EŞİK'ten 8 Mart açıklaması: Biz kadınlar barış istiyoruz!
EŞİK, 8 Mart için yaptığı açıklamada 'Mücadelemizi, eşitlik, özgürlük ve laiklik ilkelerinden ödün vermeden sonuna dek sürdüreceğiz' dedi.

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) 8 Mart açıklamasında “Medeni haklara göz dikenler, anayasal eşitlik ve laiklik ilkesini yok sayanlar, kadınların ve çocukların nafakasına el uzatanlar, ayrımcılık yapanlar, istismarı affedenler, kadın cinayetlerini görmezden gelenler gidecek. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi kazanacak” dedi.

8 Mart’a dünyada savaş, ülkede ekonomik kriz, kadın kazanımlarına ve insan haklarına saldırı ortamında girildiği belirtilen açıklamada, “Egemen güçler insanların hayatlarını, gezegenin geleceğini umursamadan yakıp yıkmaya devam ediyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, ABD ve NATO’nun genişleme hedefi, nükleer tehditler ve silahlanma yarışının hızlanması, dev bütçelerin ‘savunma’ sanayine ayrılması, ve 3’üncü dünya savaşı çıkması ihtimali toplumları endişelendiriyor” dendi. EŞİK, büyük güçler başta olmak üzere tüm devletleri, silahsızlanmaya çağırdı, nükleer silahların imha edilmesi gerektiğini söyledi.

Açıklamada, soyut bir barış temennisinin ötesine geçiesi gerektiği şöyle ifade edildi: “Tüm insanlığın, soyut barış temennilerinin ötesine geçip, sadece savaşa değil; silahlanmaya, milliyetçilik, ırkçılık, cinsiyetçilik ve militarizme karşı daha güçlü bir ses çıkarması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü her savaşın silah sanayicileri ve destekleyicilerinden oluşan bir avuç kazananı ve başta yoksullar, kadınlar ve çocuklar olmak üzere milyonlarca kaybedeni olduğunu biliyoruz. Dünyanın en büyük silah ihracatçısı olan ülkelerinin daimi üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi üyeleri başta olmak üzere, çatışma bölgelerine asker ve silah gönderen, saldırı ve işgalleri destekleyen hükümetlerin tüm savaş kayıplarından ve insani krizlerden sorumlu olduğunu hatırlatıyoruz. Biz kadınlar barış istiyoruz. Kalıcı, sürdürülebilir bir barışı elbirliğiyle kurmak istiyoruz.”

Açıklamanın devamı şöyle:

Şiddetin her türlüsünün acısını en iyi bilen kadınlar olarak evde, işyerinde, sokakta ve dünyada barış, şiddetten uzak ve güvenli bir yaşam istiyoruz. Bunun için de bireysel silahlanma dahil olmak üzere dünyada tam bir silahsızlanma sürecinin başlatılmasını, bilimsel gelişmelerin, ekonomik kaynakların savaşa değil, hayata tahsis edilmesini istiyoruz.

Doğal zenginliklere ve insan emeğine el koyarak zenginleşme üzerine kurulu ataerkil kapitalist sistemin hayatlarımızı cehenneme çeviren etkisini Türkiyeli kadınlar olarak çok derinden yaşıyoruz.
Ekonomik kriz kadınları ayrıca vuruyor. Buz gibi evlerde, karanlıkta yaşamaya mahkum ediliyoruz. Pahalılık, işsizlik, iş varsa da düşük ücretler ve güvencesizlik, kölelik düzeyinde çalışma koşulları kaderimiz olamaz. Hayatlarımıza, talan edilen yaşam alanlarımıza, ranta çevrilen zeytinliklerimize, bilimden kopartılan üniversitelerimize sahip çıkmamız, örgütlenmemiz, birlikte mücadele etmemiz engellenmek isteniyor.

Kadınlar erkeğin mutlak reis olacağı ailelere hapsedilmek isteniyor. Kadınların ve çocukların nafaka hakkı gasp edilerek ekonomik krizin faturalarından biri daha kadınlar üzerine yıkılmak isteniyor. Hızlı boşanma adı altında, kadınlar ve çocuklar apar topar aile konutlarından sokağa atılsın isteniyor. Medeni yasa parça parça yok edilerek yerine, isteyenin istediği gibi yorumladığı dini kurallar getirilmek isteniyor. Kadınların, çocukların ve bütün bir toplumun hayatı egemenlerin dini yorumları ile düzenlenmek, insanların özgürce yaşam hakkı yok edilmek isteniyor. Sanat, bilim, eğlence yasaklanmak, aklımız ve beynimiz kurutulmak isteniyor.

Kadınlara yönelik şiddeti önlemek içerikli bir etkinlikte (!), bağımsız kadın örgütlerine hakaret yağdırılan bu 8 Mart’ta, bu hakaretleri, ayrıştırıcı ve ötekileştirici eril şiddet dilini ve bu dile alkış tutanları kınıyoruz. Türkiyeli kadınlar olarak her türlü kutuplaştırma, bizi birbirimize düşman etme politikalarını her zaman boşa çıkardık, boşa çıkaracağız.

Biz kadınlar, iktidarın tüm baskılarına, eşitlik karşıtı, feminizm karşıtı propagandalarına, kadın kurumlarını kapatma, yok etme, kayyım atama politikalarına, tehditlere, gözaltılara, işten atmalara, algı operasyonları ile sokaktan uzaklaştırma girişimlerine rağmen asla sokaklardan ve mücadeleden vazgeçmedik. Toplumdaki yüzde 90’lara ulaşan kadın hareketine güvenin bir nedeni bağımsız ve özgür ruhu ise, bir diğer nedeni de, hareketin bu mücadeleciliğidir.

İçinde bulunduğumuz siyasi ve ekonomik krizden çıkmanın yollarını arayan, ittifaklar oluşturan muhalefet partilerine de sesleniyoruz. Türkiye kadın hareketi, Türkiye’nin en büyük ittifakını oluşturan en önemli toplumsal hareketlerinden biridir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın-erkek eşitliği olmadan, kadınları tüm süreçlere eşit olarak katmadan demokrasi kurulamaz. Türkiye’nin geleceği kadınlar olmadan konuşulamaz, tartışılamaz.

Her alanda eşit temsil ve şiddetsiz bir hayat için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir ayrımcılığı kabul etmeyeceğiz. Mücadelemizi, eşitlik, özgürlük ve laiklik ilkelerinden ödün vermeden sonuna dek sürdüreceğiz.

Medeni haklara göz dikenler, anayasal eşitlik ve laiklik ilkesini yok sayanlar, kadınların ve çocukların nafakasına el uzatanlar, ayrımcılık yapanlar, istismarı affedenler, kadın cinayetlerini görmezden gelenler gidecek. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi kazanacak.

Görsel: EŞİK

İlgili haberler
Özgür, eşit, şiddetsiz bir yaşam bizimle mümkün!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü ülkenin dört bir yanında, yaşadığımız her alanda hep birlikte ör...

8 Mart Büyük Kadın Buluşması| Değiştirecek gücümüz...

İstanbul 8 Mart Kadın Platformunun çağrısıyla, Kadıköy’de Büyük Kadın Buluşmasında bir araya gelen k...

Tarihimiz mücadele, mücadelemiz umut dolu!

Kazandıklarımız, kazanacaklarımızın ‘nasıl’ını da gösterdiğinden; tarih boyunca biriktirdiklerimize,...