Kadınlar cinsiyetçilik yüzünden spordan uzaklaşıyor
Kadın sporcular, antrenmanlar sırasında ve spor salonlarında cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldığını ifade ediyor. Bu tür tutumlar, kadınların sporda var olma haklarını sorgulamalarına neden oluyor

Kadınlar için spor yapmak, bedensel sağlıklarını korumanın ötesinde birçok anlam taşıyor. Ancak, Türkiye'de kadınlar spor yaparken karşılaştıkları cinsiyetçi engellerle mücadele etmek zorunda kalıyor. Kadın sporcular, antrenmanlar sırasında ve spor salonlarında cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldığını ifade ediyor. Egzersiz hareketlerinin cinsiyetçi bir şekilde ele alındığını, bazılarının "müstehcen" olarak nitelendirildiğini dile getiriyorlar. Bu tür tutumlar, kadınların sporda var olma haklarını sorgulamalarına neden oluyor.

BAZI EGZERSİZLER ‘MÜSTEHCEN’ OLARAK ETİKETLENİYOR

Çocukluğundan beri spor yapan ve aynı zamanda Bursa Uludağ Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nda okuyan kadın arkadaşımız ile bu konu hakkında konuşuyoruz. Arkadaşımız, "Spora 10 yıl önce, 12 yaşında tekvando ile başladım. Bu alanı seçme nedenim, yaşımdan dolayı da anlayacağınız üzere tamamen bilinçli olmadı. Akranlarıma imrenerek ve annemin ön ayak olmasıyla başladım" diyerek spora nasıl başladığını anlatıyor.

Konuşmamız esnasında fitness salonlarında ve antrenman alanlarında, kadınların ağırlık antrenmanı yaparken karşılaştığı zorluklar olduğuna dikkat çekiyor arkadaşımız. Kuvvet antrenmanları için ayrılan alanların genellikle erkekler tarafından sahiplenildiği ve kadınlar tarafından kullanıldığında cinsiyetçi tavırlara maruz kalındığını belirtiyor. Bu durum, kadınların spor yapma motivasyonunu olumsuz etkiliyor ve spor yapma isteklerini kırıyor. Antrenman programlarındaki egzersiz hareketlerinde dahi ayrımcılık olduğunu ifade eden arkadaşımız, "Kadın olduğumdan dolayı branşın getirdiği ve antrenman programının içinde olan bazı egzersiz hareketlerinde ayrım görebiliyoruz. Bu hareketler onların dilinde ‘’müstehcen’’ olarak geçiyor. Kesinlikle profesyonellikten uzak tabirler ve bakış açıları bunlar” diyor.

SPORCULARIN BAŞARILARI GÖLGELENMEYE ÇALIŞILIYOR

Dövüş sporlarında kadınların karşılaştığı cinsiyetçi söylemler de oldukça yaygın. Sporun birçok dalı toplum tarafından cinsiyete bürünmüş durumda. Hele ki dövüş sporu yapan bir sporcuysanız darta dönüştüğünüz zamanlar olacaktır. ‘’Sen dövüşsen ne olur”, “Bu hareketleri yapmaya utanmıyor musun”, “Kavga etsek sen mi kazanırsın ben mi” gibi söylemler oldukça yaygın. Bu konuda bir sporcu olarak ne düşündüğünü merak ediyorum ve soruyorum hemen. “Kadınların bu denli hareket halinde olması, bu denli uluslararası başarılara ulaşıyor olması bir gurur tablosuyken toplumun ilgilendiği genelde kıyafetlerimiz ve hareketlerimiz oluyor. Bu durum insanda inanılmaz motivasyon düşüklüğü ve öfke yaratıyor” diyerek yanıt veriyor.

Kadınlar, sporda başarı elde ettiklerinde bile cinsiyetçi ve küçümseyici yorumlarla karşılaşabiliyorlar. Bu tür söylemlerin, kadınların spor alanında başarılarını gölgelemeye ve onların motivasyonunu zedelemeye yönelik olduğunu konuşuyoruz.

BAKIM YÜKÜ KADINLARIN SPORA ERİŞİMİNİ ENGELLİYOR

Arkadaşımız, ergenlik çağındaki genç kızlar arasında spor yapma konusundaki çekincelerin yaygın olduğunu belirtiliyor. Kadınların spor salonlarına girişinde hissettikleri rahatsızlık, genellikle erkeklerin çoğunlukta olduğu bir ortamda kendilerini yabancı hissetmelerinden kaynaklanıyor. Bu da kadınların spora olan ilgisini azaltıyor.

Kadın sporcuların fiziksel görünümleriyle ilgili duydukları öz güven eksikliği ve spor yapma konusundaki çekinceleri, genellikle toplumsal normların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Kadınlar, ev işleri ve aile sorumlulukları gibi zorluklarla mücadele ederken, spora ayıracakları zamanı sınırlıyorlar.

KADIN SPORCULAR KADINLARA İLHAM KAYNAĞI OLUYOR

Bu konuda bu kadar şey konuştuktan sonra sohbeti güzel şeylerle, umut dolu bitirmek istiyor insan. ‘’Ne yapılabilir peki, nasıl çözülebilir?’’ diye soruyoruz. Aslında cevabı çok açık biliyoruz ama birbirimizden duymak daha güçlü hissettiriyor.

‘’Sonuç olarak, kadınların spor yaparken karşılaştığı cinsiyetçi engeller sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun olarak ele alınmalıdır. Toplumun cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda daha duyarlı olması, kadınların spor yapma konusundaki çekincelerini azaltabilir ve onların spordan daha fazla keyif almasını sağlayabilir. Kadınların spor yapma hakkını desteklemek sadece bedensel sağlıkları için değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği için de önemli bir adımdır’’ diyerek yanıt veriyor arkadaşımız.

Bu zorluklara rağmen kadınların spor yaparken karşılaştıkları cinsiyetçi sorunlarla mücadele etmeleri ve birbirlerine destek olmaları, büyük bir umudu temsil ediyor. Kadınlar, birbirlerinden güç alarak, dayanışma içinde hareket ederek, sporun gücünü ve özgürlüğünü kutluyorlar. Her bir kadın sporcu, kendi yolculuğunda cesaret ve kararlılıkla ilerlerken diğer kadınlar için de ilham kaynağı oluyor. Birlikte, cinsiyet ayrımcılığını ve toplumsal normları yıkmak adına önemli adımlar atıyorlar. Kadınlar arasındaki bu dayanışma ve umut, sadece spor alanında değil, tüm toplumda pozitif değişimlerin kapılarını aralıyor.

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
Sporda da varız ve her şeye rağmen var olacağız!

‘Kadınların spora ilgileri yok’ veya ‘kadınlar başarısız’ şeklinde çıkarımlar yapmanın pek de gerçek...

GÜNÜN DİKKAT ÇEKENİ: 81 ilde kadın spor müdürü yok

Atilla Gökçe, Milliyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında Gençlik ve Spor Bakanlığında 81 ilde de kadın m...

5 maddede sporda cinsiyetçilik

‘Sen ne anlarsın futboldan, kız gibi atma şu topu’ gibi sözlerden bıkanlara; kız gibi oynayanların c...