Kadınların hakikatine kör yaklaşmak: Medeni Kanun ve nafaka tartışması
Medeni Kanun'da değişiklik, başta Adalet Bakanı olmak üzere iktidarın gündeminde. Avukat Hatice Demir, bu gündemin kadınların hakikatine kör ve kadınların yararına olmadığını söylüyor.

Geçtiğimiz hafta çeşitli barolara Adalet Bakanlığından, aralık ayının sonunda “Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Medeni Kanunu Çalıştayı” yapılması planlandığına dair bir yazı gönderildi. Bu yazıda, çalıştayda gündeme alınmasının faydalı olduğu düşünülen konular ve önerilerin 30 Kasım günü mesai bitimine kadar bildirilmesi gerektiği ifade edildi. Gönderilen yazı çoğu baroya gönderilmezken gönderilen barolara da 27 Kasım günü ulaştı.

Uzun süredir başta Adalet Bakanı Yılmaz Tunç olmak üzere, iktidarın farklı kesimleri tarafından aile hukuku ve Medeni Kanun'a yönelik değişiklik gündeme getiriliyordu. Bu tartışmada en öne çıkan konular ise nafaka hakkının sınırlandırılması ve boşanmalarda arabuluculuktu. Bu tartışmalar gün yüzüne çıktıkça hukukçular, kadın örgütleri, siyasi partiler ve farklı kesimlerden kadınlar; nafaka hakkını sınırlamanın bu haktan hiç yararlanamamak anlamına geleceğini, boşanmalarda arabuluculuğun ise kadınları ya şiddet dolu evliliklere hapsedeceği ya da kadınların boşanma sonrası elde edebileceği hakları engelleyebileceğini söyledi, hâlâ söylüyor. 1 Kasım’da gerçekleşen Aile Hukuku Sempozyumu ve önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi planlanan Medeni Kanun çalıştayı da kadınların endişelendiği bu durumu hızla gerçek kılmanın yolu olarak, iktidar tarafından örgütleniyor. Tartışmaları Ekmek ve Gül’ e değerlendiren Diyarbakır Barosundan Avukat Hatice Demir bu tartışmalara yönelik, “Hakikati anlatmamız ve farkındalık yaratmamız lazım” diyor.

BOŞANMALARIN  YÜZDE 75’İNDE SEBEP: ŞİDDET

Avukat Hatice Demir, Medeni Kanun, boşanma ve sonuçlarına dair yapılmak istenen değişikliklerin zamanlamasının kaygı verici olduğunu ifade etti. Medeni Kanuna yönelik hamleleri değerlendiren Demir, “Zira Anayasa’nın uygulanmadığı, hukuki güvenliğin olmadığı, yargının bağımsızlığını yitirdiği, Cumhur İttifakının medya, yargı ve bürokraside güçlü olduğu bu süreçte, kadınların en temel haklarını hedef alarak yapılmak istenen değişikliğin, kadınların yararına olmadığı ve kadınların kazanımlarını hedef aldığı açık” dedi.

Adalet Bakanlığının yaptığı çalışmaların iktidar tarafından kutsanan aileyi koruma amacı üzerinden kurgulandığını söyleyen Demir, korunmak istenen ailenin de boşanma sürecine giren aileler olduğunu vurguladı. Boşanma süreçlerinde şiddete sıkça rastlanıldığını ifade eden Demir, “Boşanmaların en az yüzde 75’inde şiddet olduğu ifade ediliyor” diye konuştu. Evliliğin rızaya dayalı olması gerektiğinin altını çizen Demir iktidarın derdinin, şiddet içeren ve türlü manipülasyon ve tehditlerle süren evliliklerin de sürdürülmesi için çaba harcadığını söyledi. İktidarın bunu yaparken, kadın hareketini dışlayarak kendi propagandası üzerinden bir hat kurduğunu vurgulayarak “Tüm bu nedenlerle bu süreçte Medeni Kanun'da değişiklik yapılması kadınların hak ve özgürlüklerine müdahale niteliğindedir” diye ekledi.

ANCAK 10 KADINDAN 2’Sİ NAFAKA ALABİLİYOR

Nafakanın sınırlandırılması tartışması ise Medeni Kanun doğrudan hedef alınmadan önce başladı. Nafaka karşıtı çeşitli gruplar kuruldu, Yeniden Refah Partisi nafakanın sınırlandırılması için yasa teklifi dahi verdi. Kadınların nafaka hakkını yaygın bir biçimde kötü kullandığına dair bir propaganda örgütlendi. Avukat Demir bu propagandaları ve değişiklik isteğini, “Nafaka ile ilgili yapılmak istenen düzenleme, kadınların yaşadığı hakikate kör bir yerden tartışılıyor” şeklinde değerlendirdi.

Nafaka boşanma ile yoksulluğa düşen tarafın daha kusurlu olmaması halinde bağlanır. Yani yasada nafaka hakkı cinsiyetsiz bir şekilde tanımlanmıştır. Nafakaya muhtaç kalanların neden çoğunlukla kadınlar olduğunun araştırılmadan nafaka hakkının sınırlandırılmasının kadınların hayatlarına mal olabileceğini vurgulayan Demir, verilen nafaka miktarlarının da kadınların bir haftalık ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını söyledi. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezinin hazırladığı bir rapordan bahseden Demir, “Nafaka oranları asgari ücretin onda birinden daha az. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak hazırladığımız nafaka raporunda, boşanan kadınların yaklaşık yüzde 20’sine yoksulluk nafakasının bağlandığını gördük. Yani boşanan her 10 kadından 2'si, eğer tahsil edebilirse nafaka alabiliyor. Kadınların nafaka hakkı nedeniyle boşandığı iddiası kötü bir propaganda” dedi. Son olarak iktidarın nafaka mağduru erkekler propagandasının kamuoyunu maniple etmek için ortaya konduğunu söyleyen Demir, “Kendilerinin kurgu dahilinde yarattığı ‘mağdur erkekler söylemi’ kadınların kazanımlarına müdahale için zemin yaratmayı amaçlıyor. Buna karşı hakikati anlatmamız ve farkındalık yaratmamız lazım.” dedi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Türkiye’nin örnek gösterdiği Polonya Medeni Kanun...

Medeni Kanun'a yönelik örgütlenen saldırılar boşanma ve nafaka hakkını hedef alıyor. Örnek gösterile...

Bir varoluş mücadelesi: Medeni haklarımız

Kadınlar için adeta bir var oluş mücadelesine dönüşen bu süreçte tek bir hakkımızdan dahi vazgeçmeme...

Yargı Reformu ile Medeni Hukuk hedefte

Meclis’in yeni döneminde kadınların haklarına, Medeni Kanun’a toplu bir saldırı hazırlığında olduğun...