Son 16 yılda kadın cinayetleri yüzde 471 artmış durumda. Kocaeli de kadın cinayetlerinde ilk sıralarda yer alıyor. Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, Evrensel Gazetesi ve Ekmek ve Gül Yazarı Sevda Karaca ve Avukat Elif Yetigin’in konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte kadına yönelik şiddetle mücadeleyi tartıştı.

Derince'nin Yenikent Mahallesinde Venüs İş Merkezinde bulunan dernek binasında bir araya gelen kadınlara ilk olarak Avukat Elif Yetigin seslendi. İstanbul Sözleşmesinin ‘Türk aile yapısına uygun olmadığı’ ve ‘aile dağıtan’ bir sözleşme olarak görüldüğü, bu yüzden sözleşmeden imzanın geri çekilmesi yönünde çalışmaların yapıldığını belirten Yetigin, “Bu sözleşme, toplumun her kesiminden kadınların haklarının savunulması gerektiğini söylüyor. Ama kimi siyasi partiler ve iktidar bizim bu sözleşmeden imzamızın çekilmesini istiyor. Zaten sözleşme uygulanamıyorken imzayı çektiğimiz zaman devlet rahatlıkla ‘Ben sorumlu değilim’ diyebilecek” ifadelerini kullandı.

‘BU KENTTE 1 TANE ŞİDDET ÖNLEME VE İZLEME MERKEZİ VAR!’

“6284 sayılı kanun, kendimizi tehlikede hissettiğimiz anda koruma tedbiri ve uzaklaştırma kararı almamızı sağlıyor” diyen Yetigin, son bir ayda öldürülen kadınların büyük çoğunluğunun uzaklaştırma kararı aldırmış olan kadınlar olduğunu belirterek, “Uzaklaştırma kararı alındığı anda başvurulan kurum buna yönelik önlemlerini almalı. Evin önüne bir memur koymalı, uzaklaştırma kararı alınan insanları denetlenmeli, yakın bir tehlike var mı bunu kontrol etmeli. Devletin bu konuda bir düzenleme yapması ve uzaklaştırma kararının etkin bir şekilde uygulanmasını sağlaması gerekiyor” diye konuştu. Kadın sığınma evlerinin durumuna da değinen Yetigin, “49 ilde 144 adet, 3500 kapasiteli sığınma evi var. Kadınlar burada en fazla bir hafta kalabiliyor. Kadınların bu yüzden kafalarında soru işareti var. Kocaeli gibi kadına şiddetin çok fazla olduğu bir kentte bile bir tane ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) var” dedi.

Son yargı paketiyle birlikte çocuğa yönelik cinsel istismar ve nafaka hakkının kaldırılmasının söz konusu olduğu da sözlerine ekleyen Yetigin, “2 sene önce cinsel istismar yasasını kadınlar eylemleriyle geri çektirdi. Yasa geri çekildi ancak rıza yaşı 15’ten 12’ye düşürüldü. Şimdi de bu düzenleme ile cinsel istismar olayları artacak ve bunu bizim duyma oranımız da azalacak” dedi. Nafaka hakkının da bu düzenleme ile kaldırılmaya çalışıldığını söyleyen Yetigin, kadının boşanmaya karar vermesinin zaten zor olduğunu, kadınların düşük miktardaki nafaka ile geçinmeye çalıştığını, bu yüzden bu hakkın kaldırılmaması gerektiğini dile getirdi.

‘İYİ ANNELER EVDE ÇOCUKLARINA BAKAR’ DİYORLAR

Avukat Elif Yetigin'in ardından sonra sözü Evrensel Gazetesi ve Ekmek ve Gül Yazarı Sevda Karaca aldı. Karaca, son 10 yılda sadece Türkiye'de değil dünyada da kadına ve çocuğa yönelik şiddetin rakamlarının ve niteliğinin arttığını belirterek sözlerine başladı. Şiddetin niteliğinin değişmesini daha planlı ve vahşi şiddet olaylarından örnek vererek açıklayan Karaca, bu durumun nedenlerinin bulunması gerektiğini söyledi. Karaca, toplumda kültür ve eğitim alanında, aile içinde ve ekonomideki değişikliklerden en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini belirtti. Memlekette yoksulluğun giderek arttığına da dikkat çeken Karaca, kadınların olmayan olanlarla evi idare etmeye çalışan kişiler olduğunu, evi çekip çevirmek için daha fazla sorumlu hale geldiklerini belirtti. Eğitimden sağlığa her şeyin paralı hale geldiğini söyleyen Karaca, “Artık geçim daha zor. İşsizlik kaygısı daha da artarken emeklilik hayali uzaklarda kalıyor. Hayat giderek zorlaşırken kadınlardan beklenen bir şey var. Devlet ‘Biz size destek olmayacağız, siz kendi yağınızda kavrulurken bunun sorumlusu kadınlardır’ diyor. Ekonominin boşanmalarda da etkisi fazla. Eşler arasında gerilim artarken bunun analizinin yapılması gerekiyor. Boşanmayı kafaya takmış bir devlet bunun nedenlerine ilişkin analiz yapıp çözümler üretmeli. Ama devlet bunların nedenlerini araştırmak yerine kadının ailede kocasının yanında kalmasını isteyen politikalar üretiyor” dedi. Nafaka hakkının kaldırılmasının istendiğini de hatırlatan Karaca, “Bu tablonun bir yanında da kadınları üretim alanlarından çekmeyi düşünüyorlar. ‘İyi anneler evde çocuklarına bakar’ diyorlar. Bu sistem içinde babalara da rol veriliyor. Baba çocuğun, eşin bakımını yapmak zorunda. Ama bir yandan ücretlerin düştüğünü de görüyoruz. Asgari ücret zammı ortada. Diğer yandan güvencesizlik de artıyor. ‘İşten atılır mıyım’ korkusu yaşanıyor” diyerek ekonomik gidişatın kadınların hayatına nasıl yansıdığını anlattı.

Karaca, kadına yönelik şiddetin artmasında kadınlara yönelik algılarla oynayan bir hükümetle karşı karşıya olduğumuzu belirterek, “Bunun yanında ülkedeki işçilerin emekçilerin yaşam şartlarının en az ile sınırlı tutulmasının ve bu geçim sıkıntılarının kadına yüklenmesi de var” ifadelerini kullandı. İstanbul Sözleşmesinin birçok olanak tanıdığı, yazılı olarak kadınlara yönelik hakların mükemmel olduğunu ama uygulamada eksik kalındığını dile getirdi.

‘EVRENSEL’E YAPILANLAR KADINLARA YAPILAN BİR MÜDAHALEDİR’
Medyanın kadına yönelik şiddeti nasıl verdiğine ve Evrensel’in bu noktadaki tavrına da değinen Karaca, “Biz Evrensel Gazetesi olarak şiddetin nedenlerini, ortadan kaldırılması için gerekenleri ele alırız, bu konudaki muhataplara söz hakkı veririz. Bunu başka gazeteler yapamıyor, çünkü patronlar buna karşı çıkıyor. Evrensel Gazetesi sırtını patronlara değil işçilere emekçilere yaslamıştır. Bugün bize yönelik yapılan müdahaleler kadınların seslerini duyurabildikleri alana da müdahaledir. Bizi yalnız bırakmaya çalışıyorlar. Biz nasıl size sırtımızı dayıyorsak, bugün buradaki, bu dernekteki kadınlar da bu dayanışmayı gösteriyor” dedi.