Yeni dönemin daha ilk günlerinden ekonomik sıkıntı içerisinde olan veliler yılı nasıl bitireceklerinin telaşına düşmüş durumda. Daha okul başlamadan okul kıyafetleri, kırtasiye gereçleri, katkı parası derken boşalan cepleri ile beslenme çantalarını neyle dolduracaklarını, okul harçlıklarını nasıl vereceklerini düşünür haldeler. “Okullarda her çocuğa bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek verilsin” çağrısını duyup “Bizim de sesimiz duyulsun” diyen veliler ile sohbet ediyoruz.
‘SEVİNCİMİZ KURSAĞIMIZDA KALDI’
“Çok sinirliyim” diyerek sohbete başlıyor Birsen. “Çocukları anaokuluna başlayan arkadaşlarım var. Okul başlamadan okullarda ücretsiz yemek verildiğini duymuştuk. Omuzlarımızdan biraz da olsa yükün azalacağını düşünmüştük. Büyük bir sevinçle götürdük çocuklarımızı okula. Sevincimiz kursağımızda kaldı. Beslenme listesini tutuşturdular elimize. Kuruyemişler, çeşit çeşit meyveler, çikolatalı ekmek, sucuklu salamlı tost… Abartmıyorum listeyi görünce ağlamaklı oldum. Çocuğumun okulda daha ilk yılı ve ben çocuğuma yeni ayakkabı, elbise bile alamadım. Neredeyse her gün nasıl koyayım beslenmesine çeşit çeşit meyveyi, kuruyemişi?” diye soruyor.
‘SAĞLIKLI YEMEK VERİLSİN İSTİYORUZ’
Geçen yıl çocuğu ana okuluna giden bir arkadaşının çocuğunun eve aç geldiğini aktaran Birsen devam ediyor: “Okulda sağlıklı yemekten daha çok kahvaltılık birkaç şey verildiğini, arada verilen yemeklerin de bayat olduğunu söylemişti. Biz çocuklarımıza sağlıklı, ücretsiz yemek verilmesini istiyoruz.” İki çocuğu olan Birsen, iki çocuğuna birden ayrı ayrı beslenme koyacak gücü olmadığını aktarıyor: “5. sınıfa giden çocuğum okuldan eve ‘Çok açım’ diyerek dönüyor. Çocuklarımı aç susuz okula göndermek istemiyorum artık. Kantinde tost 30 lira, su 5 lira.” Veliler olarak kendi aralarında konuşup kantin fiyatlarının düşürülmesi için imza toplamaya başladıklarını anlatıyor.
Birsen okul başlamadan masrafların 3 bin lirayı bulduğunu ise söyle anlatıyor: “2 bin 500 lira ek kitap parası, sınavlar için ve etkinlik için A4 kağıdı, kırtasiye masrafları derken masraf kaç bin liraları buldu. Kara kara düşünüyoruz. Valilikten yardım alıyordum. Depremi bahane ettiler artık vermiyorlar.”
‘DAHA HİÇ MEYVE KOYAMADIM’
Burcu’nun ise biri 2. sınıfa diğeri 5. sınıfa giden iki çocuğu var. “Okulun daha başındayız ama inanın bu yıl kadar hiçbir yıl bu kadar zorlanmadım” diye söze başlıyor ve devam ediyor: “Annemler, halaları alıyor çoğu ihtiyaçlarını. Servis ücreti en kısa mesafe bin 300 lira olmuş. Çocuklarıma istediği beslenmeleri koyamıyorum. Evde olanları onların sevebilecekleri hale getiriyorum. Sağlıklı beslenme çantası hazırlamak ucuz değil. Daha hiç meyve koymadım. Harçlık koymuyorum ceplerine.”
‘ÖĞRENCİLERİ AYIRMAK YERİNE EĞİTİMİ EŞİT VERSİNLER’
Eğitimde eşitsizliğin bir örneğini de çocuğunun okulunda yaşamışlar: “5. sınıfa giden çocuğum eve geldi. Özel sınıf açılmış. ‘Ben niye gidemiyorum özel sınıfa’ diyor. 8 bin lira istiyorlar. Yabancı dil eğitimi için iyi olurdu. Keşke öğrencileri ayırmak yerine bu eğitimi öğrencileri ayırmadan eşit olarak verselerdi. Eğitimde eşitsizlik devlet okullarında da başladı. Bu uygulama arkadaş ortamında ayrımcılığa yol açıyor. Çocuğum üzgün, ben ihtiyaçlarını karşılayamadığım için daha çok üzgünüm.”
Gülçin’in ise bir çocuğu var okula giden. Gülçin en çok zorlandığı şeyin beslenme çantası hazırlamak olduğunu ifade ediyor: “Anneannesinin evi okula yakın olduğu için öğle yemeğini orada yemeğe başladı. Bu yıl böyle bir çare bulduk. Okullarda ücretsiz sağlıklı yemek bizim de talebimiz. Bizim çocuklarımızında hakkı sağlıklı beslenmek. Orta halli olmasına rağmen durumumuz çocuğumun cebine okul harçlığı koyamıyorum.”
‘DEVLET OKULUNDAKİ ÇOCUĞU ÜCRETLİ OKUTMAK İSTEMİYORUZ’
Okul kayıt parası yerine katkı parası ödediklerini ifade eden Gülçin, “250 lira istediler bu yıl, A4 kağıdı aldırdılar. Devamı gelir muhtemelen. Her şeye zam üstüne zam gelirken bir de devlet okuluna gönderdiğimiz çocuğumuzu ücretli okutmak istemiyoruz. Özel sınıf uygulaması var. Her alanda olduğu gibi eğitimde de adaletsizlik çok” diye konuştu.
MEYVE SUYU YERİNE SU, EV POĞAÇASI YERİNE BAYAT POĞAÇA
Okul Öncesi öğretmeni Fatma ise daha önce özel okullarda öğretmenlik yapmış. İki yıldır devlet okulunda öğretmen. “Kolejde 3 çeşit ana yemek, yoğurt, meyve, tatlı bir çocuğun rahatlıkla doyabileceği şekilde sıcak sağlıklı yemek verilirken geçen dönem ücretsiz verilen devlet okulunda bir gün sadece çorba diğer gün ise fırında patates olarak tekrarlanan yemek veriliyordu. Ne meyvesi ne tatlısı. Ayrıca okulda personel olmadığı için çocukların yemek dağıtımını ve kaldırmasını da ben yapıyordum. Bu yıl ise beslenme listesini hazırlarken defalarca düşünüyorum. Oldukça bütçeye uygun olabilecek besinler yazmaya özen gösteriyorum. Bu şekildeyken bile beslenmeye farklı yiyecek koyan öğrencilerim oluyor” diye konuşan Fatma, “Meyve suyu yerine su koyan veliler oldu. Ev poğaçası istediğimde ise dışarıdan alındığı belli bayat poğaça getiren öğrencilerim oldu. Çoğu zaman koyulmayan meyveler” diye öğrencilerinin durumuna dair gözlemlerini anlatıyor.
YETERSİZLİKLER EĞİTİMİN NİTELİĞİNİ DÜŞÜRÜYOR
Sınıfta öğrenci sayısının yüksek olmasının sınıfın başarısını da düşürdüğünü söyleyen Fatma, “26 öğrencim var biri otizmli. Yeterince ilgilenemiyorum. 26 çocuk olmasına rağmen oyuncak sayısı yok denilecek kadar az ve çeşit yok. Etkinlik malzemelerini de velilerden alınıyor. Hatta cebimden vererek eksikleri tamamladığım oluyor. Velilere fazla yüklenmek istemiyorum. Kısıtlı malzeme ile kısıtlı etkinlikler yapıyoruz” diye konuştu.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Bir öğün ücretsiz yemek için ‘Ne yapabiliriz? soru...
Okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek her çocuğun hakkı kampanyasını büyütmek için Adana Yüreğ...
‘Çocuklarım meyve yemek için izin istiyor’
‘Mesela haftanın 2 veya 3 günü meyve günü, 3 çocuğun meyvesini düşün, yetmiyor. Evde meyve yemek içi...
‘Devlet üç çocuk yapın diyor ama 1 öğün yemek verm...
Ankara’da kadınlar birlikte kış hazırlığı yaparken mahkum bırakıldıkları yaşama sitem ediyor: ‘Hazır...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.