Bir şişme bot üzerinde, Türkiye -Yunanistan sınırındaki Meriç nehrini geçip Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken Yunanistan tarafından geri gönderilen Gazeteci Filiz Zeyrek “ölüm yolu” dediği mülteci kaçış yolunca gördüklerini anlattı.
Yunanistan’da yüzü maskeli kişiler tarafından darp edildiklerini ve şişme botlarla Meriç’in Türkiye kıyısında ölüme bırakıldıklarını anlatan Zeyrek, “İnsanların korkudan kocaman olmuş gözlerini gördüm. Şiddet, taciz, tecavüz ve ölümleri göze alarak yola çıkıyorlar. Mültecilerin dünyanın utanç yüzü olduğunu bu kez yaşayarak gördüm. Bu konuya her zaman duyarlı olmaya çalıştım ama bu kadarını tahmin etmiyordum” dedi. Ölüm yolculuğunun ardından Türkiye’de tutuklanan Zeyrek, 30 Mayıs günü tahliye edilmişti.
‘MÜLTECİLER BİR UMUT ARAYIŞIYLA ÖLÜMÜ GÖZE ALIYOR’
Suriyeli, Afgan, Somalili mültecilerle birlikte topluca Türkiye’ye bırakılan Zeyrek, mülteci kadınların anlattıklarını da aktardı. Yakalanıp, engellenmelerine rağmen mültecilerin neden defalarca kaçmayı denediğini şöyle anlatıyor; “Daha iyi bir yaşam için ölümü, şiddeti, tacizi, tecavüzü göze alıyorlar. Devletlerin sınırları arasında sıkışıp ölebiliyorlar. Neden tekrar tekrar bunu denediklerini sorduğumuzda ‘Ne yapalım? Güvencemiz yok, denemekten başka şansımız yok’ diyorlar. Ülkelerinden gelene kadar defalarca sınır geçtiklerini, kimi zaman otobüslerle, kimi zaman botlarla sınır geçtiklerini ve defalarca şiddet gördüklerini, ölen insanları gördüklerini, taciz, tecavüzlere şahit olduklarını anlattılar. Anlatırken hepsinin gözü doluyordu, yutkuna yutkuna anlatıyorlardı. Bir insan ne için böyle bir yolculuğa girer ki? Rahat olmadığından, yaşadığı sıkıntılardan, yaşadıkları ırkçılık, ekonomik sıkıntılardan… Bin bir türlü şey var. Ve bir umut; gideceği ülkede bir umut arayışı, bir ekmek, çocuklarını daha rahat yaşatabilmek için bu yolculuğa giriyorlar”.MÜLTECİLER DARP EDİLDİ, ÇIPLAK ARAMAYA ZORADI
Şişme botla Yunanistan’a geçip bir saat kadar yürüdükten sonra yabancı olduklarını anlayan polisler tarafından içerisinde Suriyeli, Somalili, Afgan mültecilerin tutulduğu depo gibi bir yere götürüldüklerini anlatan Zeyrek, burada gördükleri ve yaşadıkları karşısında şoka uğradığını ifade etti. Tamamen siyah giyimli maskeli yaklaşık 25 kişinin ellerinde coplar ve demirlerle içlerinde çocukların da olduğu çoğu kadın yüzün üzerinde insana saldırdıklarını anlatan Zeyrek, o anı şöyle anlatıyor; “Ellerinde coplar demirler ve sopalarla insanları şiddetli şekilde dövüyorlardı. Ne olduğunu anlamadan bizi de ortaya itip vurmaya başladılar. Çantalarımız arandı, birçok kişinin parasına, kadınların parmağındaki yüzükler, ziynet eşyaları ve telefonlarına el konuldu. Geri verilmedi. Yaşlı bir adam hiç gözümün önünden gitmiyor. Biri boynundaki atkısından çekerken diğeri de sırtına çıkıp vuruyordu. Çocuklar yerde çığlık çığlığaydı, bebekler vardı. Beni aramaya başladılar. Biri çıplak arama yapmak istedi. İngilizce ya da Yunanca bilmiyorum ama el işaretleri ile kadın polis istediğimi söyleyince güldüler. Çıplak aramayı kabul etmediğimde bana şiddetli bir tokat attı. Sonra copla dövmeye başladı”....VE HER YER KARARDI
Yarım saat sonra kasası konteynır şeklinde tamamen kapalı askeri bir kamyona üst üste sıkıştırıldıklarını anlatan Zeyrek, “Türkçe bilen biri ‘Siz Türkiye vatandaşısınız sizi alırlar’ demesi üzerine kapıya vurdum. Bir tanesi kapıyı açtı. Ben derdimi anlatmaya çalışırken elindeki demirle var gücüyle bacağıma vurdu. Her yer karardı, bayılma eşiğine geldim. İçim geçti. Kapıyı kapattı ve her yer karardı. Yüzlerce inan üst üste birbirlerini eziyorlardı. Ağlayanlar, kadınlar, çocuklar, bebekler… Bir bebek sesinin geldin duydum. İnsanların ayağının altından bebeği aldım. Sonradan 7 aylık olduğunu öğrendiğim bir bebek. Bebek açtı ve altını pislemişti, pişik olmuştu. Kucağımda sakladım. 1,5 saat sonra Meriç nehrine götürdüler. Ellerimiz başımızda esir gibi indirerek dizlerimizin üzerinde Meriç nehrinin kenarına getirip motorlu bir botla 10’ar 10’ar Türkiye tarafına götürdüler” dedi.İNSANLAR 4 GÜN AÇ BIRAKILDIKLARINI ANLATTI
Yunanistan’a birlikte gittiği arkadaşı ile işkence seansının son saatlerine denk geldiği halde vücudunda morluklar, uzun süre geçmeyen yaralar aldığını söyleyen Zeyrek, “Oradaki insanlar 4 gün aç bırakılmış, eziyet görmüş. Ve gördüğüm manzaranın daha kötüsünü yaşmışlar. Kadınların dediğine göre tacizler yaşanmış. Bu manzarayı daha önce de yaşayanların anlattığına göre tecavüzler de yaşanmış. ‘Buna şükredin, burada kaç tane kadın suya atıldı’ dendi. Çok cenaze gördüklerini söylediler” diye konuştu.İlgili haberler
GÜNÜN DİKKATİ: Mülteci kadınlar haklarını biliyor...
Mültecilerin hak bilinci yeterli değil; örneğin mülteci kadınlar, erkeklerle aynı haklara sahip oldu...
Bir mülteci kadının bitmeyen mücadelesi
Suriyeli Sehıldan soruyor: "Devlet büyükleri ‘Bunlar bayramlaşmaya gitti, orada kalsın’ diyor. Unutt...
8 yılın sonunda mülteci kadınlar: Kendilerini ait...
Halkların Köprüsü Derneği yöneticilerinden Gülistan Sultan, 8 yıldır hâlâ mültecileri kabul edemediğ...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.