Kim demiş ‘KADEM kadın örgütüdür’ diye!
KADEM’in işi zor, Allah kolaylık versin, kimseye yaranamayacakları bir süreç olacak muhtemelen yaşayacakları. Ama bizim için önemli olan şu ki bir kadın örgütü değilsiniz ve asla olmayacaksınız...

KADEM bizzat siyasal iktidarın kurduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Baytaktar’ın başkan yardımcısı olduğu bir kurum. Kadın örgütü diyorlar kendilerine, ama esas durumun öyle olmadığı herkesin malumu. Kadınların yaşadığı sorunlar karşısında dile getirdiği, başta eşitlik olmak üzere, talepleri AKP’nin boşa çıkarmak amacıyla ortaya attığı kuruluş.
Fıtrat, adalet gibi söylemler siyasal iktidar tarafından söylenip yeterli olmayınca “Bir kadın örgütü var onun ağzından söyletelim” diye oluşturulan bir yapıdan söz ediyoruz. Yani KADEM aslında AKP demek, on yedi yıllık AKP politikaları demek…

Şimdi KADEM’i de içine alan İstanbul Sözleşmesi üzerinden süren bir tartışma var. Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan’ın etkin bir şekilde sürdürdüğü tartışma, KADEM’in, Aile Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının ailenin çözülmesine yol açan projelerini durdurmasını istiyor. Kaplan’ın da içinde olduğu ekip İstanbul Sözleşmesi karşıtı bir çalışma ile 6284 sayılı Yasa başta olmak üzere çok kritik yasaların kaldırılması için çaba harcıyor. KADEM’e yönelmeleri de esas olarak bundan.

Hafta boyunca devam eden tartışma sonunda KADEM bir basın toplantısı düzenleyerek iddialara yanıt verdi. Toplumsal cinsiyet adaleti ismini verdikleri kavramın uzun uzun anlatıldığı basın toplantısı, kadınlar için eşitliğin söz konusu olamayacağı, böyle bir düşünceleri olmadığı vurgusunu içeriyor esas olarak. Nitekim, ‘salt eşitliğin kadın ve erkeğin yaratılıştan gelen farklılık ve zenginliklerine cevap veremeyeceğini düşündükleri için adalet’ dediklerini söylemeleri son derece dikkate değer. Bu, siyasal iktidarın fıtrat olarak tarifleriğinden başka bir şey değil. Eşitliği, kadın ve erkeği fiziki olarak eşitlemek olarak ifade eden bilerek ve istenerek yapılmış manipülasyon, açıklamada kendini çok net gösteriyor. “Eşitliğe inanmıyoruz, biraz da adalet olsun diye uğraşıyoruz, eş cinsellik sapıklıktır, desteklemiyoruz, İstanbul Sözleşmesi mutlak değildir, 6284 Sayılı Kanun’da düzenleme yapılabilir ama kaldırılmasın” diye devam edip gidiyor açıklama.
Tabii KADEM’in kendisi de basın toplantısı da Yeni Şafak yazarı ve AKP camiasından kendilerine gelen eleştiriler de çok ilginç. Kendilerine sivil toplum kuruluşu deseler de öyle değiller işte, bilimsel verilerden yoksun, toplumsal cinsiyetin bütün kavramlarını iğdiş ederek kadınlar için “adalet” demeye çalışıyorlar o da olmuyor. Kadın örgütü olduğunu söyleyip, “Eş cinsellik sapıklıktır” deyip, nefret suçu işlemeye kadar da götürüyorlar işi hatta.

O kadar çok iğreti ki her şey, nereden tutsak elimizde kalıyor. Tabii meselenin siyasal iktidarla ilgili kısmı da es geçilmemeli. 23 Haziran seçimlerinden sonraki tablo ile bağlantısız değil durum muhtemelen, AKP içindeki tartışmalar gün yüzüne çıkıyor sanki. Cumhurbaşkanının kızının yönettiği KADEM’e böyle açıkça saldırılabilinmesi çözülmenin de başka bir cepheden tezahürü olabilir.

KADINI EŞİTLİKLE DEĞİL ADALETLE EŞİTLEYENLER

KADEM’e ve söylediklerine gelirsek, “Kadınlar için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz” deyip, “Tabii mağdur olan erkeklerin de hakları var onlar da önemli” çıkmazındaki açıklamada 6284 sayılı Kanun’a biraz utangaçça da olsa sahip çıkılırken, nafakanın süreli olması ve erken yaştaki evlilikler konusunda af önerisi getirilmesi son derece dikkat çekici.
Kadınlar ve çocuklar için büyük mağduriyet anlamına gelecek bu iki konu ile kendilerini eleştiren erkeklere “Sizi de düşünüyoruz” mesajı vermek isteyen KADEM, kadınlar için ise “Şiddete karşıyız bu da yeter işte” diyor özetle. Bu da ne çeşit bir kadın örgütü olduklarını, yani aslında olmadıklarını gösteriyor.

Her zaman söylüyoruz, kadına yönelik şiddet bu iktidarın en sabıkalı olduğu konu. Şiddet on yedi yıl boyunca uygulamış oldukları politikalar nedeniyle artarken, erkekler saldırgan ve kadın düşmanı dillerinden büyük cesaret aldı. Nafaka mağduru erkekler, 6284 düşmanı örgütlenmeler, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılsın kampanyaları yapanlar da kendi eserleri.
Kadın örgütleri yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadele ediyor, kadın cinayeti dosyalarını takip ediyor, mütevazı olanakları ile kadınlara hukuki, psikolojik hizmetler vermeye çalışıyor, devleti alması gereken önlemler konusunda sürekli uyarıyor. Kadına yönelik şiddetin bu kadar yoğun olduğu bir ülkede bu meseleye karşı mücadele ederken, devleti ve kurumlarını eleştirirsiniz

doğal olarak. Siyasal iktidarlar aynı dili kullanıp sonra bir sivil toplum kuruluşuyuz demek olmuyor işte.
KADEM’in işi zor, Allah kolaylık versin, kimseye yaranamayacakları bir süreç olacak muhtemelen yaşayacakları. Ama bizim için önemli olan şu ki bir kadın örgütü değilsiniz ve asla olmayacaksınız...

İlgili haberler
KADEM hangi günleri geride bırakmış?

Sizce inançlar arasında gerçek eşitlik olmadan, kadınların geleceğe korkuyla bakmadığı, eşitliğin la...

Kadınların itiraz ettiği yasaya KADEM ve Ensar Vak...

Kadınların tepkisine neden olan müftülere resmi nikah verilmesini kapsayan yasa tasarısına KADEM ve...

KADEM’in ‘kadın aday’ kartı ne gösteriyor?

‘Kadın aday’, AKP manifestosunda ‘yükü birlikte taşıyalım’ denilen kadınlara ‘sizi görüyoruz’ kartı...