Boğaziçi’de yaşananları takip ediyorum, hatta sık kullanmadığım sosyal medyayı daha çok kullanır, bakar oldum. Çünkü özellikle son günlerde yaşananlar, gençlerin durumu, açıklamalar dur durak bilmiyor. Rektör atamasını da diğer tüm kayyum atamalarını da doğru bulmuyorum. Hiçbir demokratik yanı yok. E bizlerin tutunduğu son şey bu demokratik haklarımızken nasıl doğru bulalım, sessiz kalalım? Kafasına göre atayacaksa niye seçiyoruz? Seçtiğimiz milletvekilleri içeri alınacaksa ne anlamı var? Seçim olmasın o zaman.

Tam olarak partili bir cumhurbaşkanı, “ben ne dersem o olsun”cu. İsterse üniversiteleri de kapatsın cezaevine çevirsin her yeri. Bu gidişle hepimizi “teröristsiniz” diye içeri atacak çünkü. Ama biz boyun eğmeyeceğiz. Diğer taraftan ana muhalefet partisi zaten yok. Hiçbir şeye sesini çıkarmıyor. Sadece ‘İstifa et Bulu’ diyor. Bu adam zaten bir şeyin temsilcisi, istifa etmez senin demenle. Biz de sesimizi çıkarmazsak yarın bekleyin dedikleri seçime gidemezsek ne olacak? Nasıl sakin kalıp, bekleyelim? Bir çocuğun üzerine 20 polis salıyorlar, saçma bahanelerle gözaltına alıyorlar. Üzerine bir de çete liderinden mesaj geliyor. Birlikte hareket ettiklerini biliyoruz da işte tüm bunlara nasıl sakin kalalım söylesinler. Gençlerin taleplerini madde madde tam olarak bilmiyorum açıkçası ama demokratik bir hak arayışı olduğunu biliyorum. Bir işçi olarak hepsini selamlıyorum. Sonuçta bugün gözaltına aldığı, tutukladığı yarın benim hakkımı savunacak, bugün hepimizin bu haklı mücadelede birbirimizi savunduğu gibi. Durum böyleyken, bunlara ilave genci, işçisi, hepimiz geçim derdindeyken uzaya çıkacağız gibi söylemlerle bizle dalga geçmeyi bıraksınlar. Açız biz aç. Sesimizi ve taleplerimizi duyun. Hal böyleyken görmezden gelebileceğimiz bir yerde de değiliz artık. Gençler de devam etsinler, sonuna kadar yanınızdayız!

Fotoğraf: Mürsel Ç.