İstanbul Pendik'te bulunan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, her yıl düzenlediği gibi bu yıl da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü için sokakta bir basın açıklaması çağrısı yapmıştı. Fakat Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin her zaman eylem yeri olarak belirlediği yerde polis basın açıklamasına izin vermedi, basın açıklaması için başka bir alan gösteren polis açıklamanın içeriğine de müdahale etmeye çalışınca kadınlar, dernek binalarında bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan, "Bugün maalesef yine eylemler ve basın açıklamaları kadınlara yasaklandı. Yasaklar artık kadınların mahallelerinde bile sözünü söyleyemeyeceği bir hal aldı. Mahalleli kadınlar çıkıp sokakta kadına şiddeti, yoksulluğu, kadın emekçilerin işsizliğini, gündem yapacak, dile getirecek, talebini haykıracak. Bunun önüne geçilerek memleketteki gergin havanın faturasının kadınlara kesildiğini görüyoruz. Patlayan bombalar bu ülkenin iç meseleleri ve iç güvenliği ile ilgili. Ve bunun yeniden dönüp kadınlara fatura edilmesini burada bir kez daha protesto ediyoruz. Biz bunu asla kabul etmeyeceğiz. Her yerden seslenmeye ve sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Basın metnini okuyan Fatma Kurum, her gün temel ihtiyaç maddelerine gelen yeni zamların, artan enflasyonun, döviz kurlarındaki dalgalanmalar karşısında ücretlerin eridiğini; yoksulluğun daha da derinleştiğini, artan yoksulluğun kadınların hayatına daha fazla şiddet, eşitsizlik, güvencesizlik olarak yansıdığını söyledi. Kadınların evde, okulda, sokakta ve işyerinde hayatın her alanında sistematik bir şekilde fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddete uğradığını ve vahşice katledildiğini belirten Kurum, "Kadınları şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının ardından 302 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 254 kadın ise şüpheli olarak ölü bulundu. 2022 yılının ilk 10 ayında erkekler tarafından katledilen 275 kadından bir çoğu kendisini tehdit eden, şiddet uygulayan erkekler hakkında uzaklaştırma ve koruma kararı aldırmıştı. İstanbul’da Selim Tekin tarafından uzun zamandır taciz edildiği için koruma kararı alan Beyza Doğan ve ‘Ben ölünce gelirsiniz savcı bey’ diyen, koruma kararına rağmen öldürülen Güler Karslı gibi… " dedi.

Kadınlar için çalışma yaşamının artarak şiddetin yeniden üretildiği bir alan hale geldiğini, kadın işçilerin, işten atılma korkusuyla ağır çalışma koşullarına, 12 saati bulan mesailere psikolojik şiddete ve mobbinge karşı ses çıkaramaz hale geldiğini ifade eden Kurum, eşit ve özgür bir yaşam için Dünyada ve Türkiye’de kadınların ayakta olduğunu söyledi.
İran’da Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesi ardından 50 günü aşkındır ülke çapında süren ayaklanmalara da değinen Kurum, “Kadınlar İran’da 50 günü aşkın süredir yaşamları pahasına geri adım atmadan gerici-faşist molla rejimine karşı mücadelelerini yükseltmeye devam ediyor. Türkiye'de ve dünyanın her yerinde baskıcı yönetimlere erkek şiddetine karşı kadınlar 'Kadın, Yaşam, Özgürlük' sloganlarıyla İranlı kız kardeşlerine destek veriyor. Bizleri yoksulluk, şiddet, güvencesizlik cenderesine hapsetmek isteyenlere karşı birbirimizden aldığımız güçle  eşit ve özgür bir yaşam  için birlikte mücadele edelim!" diyerek mücadele çağrısı yaptı.

Basını toplantılarını sonlandırırken dernek başkanı Adile Doğan, “Taleplerimiz gerçekleşinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Yasaklar bizi yıldıramaz, yasaklar bizi hiçbir yere hapsedemez. Bizim mücadelemiz 9 yıldır burada, bu derneğin etrafında devam ettiği gibi, bundan sonra da devam edecek" diye mahallelerindeki kadınlara seslendi.