Devletin kamu emekçisi kadınlara sunduğu: Kırk katır mı kırk satır mı?
Emekçiler yönetmelikle yarım maaş, yarım sosyal hak ve ötelenmiş emeklilik ile çocuklarının bakımı arasında bir tercihe zorlanacak.

Çocuğu ilkokul yaşına gelene kadar devlet memurlarına yarı zamanlı çalışma düzenlemesi, bir torba yasa ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na 29 Ocak 2016 tarihinde eklenmişti. Dokuz buçuk yıl sonra yasanın kullanımına dair yönetmelik yayınlanmış oldu.

Çocuk bakımının çalışan tüm emekçi aileler ve bekar ebeveynler açısından ciddi bir sorun olduğunun bilinmesine rağmen iktidarın memurlara müjdesi kırk katır mı kırk satır mı oldu.

Çalışanların iş yerinde ya da iş yerine yakın ortak mekanlarda kreş, gündüz bakım evi, etüt merkezi gibi ihtiyaçlarının çalıştıkları kamu kurumlarınca çözülmesi gerekirken, sorunları ile baş başa bırakılan emekçiler, yönetmelikle yarım maaş, yarım sosyal haklar ve ötelenmiş emeklilik ile çocuklarının bakımı arasında bir tercihe zorlanacak. İş yerlerinden kreş, emzirme odası vb. istemeleri halinde yasanın/yönetmeliğin kendilerine hatırlatılması da muhtemel.

Çocuk bakımı kişisel bir sorun değil

Bugün özel kreş ücretleri emekçiler açısından çok yüksek fiyatlı. Yoksulluk sınırının oldukça altında kalan ücretlerinin yarısından fazlasını kreşlere vermek zorunda kalmalarının yanı sıra kreşlere de güven duymakta zorlanıyorlar. 0-3 yaş kreşler çok yaygın olmadığı gibi hem daha pahalı hem de bu yaştaki çocukları için ebevenylerin güven duygusu ağır basıyor.

Bekar ebeveynler içinse durum daha zor. Özellikle boşanmış ebeveynlerde çocukların genellikle annede olduğu gerçeğinden hareketle, bekar annelerin hem çocuk bakımı ile ilgilenmesi hem de çalışması fiziksel ve ekonomik zorluklarla dolu.

Bugün birçok aile hâlâ kendi ebeveynlerinden yardım almak durumunda kalıyor ya da ekonomik koşullarına göre bakıcı tutuyor. Bakıcı söz konusu olduğunda da gözü arkada kalıyor. Hiçbir olanağı olamadığında, biraz büyüyünce çocuklarını evde bırakanlar, küçüğü büyüğe emanet edenler var.

Aileler için büyük sorun teşkil eden çocuk bakımının tamamen ailenin, aslında kadının üzerine yıkılmaktan çıkarılması, devletin yükümlülüklerini yerine getirmesi ile mümkündür.

Bakım hizmetlerinde devlet eliyle özelleştirme

Özelleştirme politikalarından kamudaki kreşler de nasibini aldı. Bir zamanlar birçok kamu kuruluşunun kendi içinde kreşleri bulunmaktaydı. 1990’lı yıllarda Sosyal Hizmetler Kurumunun az da olsa bulunan kreşlerinden hem o kurumun çalışanlarının çocukları hem de ihtiyacı olan ailelerin, bekar ebeveynlerin çocukları yararlanırdı. Bugün adı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olan aynı kurumun sitesinden şöyle yazıyor: “Özel kreş ve gündüz bakımevleri ile özel çocuk kulüplerinde yüzde üç oranında ücretsiz bakım yardımı kontenjanı Bakanlığımız için ayrılır.” Kapatılan kamu kreşlerinin yerini özeller alırken kamu da onlardan kontenjan alır hale gelmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 191. Maddesi’nde “Devlet memurları için lüzum ve ihtiyaç görülen yerlerde çocuk bakımevi ve sosyal tesisler kurulabilir…” hükmü yer alır.

Yasaya dayanılarak 8 Aralık 1987 tarihli ve 19658 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikte açılacak bakımevi için “… kurumca istihdam edilen memurların 0-6 yaş grubuna giren en az 50 çocuğu için kurumun idari ve mali işlerle ilgili birimine bağlı olarak açılabilir” denilmektedir.

Her iki hüküm de kesinlik ifade etmediği gibi, çalışan sayısını baz almazken 50 çocuk olsa dahi keyfiyete bırakmaktadır. Kaldı ki daha yakında Ege Üniversitesi kreşi önce kapatılmak istenmiş daha sonra özele devredilerek kamunun çocuk bakımından çekilmesinin bir örneğini daha göstermiştir.

Çocuk bakım sorununu devlet çözemez mi?

Peki kamuya ait kreşler, çocuk bakımevleri, etüt merkezleri, iş yerlerinde emzirme odaları açılamaz mı? Bunlar yapılamayacak şeyler değildir. Eğer 2008 yılında kamu kurum ve kuruluşlarında 497 kreş varsa ve 2016’da bu sayı 56’ya düşmüşse bu, sermaye iktidarının bilinçli tercihinin ve özelleştirme politikalarının sonucu olmuştur. Bugün sağlıklı veriler elimizde olmasa da 56 da artık hayali bir rakamdır. Kamu kurumlarında kreşlerin bulunması özel sektörün de kreş açması için emsal teşkil edebilmekteydi.

Buradan çıkaracağımız sonuç bir zamanlar kamunun kreş açmak durumunda kaldığıdır. İşçi ve emekçilerin mücadelesinin yüksek olduğu, ücretlerin yanında sosyal hakların da kazanıldığı mücadele dönemlerinin ürünü olarak görmeliyiz bu durumu.

İktidarın sermayeye bitip tükenmeyen teşviklerinin bir kısmını bile emekçilerin bu taleplerinin gerçekleşmesine çevirebilmek mücadeleyi gerektiriyor. İş yerlerinde statü ve işçi-memur ayrımı yapılmaksızın birlikte bir mücadele. On binlerle çalışanın bulunduğu şehir hastanelerinde, devasa vergi dairelerinde, üniversitelerde, bakanlıklarda, onlarca okulların bulunduğu semtlerde...

Kreşlerin açılması önündeki engel, her şeyi özel sektöre havale eden ekonomi politikalardır. Devletin iş yerlerinde, mahallelerde, taşra ilçelerde çocukların bakılacakları ulaşılabilir, nitelikli kurumları açması kamu kurumlarında çalışan tüm emekçilerin ortaklaşması, dayanışması, örgütlenmesi ve mücadelesi ile olabilir. Aile on yılını ilan eden ve sürekli üç beş çocuk isteyen Erdoğan ve iktidarını bu konuda zorlayabilecek yegane yol budur.

Çocuk bakımının kadının üzerine yıkılmış olması, sorunun toplumsal mücadele yönünü zayıflatmakla birlikte; yoksulluğun giderek ağırlaşması, ücretlerin düşmesi, bakım ücretlerinin artması, sağlıklı, nitelikli, güvenilir bakım hizmeti bulmakta yaşanan güçlükler, doğum izinlerinin yetersizliği vb. etkenler mücadele dinamiklerini de geliştirmektedir.

Kamuda 4 milyona yakın memur/kamu emekçisi çalışmaktadır. Yaklaşık yüzde 40-42’ si kadındır. Memur statüsü dışında çalışanları da dahil ettiğimizde sayı daha da yükselecektir. İlkokula kadar geçen altı yedi yılını bile saysak iş ve çocuk bakımı arasına sıkışılmış bu kadar yılı, ebeveynlerin kendi kısıtlı olanakları/olanaksızlıkları ile geçirmemesi için aşağıdaki talepler için mücadelenin yükseltilmesinden başka yol görünmüyor:

  •     Doğum öncesi sekiz, doğum sonrası 24 haftalık analık izni
  •     Doğum sonrası altışar ay devredilemez ebeveyn izni
  •     İstihdam biçimine bakılmaksızın tüm çalışanların yararlanacağı ücretsiz, nitelikli kreşler ve çocuk bakım evleri
  •     24 saat hizmet veren kurumlarda 24 saat kreş ve bakımevi hizmeti
  •     Mahallerde kreş ve bakım evleri
  •     Etüt merkezleri 
  •     İnsanca yaşanacak ücret

Görsel: Canva Pro yapay zeka

İlgili haberler
Kadınlar yarı zamanlı çalışma ‘müjde’sini nasıl ka...

Kamuda esnek çalışmanın önünü açan düzenlemeye karşı kamu emekçisi kadınlar her bir ağızdan soruyor:...

Aile Bakanlığı işçisi ‘Ne yaşıyor ne yaşamıyor’

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işçileri, TİS belirsizliği, görev tanımı dışında iş yükü ve düşük...

Memura yarı zamanlı çalışma ‘müjde’ değil: Yarı za...

Yarı zamanlı çalışma "müjde" olarak sunulsa da, kadınlara kreşsiz, desteksiz bir ortamda dayatılan b...