Emeğiyle var olan ama görünmeyen kadınlar: Ev işçileri...
Kimi hiçbir güvenlik önlemi olmadan yüksek binaların camlarına çıkarak mecburiyetten cam siliyor, kimisinin hakkı yeniyor, Tacize uğruyor... Tüm bunlar ev işçilerinin tanık olduğu şeyler...

Dünya Ev İşçilerinin Günü için ev işçilerine 'Kendinizi, yaşamınızı,zorluklarınızı anlatın' çağrısında bulunmuştuk. Çağrımıza yanıt veren kadınlar da bize yaşam zorluklarını ve şartlarını, taleplerini, hayallerini anlattı...


EN GÜZEL ÖNLEM BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKMAK!
İmece Ev İşçileri Sendikası üyesi olan ev işçisi Nihal Terzi Antalya’da yaşıyor ve 20 yıldır ev işçiliği yapıyor, birçok ev işçisi gibi sigortasız çalışıyor. “Bir gün gittiğim evde işim ancak gece yarısı bitti ev çok kirli olduğu için. Sadece avizeleri temizleyemedim. Çok yorulmuştum ve gece olmuştu. Kadın bana ‘Sana hakkımı helal etmiyorum’ dedi. Hiçbir şey söylemedim... O gün eve ağlaya ağlaya gittim” diye anlatıyor ‘sıradan’ deneyimini.
İlk dönemlerde işçi büroları aracılığıyla evlere temizliğe gitmiş: “Beni gönderdikleri iki evde de sözlü tacize uğradım. Gördüm ki gittiğimiz evlerin sahipleri kontrol edilmiyor.”
Çok kimyasala maruz kalma onun da sorunu; ciğerlerinin nasıl tahriş olduğunu anlatıyor ve ekliyor: “Bunun önlemi bile yok.” Nihal için en önemli ‘önlem’ ev işçilerinin birlikte hak araması: “Bizler hakkımızı aramazsak, birbirimize sahip çıkmazsak kim bize sahip çıkacak?”

‘EV İŞÇİLERİ İŞ KANUNU KAPSAMINA ALINSIN’
İmece Ev İşçileri Sendikasının kurucularından Münire İnal’ın en çok vurguladığı konu ev işçilerinin sigortasız çalıştırılması; meslek hastalıkları ve iş kazaları sorunu sigorta olmayınca daha da büyüyor.“Birçok arkadaşımız iş kazası geçiriyor. Bel fıtığı olmayan ev işçisi yok. Ev işçileri maruz kaldıkları kimyasallar yüzünden astım hastalığına yakalanıyor. Kas yırtılması, menisküs gibi hastalıklar da ev işçisi kadınların en çok yaşadığı sağlık sorunları. Ben de iş kazası geçirdim, hâlâ rahatsızım. Sigortalı olmak istiyorsan kiralık işçi bürolarına gitmen gerekiyor diyorlar ama kiralık işçi bürolarında gönderildiğimiz evler güvenilir mi, değil mi bilmiyoruz. 10 günden az çalışanlar ise sigortalanmıyorlar. 10 gün için sigortalandığımızda da geri kalan 20 gün için devlet bizi borçlandırıyor. Böyle icralık olan birçok arkadaşımız var.” Sigorta hakkında 10 gün ayrımının kalkmasını ve ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına alınmasını talep ediyor.


CAN KORKUSUYLA ÇIKILAN CAMDAN GELECEK GÖRÜNMÜYOR
Ankara Mamak’ta yaşayan Kezban Yıldız da 20 senelik bir ev işçisi. Daha işe gitmeden yorulduğunu söylüyor. Otobüslerde ayakta kalma Kezban Yıldız
Kezban Yıldız derdine kendince bir çözüm bulmuş; yanında bir tabure taşıyormuş artık.
O da birçok ev işçisi kadın gibi eve geldiğinde kendi evini temizleyecek hal bulamıyor. Kocasından boşanmış ve iki çocuğuna temizlikten kazandığı parayla bakıyor. Sigortasının olmasını kendi istememiş çünkü sigorta yapılınca aldığı ücreti kesmişler! “Yaptığım iş düzenli bir iş değil, gelecek güvencem de yok. Gücüm gittiği yere kadar gideceğim. Haftalık iznim olmasını, ücretli yıllık iznim olmasını, emekliliğimin olmasını isterdim ama hayalini bile kuramıyorum. Mecburiyet. Gidiyorum ama boş gidiyorum.”
Kezban Yıldız, bir kere temizliğe gittiği bir evde bir olay yaşamış: “Bir kere bir eve gittiğimde süpürdüğüm her yerde para buldum. Koltuğu kaldırdım, mindere kaldırdım altından para çıktı. Beni denemek için ev sahibi koymuş. Sonra para bulduğumu söyleyip kadına verdim. Neden böyle yaptığını sordum beni denemiş...” Ev işçisi kadınlar onurlarıyla “sınanmaktan” yorulmuşlar… 


“ŞU CAMDAN DÜŞSEM HİÇ BİR HAKKA SAHİP DEĞİLİM”
İstanbul’da yaşayan ve evlere temizliğe giderek yaşamını anlatan Nermin Özcan ise temizlik yaptığı bir evi gezdirerek anlatıyor bize derdini...

“Biz bu evlerin içinde yaşamıyoruz ama içini temizlemek için varız. Burası 6. kat ve hiçbir iş güvenliğimiz yok. Şu camdan düşsem hiç bir hakka sahip değilim.
Her odada, banyoda, mutfakta farklı deterjan kullanmaktan vücut karmakarışık oldu.
Bundan birkaç sene önce Göztepe’de bir sitede çalışan arkadaş 8. kattan camdan düştü ve 4 yıldır çalışan kadının işvereni “benim evimde çalışmıyor ben bilmiyorum” diye kabul etmedi.
Ama o kadın o evden telefonuyla fotoğraf çekmişti. Biz o evde çalıştığını fotoğrafla ispat edebildik. Ama yine yasal olarak çok bir şey yapamadık kadın öldüğüyle kaldı. Bu bile bizim için bir örnek.
Mesela şu eve bakın benim evimle alakası yok. Başkalarının evinde bizi elektrik süpürgesi gibi görüyorlar. Sabah fişe takıp akşam fişi çıkaracak gibi. Elektrik süpürgesi bile bizden daha değerli. Kırk defa tembih ediyorlar “Aman dikkat et süpürgeye, dolaplara. Aman şunu yap bunu yap.” Ama bizimle ilgili bir şey yok. “Nasıl temizleyeceksin koca evi akşama kadar, Aç mısın? Susuz musun?” Bu işi yap, bitir o kadar. Ev işi gerçekten çok zor. Mesela ben alerjik astım oldum. Ev işine has bir hastalık diyorum ben astım için. Solunum yolu hastalıkları ev işine giden kadınların hastalığı... Bu yüzden bizim işimiz çok zor. Hem iş güvencesi yok hem deterjanlara maruz kalıyoruz hastalıklara çok açık hale geliyoruz.
Biz işi hiç bitiremiyoruz. Çünkü kendi evine gittiğinde de ev işi yapıyorsun. Benim gibi çalışan bir sürü arkadaşım var. Hatta sabah otobüse bindiğinde belli oluyor ellerinde poşetleriyle, yedek elbisesiyle. Ya da işten çıktığında ne kadar parfüm sıkarsak sıkalım hala çamaşır suyu kokuyoruz.
Ev işine giden kadınların kutlanacak günden ziyade birbirine sahip çıkmaları, örgütlü olmaları, sigorta istemeleri gerekiyor. Devlet “gündelik işçilerin de sigortası olsun” dedi, yasa var ama ben öyle bir şey olmadığını biliyorum ya da işveren kabul etmiyor. "

İlgili haberler
Ev işçileri bir arada: Derdimiz çok ama...

Antalya’dan iki ev işçisi kadının sorunlarına kulak verelim: Sabah 8’den gece 1’e kadar çalıştığı gü...

Ev işçisi kadınlar: Görünmesek de varız, hayalleri...

Evdeki her işi, yemeği, ütüyü, bulaşığı aklınıza ne gelirse yapan, emeğiyle var olan ama görünmeyen...

Ev işçilerinin mücadelesi neyi değiştirdi?

Çalışma koşullarının ağır yükü altındaki ev işçisi kadınların kazanımlarını, taleplerini İmece Ev İş...