankara’da yaşayan M.G., boşanma aşamasında olduğu R.M.’nin şiddetine maruz kaldı. R.M. hakkında elektronik kelepçe ve ev hapsi kararı verilmesine rağmen kelepçe bulunmaması bahane edilerek 2 ay boyunca R.M.’ye elektronik kelepçe takılmadı. M.G.’nin ısrarları üzerine takılan kelepçe ise bozuk çıktı. R.M. hâlâ bozuk kelepçe ile serbest ve M.G.’yi, M.G.’nin kızını ve M.G.’nin kardeşi ve kardeşinin eşini ölümle tehdit etmeye devam ediyor. Devlet herhangi bir önlem ya da yaptırımda bulunmuyor.

ŞİDDETİ KİM ENGELLEYECEK?

Uzun bir süredir iktidarın ne pahasına olursa olsun aileyi korumaya yönelik politikaları toplumda kadın ve çocukların yaşadığı şiddeti daha da çekilmez ve vahşi bir hale büründürdü. Boşanmaların önlenmesine yönelik ortaya konulan aile arabuluculuğu, nafakanın gasbı gibi çeşitli tartışmalar bugün Aile Bakanının ortaya koyduğu aile rehber sisteminin bir parçası. Her ne kadar hukuken boşanmalarda arabuluculuk ve nafakanın gasbını uygulamak zor olsa da iktidar, aile rehber sistemiyle kadınları ve çocukları şiddet dolu bir ailenin içinde hayatta kalmaya -o da başarabilirse- zorlayacak. Ancak bugünün bize gösterdiği şey şu: iktidarın göstermelik söylemleri ve kadınlar açısından hayatı daha da çekilmez kılacak politikalarından ziyade İkbal ve Ayşenur için, katledilen tüm kadınlar için Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıkan kadınların sözü, eylemi kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti engelleyebilmenin gücünü oluşturuyor. Bu sözü ve eylemi ne kadar büyütebilirsek o kadar güvende ve eşit bir yaşama sahip olacağız gibi görünüyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Kadınlar katledilirken Aile ve Sosyal Hizmetler Ba...

Kadına yönelik artan şiddete ilişkin konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş:...

Kadınların sorunlarını arabuluculuk mu çözecek?

'Aile hukukunda arabuluculuğun kadının da lehine yürütüleceğini iddia edenler var. Ne kadar güvenirs...

‘Aileyi koruma’ lafının altından yine nefret ve dü...

‘Aileyi koruyoruz’ kod adıyla yürütülen tüm politikalar sonucunda adım adım eşit yurttaşlık hakkımız...