Birbiri ardına yapılan açıklamalara baktığımızda ‘Devlet’ diyebiliriz. Çok genel bir yanıt oldu, biliyorum.
Devlet dediğimiz zaman bir tüzel kişilik söz konusu. Gerçek bir kişi değil ki? Kimi tutuklayacaksın, kimden hesap soracaksın?
Ama biliyoruz ki devleti temsil edenler, devlet adına konuşanlar, devletin ne yapıp ne yapmayacağını belirleyenler yok mu? Var… O zaman karşımıza en yüksekten başlayarak Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Diyanet işleri Başkanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sorumlu olanlar çıkar...
Bu cinayette hepsinin payı var.
Ne öğrendik?
Bir KHK ile iş başlamış. 2017’de yapılan bir değişiklikle aşırı dolu olan kapalı cezaevlerini boşaltmanın yoluna bakılmış. Kapalı cezaevlerinde cezalarının bir kısmını yatanlar, otomatik olarak açık cezaevlerine geçmeye başlamış. Ceza infaz sistemi kötü işlediği için, denetimli serbestlik koşulları çok gevşek olduğu için açık cezaevlerinden firar çok oluyormuş. Diyorlar ki “Mahkûmların topluma uyum sağlamaları için özel düşünülmüş bir kurum olmadığı için açık cezaevleri uygulamasını ve denetimli serbestliği getirdik...”
Peki, ne biliyoruz?
Mahkumları topluma uyum sağlar hale getiremeyenler, toplumu suçlu hale getirmek için her şeyi yapıyor: Diyanet İşleri Başkanlığı şiddeti uygulayana değil, şiddete uğrayanı suçlamak için batıl inançlara başvuruyor, aile uyuşmazlıklarında kadın bastırılıyor, erkek şahlandırılıyor, sokakta, işyerlerinde yaşanan şiddete daha sıra gelmiyor. Milli Eğitim müfredatında toplumsal cinsiyet, kadına şiddetin kökenleri ve eşitlik yerine ataerkil, gerici değerler “değer” olarak sunuluyor…
Hepsini topla…
Sonuç: Bir erkek “sırf öldürmek duygusuyla” bir kadını, Ceren’i öldürdü.
Katil bir yandan geçmişiyle, zorlu çocukluğuyla adeta “bireysel bir travma mağduru” olarak sunuldu. Diğer yandan ise “patolojikleştirilerek, canavarlaştırılarak, yaratıklaştırılarak” işlediği cinayet münferitleştirildi.
Kim sorumlu peki?
Asıl sorumlu anayasa ile görevi gereği şiddete karşı her türlü önlemi alması gereken devlettir.
Özgecan’a güvenli yolculuk hakkını sağlayamayan, 23 kez başvuru yaptığı halde Ayşe Tuba Arslan’ın göz göre göre öldürülmesine sebep olan, 30 yıla mahkum edilen istismarcı babanın cezasını “usül” yönünden bozup serbest bırakan… Devlettir.
Bizzat İçişleri Bakanı Soylu bu yıl kadın cinayetlerinin arttığını ve 2019 yılı için 299 kadının cinayete kurban gittiğini açıklıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yalnız Ağustos ayı için 49 cinayet sayısı veriyor. Devlet temsilcileri ve başını çektiği kuruluşlarda çalışanlarının yapıp ettiklerinden doğrudan sorumludur.
Şiddet sarmalı o hale geldi ki, toplumdaki insan tasavvuru çürüdü. Bunu ortadan kaldırmak için gerçek anlamda sermayeye değil, insana dönmek, insanca yaşam koşulları gerçekleştirmek gerekir.
Hepimiz sorumluyuz artık. İnsan olmak susmamayı gerektirir. Yeri göğü inletmeliyiz.
İlgili haberler
Emine Bulut’a mektup
Kadınlar fark yarattı, bilinçlendi, özgür olmak, kararlarını kendileri vermek istiyor artık. Toplumu...
Ceren Özdemir’in bu bakışını #HepimizBiliyoruz!
Ceren Özdemir’in bakışının yer aldığı videonun ardından kadınlar #HepimizBiliyoruz etiketiyle takip...
GÜNÜN BİLGİSİ: Ceren’in katili nasıl elini kolunu...
Katil 14 yıl önce (tıpkı Ceren’i öldürdüğü gibi) hiç tanımadığı bir genci öldürmeye kalkmasına rağme...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.