Ölmemek için kendine sistematik şiddet uygulayan ve fuhşa zorlayan eşi Hasan Karabulut’u öldürmek zorunda kalan Çilem Doğan’a yerel mahkemenin verdiği 15 yıllık hapis cezası ile ilgili Yargıtay 1 Nolu Ceza Dairesi’nde görülen duruşma görüldü.
Türkiye’nin birçok ilinden kalabalık bir kadın avukat grubu destek vermek için Ankara’daydı. Kadınlar kendini savunmak zorunda kalan Çilem Doğan için meşru müdafaa uygulanarak beraat kararı verilmesini istedi. Beyanların ardından duruşma 4 Kasım 2021 tarihine ertelendi.
‘ÇİLEM KENDİ HAYATINI SAVUNDU’
Duruşma yetki belgesi krizi ile başladı. Mahkeme başkanı asıl vekili dışında yetki belgesi verilen avukatların duruşmaya katılamayacağı şeklinde usulde olamayan bir kural koymaya çalıştı. Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği cezanın gerekçeli kararında sistematik şiddeti kabul ederken bunu yalnızca tahrik sayarak olay günü şiddet olmadığı iddia edilerek 15 yıl hapis cezası verilmişti. Oy çokluğuyla alınan karara karşı Mahkeme Başkanı Ogün Madan, Çilem’in eyleminin meşru müdafaa sayılması ve ceza verilmemesi gerektiği yönünde muhalefet şerhi düşmüştü. Çilem Doğan’nın avukatları Yargıtay duruşmasında savunmalarını Çilem’in eyleminin sadece olay anı ile sınırlandırılmaması gerektiği üzerine kurdular. Evlendiği günden itibaren sistematik şiddet gören Çilem’in olay günü de bu korku ile kendini koruma amacıyla hareket ettiğini söyleyen avukatlar Çilem’in evlendiği günden itibaren yaşadıklarının onda yarattığı sendromla birlikte değerlendirilerek eyleminin meşru müdafaa olarak kabul edilmesi gerektiğini söylediler.
‘SADECE OLAY GÜNÜ DEĞERLENDİRİLMEMELİ’
Avukat Songül Yılmaz’ın savunma yapmasına müdahale eden mahkeme heyeti yalnızca bozma sebeplerinin söylenmesini istedi. Avukat Songül Yıldız, “Çilem’in cezalandırılmasını isteyen Savcıya ve cezalandırılması yönünde oy kullanan iki hakim üyeye sorularımız var. Savcı kadına yönelik şiddetten ayrıntılı olarak bahsetmiş ama ardından her olayın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek bu olayda Çilem’in eyleminin bir daha meşru müdafaa sayılamayacağını söylüyor” diye belirtti. Yıldız, gerekçeli kararda yer alan Hasan Karabulut’un, olay anında Çilem’in hayatına yönelik bir saldırısının olmadığı, olsaydı zaten Çilem’in silahla öldürülmüş olacağı yönündeki tespitini eleştirdi. Yine gerekçeli kararda yer alan Çilem’in şiddet gördüğü sırada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına başvurmaması ve daha önce emniyete yaptığı şikayetlerini baskı ve tehdit ile geri çekmesi konusunda da itirazlarını dile getirdi. Yıldız, devletin Çilem’in hayatını tehlikeye attığını söyledi.
Meşru müdafaa düzenlemesinin gerekçe metninden bahseden Av. Cemre Topal da “Olayda da meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Çilem’in durumu sadece olay günü üzerinden değerlendirilemez sistematik olarak uygulanan şiddetin gözetilmesi gerekirdi” dedi. Av. Bahar Melek Dizdar ise “Tüm suçlar bir heyecan psikolojisi altında işlenir. Ancak olay anında hâlihazırda bir saldırının olup olmaması meşru müdafaa uygulanması noktasında tek koşul değildir. Daha önceki saldırılardan dolayı Çilem’in can korkusu yaşaması doğaldır” dedi.
‘FAİL ERKEK OLDUĞUNDA LEHE HÜKÜMLER ÇOK KOLAY UYGULANIYOR’
Av. Ayşe Zilan ise Yargıtay 1. Ceza Dairesinin meşru müdafaa hükümlerini uyguladığı bazı kararlardan örnekler vererek Çilem’in durumunun da bunlara benzediğini anlattı. Av. Büşra Özbiçer, “Kendi hayatını savunmak zorunda kalan bir kadının 15 yıl ceza almasına itiraz ediyoruz. Çilem hayatını savunmasaydı, bugün burada Hasan Çilem’i öldürmekten yargılanıyor olacaktı. İzmir’de görülen bir dosyada aldatıldığını sanarak karısını öldüren erkeğin, ‘Adil Işık’ isminin bir kadın giyim markası olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği gerekçesi ile aldatıldığını sanması haksız tahrik olarak kabul edilmiş. Failler erkek olduğunda lehe hükümler çok kolay uygulanabiliyor. Kadın olduğunda ise tereddüt ediliyor” dedi.
Av. Ümit Büyükdağ, olay anını canlandırarak anlatmak istedi. Çilem’in kocasının pek çok suçtan sabıkalı, polis dahi yaralamış bir kişi olduğunu dile getiren Büyükdağ, “Çilem o tarihlerde emniyet ile iş birliği halinde olup kocasının tutuklanmasını sağlamaya çalışmış ve onun bunu öğreneceğinden çok korkuyor. Olay günü Hasan Çilem’i fuhuş yapması için Antalya’ya götüreceğini söylüyor ve Çilem itiraz ettiğinde ise onu dövüyor” dedi. Mahkeme Başkanı “Canlandırma şeklinde savunma Yargıtay’da yapılmaz” diye müdahale etti.
‘ÇİLEM SADECE KORKU İLE KENDİNİ VE ÇOCUĞUNU KORUMAK İÇİN HAREKET ETMİŞ’
Ankara Barosundan Av. Candan Dumrul da yaptığı savunmada “Çilem ölseydi bile burada yargılanan o olacaktı. Sistem Çilem'i koruyamadığı için öldürülmüş olacaktı. Mahkeme de kocanın haksız tahrik altında kalıp kalmadığını araştıracaktı. Maktul Çilem’i öldürmek isterken Çilem silahı ele geçirdi ve nasıl olduğunu bile hatırlayamadığı bir şekilde Hasan'ı öldürdü ve ancak bu şekilde hayatta kalabildi. Korku en güçlü duygudur. Bütün duygulardan önce o hissedilir. Öfke bile ondan sonra gelir. Çilem sadece korku ile kendini ve çocuğunu korumak için hareket etmiş” dedi.
‘BU DAVADA VERİLECEK KARAR ERKEK ŞİDDETİNİN PERVASIZLIĞI KARŞISINDA YARGIDAN BİR SES OLACAKTIR’
Av. Meriç Eyüpoğlu ise şöyle devam etti: “Niçin burada olduğumuzu anlatmak isterim. Siz bizim bir kısmımızı gördünüz. Dışarda daha büyük bir kalabalık bizi bekliyor. Çoğu Çilem’i hiç tanımıyor. Buradayız çünkü bir kadın olarak her an Çilem’in yerinde olabileceğimizi biliyoruz. Bu ülkede sürekli kadınlar olarak arkamızı kollayarak yürümek zorunda kalmanın zorluğunu biliyoruz. Bizi anlamanızı istiyoruz. Bu toplumda kadın olmanın getirdiği zorlukları anlamanızı istiyoruz. Kadın cinayetlerinin arka planında kocadan izinsiz terlik almaktan, Adil Işık’a bir sürü trajikomik gerekçeler var. Haksız tahrik indirimi bunlara uygulanıyor. Nevin Yıldırım, Yasemin Çakal, Çilem Doğan... Bu gibi davalara biz bakıyoruz. Hepsinde erkek şiddetini görüyoruz. Ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınlar bunlar. Bu davada verilecek karar erkek şiddetinin pervasızlığı karşısında yargıdan bir ses olacaktır. Pek çok kadının bu davanın sonucunu heyecanla beklediğini bilerek karar vermenizi istiyoruz” dedi.
‘KADIN DAYANIŞMASI GÜÇLENDİRİR’
Dava sonrası Yargıtay önünde açıklama yapan avukatlardan ilk sözü alan Av. Cemre Topal, Çilem Doğan’ın devletin aldığı koruma kararlarına rağmen kendi hayatını savunmak zorunda kaldığını belirterek “Koruma kararlarına başvurmasına rağmen kendini korumayan bir devlet ve aile mevcut. Kendi kendini korumak zorunda kalmış ve yerel mahkeme tarafından ceza verilmiştir. Cezalandırılması gereken müvekkil değildir” dedi. Mahkemenin kararını 4 Kasım’da vereceğini ifade eden Topal, “Bizim beklentimiz müvekkilimizin meşru müdafaa hükümleri gereği beraat etmesidir” dedi.
Av. Songül Yıldız da “Devlet mekanizmaları kadınları erkeklerin şiddetinden koruyamıyor. Engellenmeyen erkekler nedeniyle kendilerini koruyacak yollar bulamayan kadınların şiddete uğradıklarında öldürmek zorunda kaldıkları bir sistemle karşı karşıyayız. Dolayısıyla Hayatını savunmuş bir kadının meşru müdafaa hükümlerinden faydalanması gerekir. Kadın dayanışması güçlendirir” dedi.
NE OLMUŞTU?
Adana’da yaşayan Çilem Doğan, 8 Temmuz 2015’te kendisine sistematik şiddet uygulayan ve fuhşa zorlayan evli olduğu Hasan Karabulut’u öldürmüştü. Çilem hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanırken, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandığı Adana 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasında ‘tahrik ve iyi hal indirimi’ ile 15 yıl hapis cezası almıştı. Ardından avukatlarının adli kontrol tedbirleriyle tahliye edilmesi yönünde talepte bulunması üzerine mahkeme, 20 Haziran 2016’da 50 bin TL kefaletle Çilem’in tahliyesine karar vermişti.
Kararın ardından dosya Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesinde Çilem’in aldığı 15 yıl hapis cezasının değerlendirileceği ilk duruşma görüldü.
Fotoğraf. Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Çilem Doğan’ın avukatları: Meşru müdafaa uygulanma...
Çilem Doğan’ın avukatları, Çilem’in hayatını savunduğunu belirterek meşru müdafaa hükümleri uygulana...
Adanalı Kadınlar Yargıtay’da görülecek Çilem Doğan...
Adana Kadın Platformu İnönü Parkı’nda yaptığı basın açıklaması ile Çilem Doğan’ın yarın Ankara’da Ya...
Çilem'den Yasemin'e: Özgürlük bulaşıcı derler!
O da evliliği boyunca şiddete uğramış, ölmemek için öldürmek zorunda kalmıştı. Yasemin'in tahliye ka...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.