Boşanmak istediği için öldürülen kadınların adaleti ne olacak?
Eşlerinden boşanmak isteyen kadınların haberleriyle uyandık bu sabah da. Öldürme eylemi tasarlanmış, her şey ince ayrıntılarıyla düşünülmüş. Haberi okuyup bizim gördüğümüzü yargı da görecek mi?

‘Karısı ve baldızını öldürüp intihara kalkıştı’, ‘Fabrikaya kurye gibi gelip, eşine kurşun yağdırdı’. Bu sabah güne bu iki haberle uyandık. İki kadın cinayeti haberi. İkisi de ayrılma aşamasındaki kadınlar ve eşleri. Birincisinde Zerrin Demir Güvener’in 6 aydır ayrı yaşadığı eşi tarafından öldürülmesi... Olay İstanbul Kağıthane’de yaşanıyor. Konuşma bahanesiyle eve gelen Kamil Emre Güvener hem eşini hem de baldızını vuruyor. Sonra da tetiği kendi başına çekiyor. ‘Ya benimsin ya kara toprağın’ misali. İki kadın ölüyor, katilin durumu ağır. Eğer yaşarsa katil, zihnimizde canlanıyor hemen duruşma salonu; “Gözüm döndü, cinnet getirdim, bana küfür etti, kıskandım, çok seviyordum, aldatıyordu, namustu...” Sonra iyi hal ve tahrikten kap indirimi.

İkinci olay ise Konya’da yaşandı. Zafer Tatlısert isimli erkek motosikletle geldiği fabrika önünde güvenliğe kendini kurye olarak tanıtmış ve eşinin adına bir kargo olduğunu söyleyerek fabrikada muhasebeci olan eşinin yanına çıkıyor. Kimlik sorulmamıştı büyük ihtimalle, üzerinde bir kargo firmasının amblemli kıyafeti, çantası var mıydı bilmiyoruz. Ama güvenlik görevlisi öylece içeri girmesine izin veriyor haberden anladığımız. “Muhasebeci olarak çalışan eşinin odasına giden Tatlısert, yanında getirdiği tabancayla eşine kurşun yağdırarak çıkıp aynı motosikletle kaçtı.” Saliha Gizem Tatlısert’e 4 kurşun isabet etmişti, ölmemişti, ancak hayati tehlikesi devam ediyor.

Bu iki olayda da şunu görmek zor değil sanırım. Bütün süreç planlı, tasarlanmış. Yanına silah alarak belli bahanelerle eşlerinin yanına giden erkekler. Biri büyük bir güvenle yalan söyleyip kendini kurye olarak tanıtmış. Amacına ulaştıktan sonra da elini kolunu sallayarak kaçmış. Her şey tek tek düşünülmüş, bir film kurgusu gibi. Yukarıda da söylediğim gibi, mahkemede ne söyleyeceklerini tahmin etmek hiç zor değil. Bütün bu aleniyetin karşısında yargının tutumu ne olacak onu da tahmin etmek zor değil, ancak bazen emsal kararlarla bizi de şaşırtmıyor değil yargı.

YARGI ERKEKLERE SORACAK MI?
Erkek egemen yargı kurallarının işlediği, erkeklerin iyi hal ve tahrik indirimleri aldığı, ancak hayatlarını korumak, ölmemek için öldüren kadınların birçoğunun indirimden yararlanmadığı kararlar ortada. Erkekler de işte bu kararlara, uygulanmayan yasalara yaslıyor sırtını. Bugün bunun en büyük örneği Nevin Yıldırım davası. Hiçbir zaman kurtulamayacağını düşündüğü sistematik bir tecavüz, tecavüz sonucu hamile kalması, tecavüz eden erkeği öldürüp kafasını köy meydanına atması... Bütün köyün bildiği sistemli bir şiddet, tecavüz örneği. Tecavüzden de ölümden de Nevin Yıldırım’ın yaşadıklarından da sorumlu koca bir köy, bir toplum, bir sistem. Ama sadece Nevin yargılanıyor. Nevin’in mahkeme salonunda sorgulanan anneliği, kadınlığı. Tecavüz sonucu hamile kaldığı çocuğu istemediği için ‘Sen nasıl bir kadınsın’ diyebilen mahkeme heyeti. Peki bu yargı eşlerini boşanmak istediği için öldüren bu erkeklere soracak mı aynı soruyu? “Nasıl öldürdün eşini, nasıl bir insansın” diyebilecek mi! Dava süreçlerinde göreceğiz bunu da. Şunu da üzerine basa basa söylemekte fayda var sanırım; panik butonları, elektronik kelepçeler ve çeşitlenebilir şiddet önleme yöntemleri... Biz kadınlar için aslolan adli ve idari süreçte yasaların kadınların durumları gözetilerek, en acil biçimde uygulanması. Öldüren sevgi istemiyoruz.

İlgili haberler
Bir kadın cinayetinin ardı

Hatice, koruma kararı dilekçesi çantasındayken kocasının bıçakla üzerine yürümesiyle camdan atılmış...

Baba vahşeti değil, cezasızlıkla beslenen şiddet!

Bir baba 2 oğlunu öldürüp 1 oğlunu yaraladı. Eşine defalarca şiddet uyguladığı, kadının defalarca şi...

Nevin Yıldırım neden sustu?

“Tanıklar konuştukça buruk bir tebessümle, çaresizce gülümsemeyle cevap verdi iddialara Nevin.” Yarg...