İyi ki mücadelenin bir parçasıyım
PETKİM Aliağa’nın en büyük tesislerinden biri ve çok az kadının istihdam edildiği bir yer. PETKİM’de odyolog olarak çalışan Ebru Er ise tesisteki az sayıda kadından biri.

Aliağa’nın en büyük tesislerinden biri olan PETKİM’de odyolog olarak çalışan, aynı zamanda örgütlü mücadelenin içerisinden bir kadın Ebru Er.

1971 yılında Ankara’da doğan Ebru 26 yıldır PETKİM’de çalışıyor. Ömrünün çoğunu burada geçirmiş iki genç kız annesi Ebru 12 sene önce ‘Başka bir yük daha taşımamak adına’ eşinden boşanmış. Aliağa onun geldiği yıllarda henüz bu kadar gelişmemiş, ama Ebru Er bu küçük ilçede haftada iki gün voleybol oynuyor, Petrol İş’in bünyesinde ‘Ayak Takımı’ adlı tiyatro topluluğunda her sene bir oyun çıkarıyor, halk oyunları ile ilgileniyor. Tabii bunların yanı sıra örgütlü olduğu sendikası Petrol-İş’te mücadelenin parçası olmaktan, çevre sorunlarına ve gündeme ilişkin mücadele etmekten geri kalmıyor.

KLASİK ANNE TARİFLERİNE PEK UYMUYORUM
Memur bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu olduğunu ve bugün insanlarla iletişiminin bu kadar kuvvetli olmasının nedenini kendisine destek olan bir aileye sahip olmak olarak açıklayan Ebru, kendi kızları ile olan iletişimi için ise; “Onlarla ilişkim mükemmel. Gerçi onlar bazen herkesinki gibi normal bir anneleri olması için serzenişte bulunsa da ilerleyin zamanda baktıklarında benden çok hoşnutlar. Ben klasik anne tariflerine pek uymuyorum. Bu kadar stresli bir ortamda her insanın kendine ayırması gereken özel bir zaman olması gerektiğine inanıyorum. Bunu onlarla da açıkça konuştum. Sorumluluklarım iki kat fazla, her günün iki saati bana ait geri kalan tüm zamanlarda onlarla ilgileniyorum.
Belli bir yaşa geldiklerinde onlara birey olarak davrandığım için ergenliklerinde bile onlarla diğer ailelerde yaşanan sorunların çoğunu yaşamıyorum. Herkes sorumluluklarını ve özgürlüklerini bilerek hareket ediyor.” diyor.

ÖZELLEŞTİRME ÖNCESİ BEYAZ YAKA-MAVİ YAKA AYRIMI YOKTU
Aliağa’nın en önemli tesislerinden birinde, erkeklerin yoğun olarak çalıştığı bir yerde çalışmak nasıl sorusunu ise özelleştirme öncesi ve sonrası olmak üzere iki farlı şekilde değerlendiriyor.
Özelleştirme öncesi PETKİM’de çalışmaya başlayan ve ilk çalıştığı yıllarda yaşının küçük olması nedeniyle çok korunup kollandığını ifade eden Ebru daha sonraki yıllarda kendisinden sonra gelen iş arkadaşlarına da aynı özeni kendisi göstermiş. PETKİM’de özellikle eylem süreçlerinde geceleri bile fabrikada kaldıklarını ancak kendisinin hiçbir zaman sıkıntı yaşamadığını aktarıyor. “Ben PETKİM’de çalışırken erkek egemenliğin yarattığı sıkıntıları yaşadım diyemem” vurgusunu yapan Ebru, “Ama özelleştirme öncesi ve sonrası yaşananlara değinecek olursak, öncesi dönemde PETKİM’de mavi yaka beyaz yaka ayrımı yoktu. Hep beraber dayanışma içerisinde çalışıyorduk. Sonra beyaz yakada şirkette tutunup kalabilmek adına bizleri ezen bir durum oluştu. Bunun sonucunda çalışmak zorlaşmaya başladı” diyor.

26 YILDIR SENDİKADA DELEGE OLMAKTAN ÖTEYE GİDEMEDİM
PETKİM’de örgütlü olan Petrol-İş’in yönetim kademelerinde neden hiç kadın üye yok sorusuna Ebru, “Bu benim için hassas bir nokta. Bu konuyu daha önce sendika merkezinde de dile getirmiştim. Ben 26 yıldır bu sendikanın içerisindeyim, delegelikten öteye gidemedim. Sendikayla ilişkileri sıkı olan kadınlardan biriyim ama yönetim kadrosuna gelmeye başladığınız zaman engele takılıyorsunuz. Çünkü normal işleyişte delege seçilebilmenizin tek koşulu herhangi bir gruba dahil olmanız gerekiyor. Siz bu gruplardan birine dahil olmuyorsanız seçilemiyorsunuz” şeklinde yanıt veriyor. Bu konuda kadın arkadaşlarının da ilgisizliğinden bahseden Ebru “Kadın arkadaşlarım tam anlamıyla belirleyici değil. Büyük pay erkeklerin sendika içerisinde ipleri kendi ellerinde tutmak isteyip bu profile uymayanları bir kenarda bekletmeleri” diyor.
Sendikanın içerisindeki kadın temsileyeti sorununa ilişkin her ne kadar beğenmese de kota uygulamasını önerdiklerini ancak yine de sonuç alamadıklarını ekliyor. “En azından yüzde 30 kadın kotası uygulansa bizler de herhangi bir gruba dahil olmadan kendi temsiliyetimizi sağlayabiliriz. Bizim PETKİM’de sorunlarımızın aktarılıp tartışıldığı bir alan yok. Bizim adımıza onların doğru kararlar alması mümkün değil. Erkekler yönetiyor ama kadın çalışanların sorunları hep askıda kalıyor. Nasıl olsa az sayıda kadın var şimdi bunu tartışmayalım düşüncesi ile bakıyorlar.”

İLK DEFA BÖYLE BİR TİS GÖRDÜM
Yakın zamanda PETKİM’de yaşanan TİS sürecini değerlendiren Ebru, “Bütün toplumu karpuz gibi ikiye böldüler. Bu bizim içimizde de böyle oldu. O süreçte içeride kendi aramızda görüş ayrılıklarımız oldu. Ama PETKİM’de biz ilk defa bu kadar sert bir tepkiyle karşılaştık. 26 yıldır buradayım, 13, 14 toplu iş sözleşmesi sürecine tanık oldum. Bu sözleşme döneminde yaşadığım kadar kendimi kötü hissettiğim zaman olmamıştı. Her zaman eylemlerimiz olurdu ve günler sürer sonuca bağlanırdı. Bu sefer daha ilk günden karşımızda TOMA ve çevik kuvveti gördük. Yöneticilerimiz gözaltına alındı. Her ne kadar işveren polisi ben çağırmadım dese de OHAL dönemindeyiz. İçişleri Bakanı, Vali var ve onların herhangi bir talebi olmadan o TOMA’lar bir yere gitmez. Çok sert ve insan onurunu kırıcı bir sözleşme dönemiydi. Biz bu sertliği görecek hiçbir davranışta bulunmadık” diyor.
Ayrıca PETKİM’de kreşin özelleşmesi sonucu kadın çalışanlar için tercih edilemez duruma geldiğini, eskiden gönül rahatlığı ile çocuklarını kreşe bırakabilirken şimdi kreşin hem pahalı hem de özensiz olduğunu söylüyor.
PETKİM’DE KADIN İSTİHDAMI EV İÇİ ROLLER ÜZERİNDEN SAĞLANIYOR  
Aliağa genelinde de PETKİM içerisinde de o kadar çalışma alanı olmasına rağmen çok az sayıda kadının istihdam edildiğini belirten Ebru, bu istihdamın da yine ev içi roller üzerinden sağlanmasından şikayetçi. “Dönüp baktığınızda 2400 kişinin çalıştığı PETKİM’de 50 tane kadın çalışan var. TÜPRAŞ’ta da durum farklı değil. Üstelik bizler yine ev içi bize biçilen roller neyse iş yerinde de aynı şekilde çalıştırılıyoruz. Yemekhane, çamaşırhane, bulaşıkhane…”


HER PLATFORMDA HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ
Son dönem ülkedeki kadın politikalarını da değerlendiren Ebru, 2003 yılından beri kadını yok sayan bir iktidar tarafından yönetildiğimizi, bu hükümetin kadın politikalarının tabi sonuçlarını yaşadığımız yorumunu yapıyor. “Bu siyasi görüş bizlere değer vermiyor. Son çıkan yasalara baktığımızda da bunu görebiliyoruz. Bu yapı değişmedikçe yaşadığımız sıkıntılar da son bulmayacaktır” diyen Ebru, kadınların gündemi onların bize sunduğu medya kanallarından değil, doğru bilgiyi alabileceği kaynaklardan takip etmesi gerektiğini vurguluyor. Sohbetimizin sonunda “Her ne kadar temsiliyet anlamında yer bulamasam da iyi ki Petrol-İş’in bir üyesi oldum. İyi ki mücadelenin bir parçasıyım.” diyor Ebru. Aliağa’dan tüm kadınlara seslenmeyiş de unutmuyor: “Birtakım şeyleri değiştirmek istiyorsak, sesimizi çıkarmalıyız. Kanun koyucu da olsalar bizim adımıza hiç kimse isteklerimizi, samimi ve destekleyici şekilde dile getiremez. Her platformda haklarımıza sahip çıkmalıyız. En ufak bir duvarla karşılaştığımızda sinmemeliyiz. Kendimizi bir başkasının eline teslim etmemeliyiz.”
İlgili haberler
‘Makineden daha ucuz bir işçi' anlatıyor

Bir işçi kadın ne kadar da net özetliyor işçilerin durumunu: “İki yılda öğrendiğim bir çok şey var....

GÜNÜN PORTRESİ: Annie Kenney

İngiliz bir işçi kadındı Annie Kenney. Hayatı kadın mücadelesi ile geçti. Kadınların oy hakkı mücade...

Düşünsenize, bütün işçiler bir hafta iş bırakmış.....

“Neden olmasın” diyorum, “Bizle başlar sonrası gelir belki.” “Senle benle olacak iş değil. Bizi heme...