Özel sektörde çalışan öğretmenler olarak yaz tatilimizi ya mevsimlik işçiler gibi başka işlerde çalışarak, ya okullarda yaz kursları vererek ya da özel dersler vererek yine yokluk ve stres içinde geçirdik. Yeni eğitim öğretim dönemine yine yorgun argın ve borç harç içinde başladık. Belirli süreli sözleşmelerin getirmiş olduğu güvencesizlikten ötürü pek çoğumuz da iş aradı. En iyi ihtimalle çalıştığımız kurumda devam edecek olmamıza rağmen istifamızı imzaladık ki patronlar bize yaz maaşı vermesin ve içerde kıdem tazminatımız birikmesin diye.

Anadolu Ajansı'nın yaptığı son istatistiğe göre 195 bin 63 öğretmen özel okullarda görev yapıyor. Bu istatistikte ataması yapılmayan, büro çalışanı ya da depo sorumlusu olarak gösterilen, sigortası dahi yatırılmayan öğretmenler dahil değil. Aslında taleplerimiz gayet net ve anlaşılır: insanca bir yaşam ve güvenceli çalışma istiyoruz. Kiramız aldığımız maaşı geçmesin, mutfak masrafımızı- ay sonunu düşünmeden yalnızca ders verelim istiyoruz. Gelin görün ki bir yıllık, on aylık sözleşmeler ile, asgari ücret- mobbing ve baskı ile bu pek de mümkün olmuyor. Daha önce kazanılmış bir hak olmasına rağmen 2014'te yürürlükten kaldırılarak elimizden (ç)alınan taban maaş hakkımızı tam da bu yüzden geri istiyoruz.

‘ÖZLÜK HAKKIMIZI ARARKEN GÖZALTINA ALINDIK’

Çok uzun saatler, pek çok hakkımız gasp edilerek, yoğun mobbing ve baskı ile çalıştırılıyoruz. Yaptığımız angarya işler ile öğretmenlik onurumuz ayaklar altında çiğneniyor ve müthiş bir itibarsızlık ile karşı karşıya kalıyoruz. Tüm bunlara karşı çıkıp, meslek onurumuza yaraşacak şekilde ve kamudaki meslektaşlarımızla aynı maaş ve özlük haklarını talep ettiğimizde ise ters kelepçeyle, gözaltı ile karşılaşıyoruz. Eğitimde yapılan yanlış politikalar ile ticarethaneye dönüştürülen okullarda inşaat ve gayrimenkul gibi sektörlerin ensesi kalın, eğitimden bihaber patronlarıyla kötü çalışma koşulları ve sömürü katmerleşiyor. Taban maaş ve özlük haklarımızı gözeten bir ÖMK talep ederken Milli Eğitim Bakanının yaptığı şey ise önlük dayatması.

TABAN MAAŞIMIZ İÇİN BULUŞACAĞIZ

Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yaptığı talihsiz açıklamaların da ardı arkası kesilmiyor. Daha önce ayrıştırıcı bir dil kullanıp bizleri “başarısız öğretmenler” olarak yaftalayan bakan bu sefer de taban maaş hakkımızın gündemlerinde olmadığını ve bunun yasal olarak uygulanıp uygulanamayacağını bilmediğini söyledi. Asgari ücret ve altında maaşlarla çalıştırıldığımızı da kabul eden bakan bu durumun önüne geçmek için ise özel okul temsilcileriyle görüşüp onları “ikna etmeye çalıştıklarını” ifade etti. Patronları ikna etme çabasına girmeden taban maaş hakkımız pekâlâ geri getirilebilir. Esas yasaya uygun olmayan şey kazanılmış bir hakkın gasp edilmesidir. Bu konuda muhatap özel okul temsilcileri ve patronlar değil Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ve öğretmenler olmalıdır.

Bizleri muhatap görmeyen ve sesimizi duymayanlara taleplerimizi bir kez daha haykırmak için 1 Ekim’de Ankara’da Meclisin önünde olacağız. Talep ettiğimiz her şeyin Meclis’ten geçmesi ve kanunlaşması için özel sektörde güvencesizlik ve geçinememe sorunuyla boğuşan eğitim emekçileri olarak TBMM’de buluşup taban maaş hakkımızı haykıracağız.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül