Karabağlar’da kadınlar konuştu: Eşitlik, özgürlük ve mücadele paneli
İzmir Karabağlar’da düzenlenen “Emeğiyle, Mücadelesiyle Kadınlar; Eşitliğin ve Özgürlüğün Simgesi Oluyor” panelinde kadın emeği, şiddet, güvencesizlik tartışıldı.

İzmir Karabağlar’da, Bozyaka Kültür Merkezi’nde Karabağlar Demokrasi Platformu tarafından “Emeğiyle, Mücadelesiyle Kadınlar; Eşitliğin ve Özgürlüğün Simgesi Oluyor” başlıklı panel düzenlendi. Panelde, kadın sorunları, cinayetleri, iktidarın kadın politikaları ve özellikle emekçi kadınların içinde bulunduğu durum ve mücadeleleri, kadınların talepleri üzerine çeşitli konuşmalar gerçekleşti.

Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Örgütlenme Sekreteri Çiğdem Keleş, kadın istihdamında esnek, yarı zamanlı, güvencesiz ve düşük ücretli çalışma biçimlerinin yaygınlaştığını belirtti. Özellikle İŞKUR tarafından yürütülen İş Gücü Uyum Programı’na dikkat çeken Keleş, “Kadın emeğinin ucuz iş gücü olarak kullanılmasının ve güvencesizliğin en somut örneklerinden biri İUP. Bu program daha çok kamu hizmetlerinde, özellikle okul binalarında karşımıza çıkıyor” dedi. Haftada üç gün çalışmaya dayalı bu sistemde haftalık 566 TL, aylık 6000 TL ücret verildiğini aktaran Keleş, “Bu ücretle geçinmek mümkün değil ama kadınlar buna mahkûm ediliyor” diye konuştu.

Kadın emeğinin değersizleştirilmesinin yanı sıra eğitim sistemindeki gerici uygulamalara da değinen Keleş, “ÇEDES projesiyle Milli Eğitim Bakanlığı, dini vakıf ve tarikatlarla yaptığı protokollerle laik eğitimi hedef alıyor. Özellikle kız çocukları eğitim dışına itiliyor, erken yaşta evliliğin önü açılıyor” dedi. Keleş, gerici ve cinsiyetçi müfredatla şekillenen çocukların, meslek eğitim merkezleri aracılığıyla ucuz iş gücü olarak piyasaya sürüldüğünü de ifade etti.

Karabağlar Demokrasi Platformu adına konuşan Süleyman Tümer, iktidarın ekonomik ve siyasi baskılarla yargıyı bir araca dönüştürdüğünü, yerel seçim sonrası süren hukuksuz gözaltı ve tutuklamalara karşı tüm demokratik güçlerin ortak mücadele hattı örmesi gerektiğini söyledi. Tümer, “Kadın hakları konusunda da iktidar açıkça kadın düşmanı bir politika izliyor. Bu politikalara karşı, farklılıkları değil ortaklıkları büyüterek hareket eden kadın bileşenleri dayanışmayı büyütmelidir” dedi. Kadınların yaşadığı sorunların yalnızca patriyarkal sistemden değil, emeği sömüren kapitalist düzenden de kaynaklandığını belirten Tümer, “Kadın mücadelesi aynı zamanda kapitalizme karşı bir özgürleşme mücadelesidir” ifadelerini kullandı.

Ekmek ve Gül adına konuşan Pınar Çetinkaya, kadınların hem ekonomik hem toplumsal olarak çok yönlü bir krizin yükünü taşıdığını ifade etti. “Sadece işe gitmekle kalmıyoruz; evin bakımı, çocuğun bakımı, yaşlının bakımı hep bizde. Ekonomik kriz en çok kadınların sırtına yükleniyor” diyerek, kadın emeğinin görünmeyen boyutuna dikkat çekti. Kadınların eğitim düzeyi ve aynı işi yapma niteliği aynı olsa da erkeklerle eşit ücret alamadığını belirten Çetinkaya, “Bu sistem, esnek ve en güvencesiz çalışmayı kadınlara dayatıyor” dedi. Kadın emeğinin hem ekonomik hem de ideolojik olarak değersizleştirildiğine dikkat çekerek, “İktidar yalnızca ekonomik değil, ideolojik bir savaş da yürütüyor. Kadını eve kapatmak, toplumsal hayatın dışına itmek istiyor” ifadelerini kullandı.

Kadın cinayetlerinin cezasızlıkla teşvik edildiğini hatırlatan Çetinkaya, son yirmi yılda Türkiye’de 7 bin kadının katledildiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Bu sayı her geçen gün artıyor. Çünkü yargı, faile göz yumuyor; yasalar kadını değil, katili koruyor. Aileyi kutsayanlar, o ailenin içindeki kadını yok sayıyor. Bizler bu nedenle yan yana durmalı, örgütlenmeli ve bu düzeni hep birlikte değiştirmeliyiz.”

KADINLARIN GÖRÜNMEYEN EMEĞİ ARTIK GÖRÜNÜR OLMALI

Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay, kadınların tarih boyunca hem yaşamı hem de mücadeleyi sırtladığını vurguladı. “Yüzyıllardır yakıldık; cadı diye, işçi diye, isyancı diye. Ama o yangınlardan devrimler doğdu” diyerek kadınların tarihsel direncine dikkat çekti. Bugün de kadınların en çok susturulmak istenen, en çok yük yüklenen kesim olduğunu belirten Kınay, “Kadınlar başkaldırıyor çünkü hayat yaratıyor, çünkü çocukları büyütüyor, çünkü geleceği inşa ediyor” dedi.

Kadınların hem yerel yönetimlerde hem kamusal alanda eşit temsilinin sağlanamadığını ifade eden Kınay, “Sözün içinde yokuz, kararın içinde yokuz, sadece görünmekle yetinmemizi istiyorlar” diye konuştu. Kendi deneyiminden yola çıkarak “Kadından belediye başkanı mı olur?”, “Topuklu ayakkabılarla mı yönetecek?” gibi cinsiyetçi söylemlerle karşılaştığını aktaran Kınay, “Karabağlar’da kadının eli değecek demedim, zaten kadınların eli hep buradaydı, sadece görünmüyordu” dedi. “Biz bu dönemin modern cadılarıyız ve bu sefer yakılan değil, bu düzeni yakan kadınlar olacağız” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Eşit Yaşam Derneği’nden Nazik Işık, kadınların bakım emeğine dayalı toplumsal cinsiyet rollerinin hayatın her alanında belirleyici olduğunu ifade etti. “İstediğimiz kadar üniversite mezunu olalım, yine de o bulaşık makinesine basan, çamaşır makinesini çalıştıran parmak bizim parmağımız” diyerek kadınların hem üretici hem de görünmeyen emek yükünü taşıyan temel güç olduğunu vurguladı. Bu emek karşılığında hiçbir ücret almadıklarını hatırlatan Işık, “Kendi evimizde yaptığımız işler için elimize sağlık demekten öte bir teşekkür yok” dedi.

Kadınların ekonomik bağımsızlıklarının olmaması nedeniyle yaşamlarını erkeklere ya da devlete bağımlı sürdürmek zorunda kaldıklarını belirten Işık, “Kendi gelirimiz yoksa, pazara gittiğimizde fileyi dolduramıyorsak, bu tencere kaynamıyorsa bu sadece geçim meselesi değil, eşitlik meselesidir” diye konuştu. Kadınların çoğunlukla dul ya da yetim maaşlarına mahkûm edildiğine dikkat çeken Işık, “Kendi sigortasından emekli olan kadınların oranı yüzde 15’i geçmiyor ama birine bağımlı olarak maaş alan kadınlar yüzde 90’ı aşıyor. Bu bize çok şey söylüyor” dedi.

KADIN MÜCADELESİ SADECE EŞİTLİK DEĞİL, TARİH YAZIMI MESELESİDİR

Türkiye İşçi Partisi İzmir İl Kadın Sorumlusu Pınar Alp Asil, kadınların sadece bugünün değil, tarihin de görünmeyen öznesi olduğunu vurguladı. “Tarih çoğu zaman erkeklerin yazdığı bir roman gibi. Kadınlar hep yan karakter. Oysa biz mühimmat taşıdık, afiş bastık, bildiriler dağıttık, direnişi örgütledik” diyen Alp Asil, kadınların siyasal direnişin stratejik aklı ve taşıyıcısı olduğunu ifade etti. Kadınların yalnızca direnişe değil, değişime ve yeniden inşaya da yön verdiğini belirterek, “Paris Komünü’nde kadınlar ön saftaydı ama tarih kitaplarında yokuz” dedi.

Bugünün kadın mücadelesine de değinen Alp Asil, “Her yıl yasaklı Taksim’i stratejik zekâsıyla ele geçiren bir kadın hareketi var bu ülkede” diyerek, kadınların toplumsal dönüşümdeki belirleyici rolünü hatırlattı. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine, cezasızlık politikalarına ve iktidarın “aile yılı” adı altında uygulamaya koyduğu cinsiyetçi programlara rağmen kadınların mücadeleyi büyüttüğünü belirten Alp Asil, “Kadınlar artık sadece direnişte değil, yeni bir toplumsal düzenin kurucu öznesi olarak mücadele ediyor. Ve bu mücadeleyi yalnızca kendileri için değil, herkes için yürütüyorlar” dedi.

Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nurcan Pirgan Çakır, kadınların üreme sağlığı alanındaki hak kayıplarına dikkat çekti. Aile planlaması hizmetlerinin neredeyse ortadan kalktığını belirten Çakır, kamuya ait sağlık kurumlarında doğum kontrol hapları ve rahim içi araçların dağıtılmadığını, kürtajın ise yalnızca özel hastanelerde ücretli olarak yapılabildiğini ifade etti. Bu durumun kadınların kendi bedenleri üzerinde karar alma hakkını ciddi biçimde sınırladığını vurguladı.

Kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini ve yasal hakların da tehlike altında olduğunu belirten Çakır, 6284 sayılı yasanın ancak kadınların sürekli mücadelesiyle uygulanabilir kaldığını ifade etti. Kadınların kent yaşamına katılımının önündeki ekonomik ve güvenlik engellerine de dikkat çeken Çakır, “Kadın tek başına evden çıkamıyor, çünkü güvenliği sağlanamıyor” diyerek kent politikalarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayati önemini vurguladı.

KADINLARIN TALEPLERİ, EŞİT VE İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN VAZGEÇİLMEZDİR

ÖV-DER adına konuşan Nefise Selçuk, kadınların yıllardır dile getirdiği temel hak taleplerini sıralayarak, bu taleplerin hâlâ karşılanmadığına dikkat çekti. Siyasal temsilde eşitlikten eşit işe eşit ücrete, ücretsiz ve anadilinde eğitim veren 7/24 açık kreşlerden sağlıklı bir öğün yemeğe kadar kadınların gündemindeki taleplerin yaşamsal olduğuna vurgu yaptı. Kadınların sigorta ve sendika güvencesiyle çalışmasının, şiddet ve istismar karşısında ise İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesinin ve 6284 sayılı yasanın eksiksiz uygulanmasının şart olduğunu ifade etti.

KADINLAR ÖRGÜTLENMEDEN GÜÇLENEMEZ

EMEP İzmir İl Başkanı Elif Çuhadar, kadınların yaşadığı her sorunun çözümünde temel anahtarın örgütlü mücadele olduğunu vurguladı. “Dayanışma için örgütlenelim diyoruz, çünkü milyonlarca kadın yalnız. Örgüt sözcüğü yıllarca kötü gösterildi; ‘Terörist misin?’ diye soruldu. Hele 12 Eylül’den sonra kadınların örgütlenme cesareti kırıldı” dedi. Ancak tek başına hiçbir hak kazanımının sağlanamayacağını ifade eden Çuhadar, “Bir patrona sıkıntını anlatırken yalnızsan ezilirsin. Ama bir temsilciyle, komiteyle, sendikayla gidersen gücün olur” diye konuştu.

Kadınların en temel haklarını bile ancak yan yana geldiklerinde savunabildiklerini vurgulayan Çuhadar, “Sendikaya üye oldum, zam umurumda değil, artık ustabaşı bana küfredemiyor” diyen bir kadın işçinin sözlerini aktardı. Bu örneklerin kadınlar için örgütlenmenin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda onur meselesi olduğunu gösterdiğini belirtti. “Kadınların adet dönemi, hamileliği, çocuk bakımı bile patronlar tarafından sorgulanırken yalnız kalan kadın ezilir. Ama bir araya gelince kazanır” dedi. Farklılıkların değil, ortak sorunların esas olduğunun altını çizen Çuhadar, “Türk, Kürt, Alevi, göçmen... Hepimiz farklıyız ama sorunlarımız ortak. O zaman çözümlerimiz de ortaklaşabilir. Örgütlenmek sihirli bir kelime değil; hayatta kalmanın yolu” ifadelerini kullandı.

Ayrıca etkinliğe katılan DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, yoksulluğa, baskılara, geleceksizliğe karşı duran ve mücadele eden tüm kadınları selamladı.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Şiddetten kaçan göçmen kadınların hikayesi...

Göçmenler bu ülkenin bir parçası artık, birlikte yaşayacağız ve birlikte daha güzel bir hayat için m...

Şimşek programında iki yılın ardından: Kadın işçil...

Mehmet Şimşek programı uygulanmaya başlayalı iki yıl geçti. Bu iki yıl kadınlar için ucuzun da ucuzu...