Selin vurduğu Esenyamaç’ta kadın olmak…
Geleneksel toplum yaşam biçiminin daha yoğun olduğu Esenyamaç mahallesinde, toplumsal cinsiyet rollerinin de etkisiyle yaşanan sel felaketi kadın ve çocukta daha derinden etkisini gösteriyor.

Van’ın Başkale ilçesinin Esenyamaç mahallesinde yaşanan sel felaketinin ekonomik, sosyolojik ve fiziki yönünün yanı sıra travmatik bir boyutu da var. Esenyamaç Mahallesi için afet koordinasyon izlenimine dair genel bir ifade belirtmek gerekecekse; yardımların alana kesinlikle ulaştığını belirtebiliriz. Ancak bu yardımların adil olup olmadığı da düşünülmeli. Zira Esenyamaç sakinleri kendileri ile yapılan görüşmelerde bu konudan dert yakınıyor. Çadır yardımına dair söyledikleri, AFAD ile yapılan görüşmede desteklenir nitelikteydi. Çünkü evi tamamen yıkılan kişinin çadır alamayışı ancak evi hasar gören diğer kişinin nasıl oluyor da ondan önce çadır hakkına eriştiği sorusunu sorduruyor. Yine söz konusu yıkılan ev, Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın hasar raporunda belirttiği bölgede değilse yeni bir rapor oluşturulup o evi hasar bölgesi raporuna ekleyene kadar beklemesi gerektiği, o zamana kadar listede olmadığı için bir işlem yapılamayacağı şeklinde yanıtlanıyor. Bu da emir komuta zinciri ile insani yardımda bulunmak; inisiyatif almaktan yoksun ve kriz yönetme becerisi olmayan saha çalışanları yaratılmasına sebep oluyor. Bu durum bize insani yardımda emir komuta zincirinin yoğunluğunun eksiklerini gösteriyor. İhtiyacı olana ihtiyacı olduğu anda ulaşmayan yardım anlamından uzaklaşır ve kişilerde yöneticilere duyulan güvenin azalmasına neden olur. Her ne kadar gıda, giysi ve hijyen ürünlerine dair kurumlar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler yardım için katkıda bulunuyor olsa da uzun vadede duyulan barınma ihtiyacı için bu yeterli değil. Kişilerin alınan gıda yardımına dair kullandıkları "Bana fasulye, makarna, pirinç veriyorlar ama ben bunları nerede pişireceğim, ne evim ne ocağım var artık" söylemi elzem olanın barınma olduğunu belirtmek konusunda oldukça belirleyici. Tüm bunların yanında mesai harcayan, gücü yettiğince insani ve mesleki olarak görevini yerine getirmeye çalışan görevlilere teşekkür ederek afetlerin kadın ve çocuklar üzerindeki etkisine haddimi aşmadan değinmek isterim.

ÇOCUK VE KADIN MERKEZLİ AFET YÖNETİMİ YOK!

Birçok bilimsel çalışmada ortaya konulduğu üzere doğal afet gibi krizlerden en çok etkilenen kırılgan grupların başında çocuklar ve kadınlar geliyor ve bu krizler fiziki ve psikolojik açıdan geçici ya da kalıcı hasarlar bırakabiliyor.

Geleneksel toplum yaşam biçiminin daha yoğun olduğu Esenyamaç mahallesinde, toplumsal cinsiyet rollerinin de etkisiyle bu durum kadın ve çocukta daha derinden etkisini gösteriyor. Çocuğun bakımından sorumlu durumda olan anne, yaşadığı korku, çaresizlik ve güvensizlik duygusu ile başa çıkmaya çalışırken ayrıca çocuğun bakımı ve yaşadıklarıyla da ilgilenmek zorunda kalarak bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatamaz hale geliyor. Bunların yanı sıra kadının yeme, içme ve uyku ihtiyaçlarını düzenleyen kişi olması da yükünü keza artırıyor. Çocuk ve kadın merkezli afet yönetiminin olmayışı, destek alabilecekleri alanların yaratılmayışı, kaygıların artmasına ya da hasıraltı edilen bu ruhsal travmaların gelecekte daha yıkıcı bir şekilde kendisini göstermesine sebep olabiliyor. Açık bir şekilde görülüyor ki yaşanan travmatik sürecin çevresel izleri uzun bir süre daha düzenlenmeyecek ve maalesef afetzedeler açısından travmayı hatırlatıcı bir uyaran olarak orta yerde kalmaya devam edecek.

Hal böyle iken geleneksel kodlar, kadın ve çocuk merkezli olmayan kriz yönetimi, toplumsal cinsiyet rolleri, koordinasyondaki hiyerarşik katılık, başat olan barınma ihtiyaçlarının sağlanamayışı birincil derecede dikkat çeken hususlar arasında oluyor.

Fotoğraf: Gülistan Adar Bozkurt

İlgili haberler
İkizköylüler hem yangına hem santrale karşı direni...

Akbelen Ormanı’nın linyit ocağına dönüşmesini istemeyen İkizköylüler, hem yangına hem de santrale ka...

Yanan sadece ormanlar değil, insanlık ve devlet ka...

Köylerde ve mahallelerde denk geldiğimiz kadınların neredeyse hepsi aynı şeyi söylüyor, “Göz göre gö...

Felaketler zincirini kırmak için yapacaklarımız va...

Sermaye, pastasından bir dilimi vahşice sömürdüğü doğaya yedirmek istemiyor; ceremesini ise en çok k...