İsviçre’de yaşayan 17 yaşındaki Z.Ç., 2 Temmuz 2020’de akrabalarını ziyaret etmek için geldiği Mardin Kızıltepe’de, amcası Osman Çur’un istismarına maruz kaldı. Yaşadıklarına dayanamayıp intihara kalkışan Z.Ç. olayı ablasına anlatması üzerine, ablası ile annesinin desteğiyle şikayetçi oldu. İstismarcı önce tutuklanmazken, DNA raporu çıktıktan, tecavüz failinin suçu işlemiş olabileceği sabit görüldükten sonra Osman Çur tutuklandı. Osman Çur’un yargılandığı dava 13 Ocak’ta görüldü. Daha ilk duruşmada mahkeme, istismarı DNA raporuyla kanıtlanan Osman Çur’un tutuksuz yargılanmasına kararı verdi, davayı 5 Mayıs’a erteledi. Osman Çur’un tahliye edildikten sonra akrabaları tarafından davul zurna ile karşılanması ise sosyal medyada büyük tepkilere yol açtı. Z.Ç.’nin ablası Pervin Şişman ve dava avukatı Dilan Koç mahkemenin bu hukuksuz kararını Ekmek ve Gül’e değerlendirdi.

‘HAYATIMIZ TEHLİKEDE!’

Z. Ç.’nin Adana’da yaşayan ablası Pervin Şişman, tahliye kararı sonrası yıkıldıklarını böyle bir kararı asla kabul etmediklerini söyledi. Z. Ç.’nin tahliye kararı sonrası intihar girişiminde bulunduğu ve yine tehlikenin geçmiş olmadığını ifade eden Şişman, “Annem bir an olsun onu yalnız bırakmıyor. Annem, babam ayrı. Babam da inanmıyor istismara. Annem babama karşı uzaklaştırma kararı çıkarttı. Bu adalet nereye gidiyor böyle anlamıyorum. Bu şahıs dışarıda olduğu sürece benim de hayatım tehlikede. Bana da bir şey yapabilirler, evimi adresimi biliyorlar. Adliye çıkışında ablası tarafından tehdit dildim. Ancak şahit olmadığı için ispat edemiyorum bunu da. Bana yakınlarım ‘Savcılığa git, şikayet et’ diyor. DNA raporuyla ispatlanmış bir istismarda serbest kalıyorsa yapan kişi, benim için ne yapacaklar ki?” dedi.

AMCASININ İSTİSMARINA MARUZ KALAN ÇOCUK: TEHDİT EDİLİYORUM
Akrabaları kendisine inanmadığını ve tehdit ettiğini söyleyen Z.Ç. "Başka kızların benim yaşadığımı yaşamasını istemiyorum. Adaletin sağlanmasını, böylesi insanların yaptıklarının bedelini ödemesini istiyorum. Benzer şeyleri yaşayan genç kızlara sesleniyorum, bu sizin suçunuz değil. Mücadele etmekten vazgeçmeyin. Bu mücadeleyi başka kızların benim yaşadıklarımı yaşamamaları için yürütüyorum" demişti. 

Adaletin yerini bulmasını isteyen abla Şişman son olarak şu çağrıyı yaptı: “Yeter artık bunca tecavüzcüler dışarıda. Devletin kendi raporu varken tecavüzle yargılanan bir insan nasıl dışarı çıkabiliyor? Hakimlerin işlerine sonsuz saygım var ama böyle bir karar gerçekten bizi çok yıprattı. Psikolojimiz altüst olmuş durumda. Ben de ilaç alıyorum ne gecem ne gündüzüm var, travma olmuş. Yeter artık, adaletin yerini bulmasını istiyorum. Bu ülkeye gerçekten yazık."

AVUKAT DİLAN KOÇ: SANIĞIN TUTUKLANMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ

Sanık DNA raporu sonrası tutuklandığını, sadece Z.Ç.’nin beyanı varken tutuklanmadığını, o beyana itibar edilmediğini söyleyen davanın avukatı Dilan Koç çocuğun beyanına itibar edilmemesinin de kötü bir durum olduğuna işaret etti. Savcının “Elimde bir delil yok, aradan 20 gün geçtikten sonra geldi, o yüzden ben bu olayı şüpheli yaklaşırım” dediğini hatırlatan Koç, “Sanık bu şekilde serbest bırakıldı. 2 ay sonra gelen DNA raporunda olayın gerçekleşmiş olabileceğine dair emareler vardı. Bunun üzerine direkt itiraz ettik ve sanık hemen tutuklandı. Ama 4 ay cezaevinde kaldıktan sonra 13 Ocak’ta görülen ilk duruşmada tahliyesine karar verildi. Buna da itirazda bulunduk bir üst mahkemeye. Ancak itirazımız dün itibarıyla reddedildi. Ancak biz ayda bir itiraz sanığın tutuklanması yönünde dilekçe vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Bu süreçte pek çok kişinin kendilerine ulaşarak destek dayanışma mesajlarını dile getirdiğini söyleyen Koç, “Bu destekler çok önemli. Biz de davaya ilişkin çabamızı devam ettireceğiz, gerçeklerin açığa çıkması sanığın tutuklanması için elimizden geleni yapacak ve adaleti sağlayacağız” dedi.

'KAÇMA ŞÜPHESİ YOK' KARARININ HUKUKİ DAYANAĞI YOK 

“Delillerin toplanmış olması, delillerin karartılma riskinin olmaması ve sanığın kaçma tehlikesi bulunmaması” gerekçesiyle verilen tahliye kararının kesinlikle hukuka aykırı olduğuna dikkat çeken Koç karara dair şu değerlendirmeyi yaptı: “İlk duruşma ve deliller dahi tam olarak toplanmadan, mağdurun ifadesi mahkeme aşamasında alınmadan nasıl tüm deliller toplanmıştır diyebiliyor mahkeme. Bu kişi şimdi serbest, mağdurun ifadesini değiştirmeye yönelik hareketlerde bulunabilir. Sadece bu duruma dayanarak başka davalarda kişiler uzun süre tutuklu kalabiliyor, ancak bu dosya üzerinde bu gerekli görülmedi ve kişi tahliye edildi. Bir hüküm verilinceye, dosya olgunlaşıncaya kadar sanık tutuklu kalabilirdi. Deliller toplandı kaçma şüphesi yok sözleri de hukuki değil, bunun hukuki bir dayanağı yok. Her tahliye kararında kullanılan basmakalıp cümleler bunlar. Bütün olaylara uyarlanabilecek bir şey. Mahkemenin ‘neden kaçma şüphesi yok, neden delillerin karartılması şüphesi yok’ üzerine gerekçeli bir karar da sunması gerekiyor.”

BU KARARLARLA FAİLLER, ‘YAPARIM, 4 AY SONRA ÇIKARIM’ DER

Kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı, cinsel saldırı davalarında mahkemelerin verdiği tutuksuz yargılama kararlarını da eleştiren Koç son olarak şunları söyledi. “Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı suçlarında bu kadar kolay tahliye kararları verilmesi bir hukukçu olarak da bir kadın olarak da beni çok derin bir şekilde yaralıyor ve endişelerimi artırıyor. Bir istismar faili bu kadar rahat bir şekilde davulla zurna ile karşılanabiliyorsa, bu başkalarını çok rahat bir biçimde güçlendirebilir. ‘Ben yaparım, 4 ay sonra da elini kolumu sallayarak çıkarım’ düşüncesi oluşur. Özellikle şiddet, tecavüz, istismar suçları bu kadar artmışken tahliye kararlarının bu kadar kolay verilmesi beni çok rahatsız ediyor.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül