Çürüyen sağlık ve adalet sisteminin getirdiği: Sağlıkçı kadınlara şiddet
Sağlık emekçisi kadınlar, iktidarın, sağlıkta dönüşüm politikalarının bir sonucu olarak yaşanan sağlıkta şiddeti de kadına yönelik şiddeti de çözmek gibi bir derdi olmadığını söylüyor.

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde görev yapan 6 haftalık hamile hemşire Gülhan D.’nin kan alma işlemi sırasında bir hasta ve yakınları tarafından şiddete maruz kalmasının hemen ardından, İstanbul Kartal 10 No’lu Aile Sağlığı Merkezinde görev yapan Hemşire Ömür Erez, 20 suç kaydı olan Rahmi Uygun tarafından çalıştığı sağlık kurumunda katledildi. Sağlıkta yaşanan şiddet ve aynı zamanda sağlık emekçisi kadınların çalışma ortamlarında katledilmesi, sağlık emekçilerinin çalışma alanlarının güvenirliği tartışmasını yeniden gündeme taşıdı.

İktidarın, sağlıkta dönüşüm politikalarının bir sonucu olarak yaşanan sağlıkta şiddeti de kadına yönelik şiddeti de çözmek gibi bir derdi olmadığını söyleyen sağlık emekçisi kadınlar şiddetin hiçbirinin birbirinden ayrı tutulamayacağına dikkat çekiyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Anadolu Şube Eş Başkanı Nurdan Gürer, sağlık politikaları ve mesleğin itibarsızlaştırılması sonucu şiddetin ilk hedefi olduklarını söylüyor. SES İzmir Şubesi Hukuk Sekreteri Hava Akcan ise tek çözümün her türlü şiddete karşı caydırıcı yasalar ve etkin mekanizmalar oluşturmaktan geçtiğine dikkat çekiyor.

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM HASTA İLE SAĞLIKÇIYI KARŞI KARŞIYA GETİRİYOR
SES Anadolu Şubesi Eş Başkanı Nurdan Gürer, sağlıkta dönüşüm politikalarının, özelleştirmenin ve performans sisteminin sağlık emekçilerini hastalarla karşı karşıya bıraktığına işaret etti. Bugün bu politikaları üretenlerin şiddet var olduğunda da sessiz kaldığını dile getiren Gürer, “SES, TTB gibi sağlık örgütlerinin sağlıkta şiddete karşı hazırlamış olduğu bir yasa tasarısı var. Ancak bu yasalar değil, daha güdük, mücadeleden uzak yasalar Meclisten geçiriliyor. Bizim taleplerimiz geçmiyor ne yazık ki” dedi.
Sağlık hizmetine erişimde sorunlar yaşandığını, her hasta için sadece 5 dakika muayene zamanı verildiğini söyleyen Gürer şöyle devam etti: “Sistem dolmuş durumda. İstanbul’da dışarıya çıkılmasın denilen dönemde bile hastalar hizmet almaya geldi, çünkü zaten zor şartlarda o randevuya ulaşmış oluyorlar. Bütün bunlar da sağlık hizmetindeki aksaklıkların çok daha katmerleneceğini gösteriyor. Ayrıca ekonomik krizden kaynaklı malzemelerde eksiklikler var, ameliyatlar durma noktasına geldi. Özel firmalar kapanıyor, ülkeyi terk ediyorlar. Bu da sağlık emekçilerini direkt hastalarla karşı karşıya getiriyor. Güvenliksiz, elinde silahla bıçakla sağlık merkezlerine girebiliyor insanlar. Tüm bunlar sağlıkta şiddeti çok daha artıran bir durum da yaratıyor.”


SES Anadolu Şubesi Eş Başkanı Nurdan Gürer| Fotoğraf: Kişisel arşivi

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ARTIRAN POLİTİKALAR SAĞLIKTA ŞİDDETİ DE ARTIRIYOR
Şiddetin pek çok faktörü olduğuna da dikkat çeken Gürer, kadına yönelik şiddetle sağlıkta şiddetin bir zincir olduğunu belirtti. “Bunları doğuran koşulları da söylemek gerekiyor” diyen Gürer, “Kadınların güvencesiz, istismara açık olması sağlık emekçisi kadınları da etkiliyor. Şiddet buraya yöneliyor. Tüm bunlarla birlikte ülkede bireysel silahlanmanın serbest olması, önünün açılması, iyi hal indirimleri, cezasızlıklar, hizmet vermeye devam ettirilme sağlıkta da var. İktidar, bunları çözmek için adım atmadığı sürece, şiddet sonrası sağlık emekçilerine hizmet verme devam ettirildiği sürece bu şiddet de son bulmayacak” diye konuştu.

SAĞLIKTA ŞİDDET GÖRÜNMEZLEŞTİRİLİYOR
SES İzmir Şubesi Hukuk Sekreteri Hava Akcan ise sağlık emekçilerinin verdikleri hizmetin iktidar tarafından değersizleştirilmesi sonrası şiddetin çok daha arttığına dikkat çekti. Artık sağlık emekçilerinin birbirlerini korumak için barikat oluşturur duruma geldiğini hatırlatan Akcan, “Sağlık çalışanlarının sözel ya da fiziksel fark etmeksizin uğradığı şiddet sonrası beyaz kod başlatması bile kendi içinde elenir hale geldi. “Ölüme tehdit, fiziksel şiddet yoksa; bu, beyaz kod olmasın” deniliyor. Bir iş yerinde 10 tane beyaz kod verildiyse cana kasıt yok denilerek bu ikiye düşürülüyor. Böylesi bir durum da şiddeti görünür olmaktan çıkarıyor. Bizlerin ölmesi mi gerekiyor ki ölüyoruz da” dedi.
Sağlık emekçilerinin CİMER gibi uygulamalara şikayet edildiğini ifade eden Akcan, “Biz yıllardır ‘sağlıkta şiddet yasası etkin hale getirilsin, önleyici tedbirler alınsın’ derken soruşturmalara maruz kalıyoruz. Bir doktorun boynu şiddet faili tarafından kesiliyor, 24 yıl ceza veriliyor, buna itiraz sonrası ceza 20 yıla düşürülüyor. Ya da dosyalar uzlaşmaya sevk ediliyor. Bunlar çözüm değil, bizler şiddete karşı caydırıcı yasalar istiyoruz” diye konuştu.


SES İzmir Şubesi Hukuk Sekreteri Hava Akcan| Fotoğraf: Ramis Sağlam

ÖZELLİKLE KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARI YURT DIŞINA GÖÇ EDİYOR
Sağlık kuruluşlarında güvenlikler olduğu ama görev tanımları gereği belli bir yere kadar müdahale edebildiklerini dile getiren Akcan sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastalarla birebir muhatap olan sağlık çalışanları oluyor. Özellikle kadın sağlık çalışanları olarak gece nöbetlerinde tedirgin oluyoruz. Olmamak elde değil zaten. Bir hastanın ölüm haberini verdiğinde ya da bir hastada komplikasyon geliştiğinde sağlık çalışanı güvenlikle birlikte bu haberi veriyor. Çünkü ne ile karşılaşacağını bilmiyor. Sağlıkta yaşanan tüm bu problemler sebebiyle doktorlar, laborantlar, hemşireler, ebeler yurt dışına göç ediyor. Çalışma alanlarını bırakıyor. Özellikle de sağlık çalışanı kadınlar açısından bu durum çok yaygınlaşmış durumda.”
 “İş yerinde kendimizi güvende hissedemeyeceksem nasıl bir hizmet sunacağım?” diye soran Akcan, “Türkiye genelinde ASM’sinden hastanesine hiçbir sağlık emekçisi kendini güvende hissetmiyor. Biz hem şiddete maruz kalıyor hem de şikayet ediliyoruz. Bunlar sağlık emekçilerini baskı altına almaktır, mobbingdir. Bir an önce sağlıkta şiddet başlığı altında koruyucu ve önleyici bir ceza yasası çıkarılmalı” diye konuştu.

SAAT BAŞI 3 SAĞLIK EMEKÇİSİ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
SES Ankara Şubesinin Kovid-19 salgınının ilk yılında yaşanan şiddet olaylarına ilişkin hazırladığı rapora göre 2020’de her saat üç sağlık emekçisinin şiddete maruz kaldı.
Sağlık Bakanlığının verilerine göre 2019 yılı sonuna kadar 46 bin 276 kişi tarafından beyaz kod kullanılırken, 2020 yılında ise bu sayı 72 bin 158’e çıktı. 2020’de beyaz kod bildirimi yüzde 56 arttı, günde 71 sağlık emekçisi şiddete maruz kalırken, saat başı 3 sağlık emekçisi şiddete maruz kaldı.

İlgili haberler
Sağlık emekçileri iktidara öfkeli: Daha kaç sağlık...

Sağlık meslek örgütleri ve sendikalar sayısız şiddet vakasına rağmen, etkili bir sağlıkta şiddet yas...

ASM hemşiresi Ömür Erez çalıştığı yerde öldürüldü

Rahmi Uygun adlı şahıs, daha önce de defalarca taciz ettiği belirtilen sağlık emekçisi Ömür Erez’i a...