Barikatın hangi tarafındayız?
Kadınları yok sayan politikalarla kuşatılmış belediyecilik anlayışı istemiyoruz çünkü bu haklar ansızın atanan kayyım misali bir gecede bize lütfedilmiş haklar değil, kazanımlarımız.

Van Büyükşehir Belediyesi’ne üçüncü kez, belediyenin eş başkanı Abdullah Zeydan’a verilen ceza gerekçe gösterilerek kayyım atandı. Yalnızca Van’da değil, 2016 yılından bu yana bölge halkı seçimle iş başına getirdiklerini bir yerel seçim dönemi boyunca belediyecilik yaparken göremiyor. İktidar bu süreçte kayyımla yönetmeyi olağanlaştırmaya çalışsa da 31 Mart seçimlerinde Van’ın hiçbir ilçesinden galibiyetle çıkamamıştı. Bugünse seçimle kaybettiğini, bir kez daha zor yoluyla elde etmek istiyor.

Siyasi partilerden emekçi sendikalarına, dört bir yandaki belediyelerden kadın örgütlerine kadar her kesim kayyımla yönetmeye çalışmanın, halkın iradesini gasbetmek anlamına geldiği konusunda hemfikir. Çeşitli mecralarda yazılıp çizilenler, her alanda konuşulanlar demokratik haklarımızın nasıl elimizden alındığını anlatıyor. Bu hak gasbının içini açıp daha da detaylı tartıştığımızda yıllar içinde mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlarımızın kayyım politikasıyla hasır altı edildiğini görüyoruz. Kayyımın şerrinden ilk etkilenense kadınlar ve kazanımları oluyor. Önceki iki dönemi bir kenarda tutarsak kayyım, iktidarın yönetme şeklinin bir örneği olarak Van’da kadın kazanımlarını bakın nasıl yok ediyor.

Hakkında verilen ceza kayyıma gerekçe gösterildiği için Abdullah Zeydan adını son günlerde çok fazla telaffuz ettik. Ancak belediyenin eş başkanı Neslihan Şedal da kadın hakları odaklı belediyecilik hizmeti anlayışıyla 10 ay boyunca Van Büyükşehir Belediyesine başkanlık etmiş bir isim. Bu süreçte her kesimden kadınla bir araya gelmeye çalışan Şedal, belediyenin Kadın Politikaları Daire Başkanlığıyla kadını sosyal yaşamın içine dahil eden projeleri de uygulamaya koydu. Ayrıca belediyenin kurumlarla ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar kadınların yaşamını kolaylaştırmaya yönelikti.

YÜZEN KADIN KÜTÜPHANESİ

Geçtiğimiz haftalarda Büyükşehir Belediyesi Van Gölü için bir ilki gerçekleştirerek Jin Kadın Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirmişti. İlk olmasının sebebi bir kütüphanenin ilk kez Van Gölü’nün mavilikleriyle buluşacak olması. Aralık ayında da yine bölge açısından kıymetli bir proje olan Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Araştırma Merkezi açıldı. Açılışta konuşan ve koltuğunda şu an kayyımın oturduğu Bahçesaray Belediyesi Eş Başkanı Nebahat Benek “Biz bu tür kütüphaneleri bütün ilçelerimizde yaşatmayı istiyoruz” demişti. Bahçesaray’da kadına dair tüm çalışmalar yarıda kaldı. Bugünkü tedirginliğimizse bu iki kütüphanenin kayyım eliyle “gereksiz” ilan edilerek kapatılması...

KADIN SAĞLIĞINA YÖNELİK UYGULAMALAR

31 Mart sonrası gerek Van Büyükşehir Belediyesinde gerek ilçe belediyelerinde kadın sağlığını korumaya yönelik çalışmaların ön planda olduğunu gördük. Örneğin Tuşba Belediyesi Tüm Bel Sen ile anlaşma imzalayarak çalışanlarına ücretsiz HPV aşısı uygulayacağını, kadınlara regl, 25 Kasım ve 8 Mart izni vereceğini duyurmuştu. Büyükşehir belediyesi de yine 25 Kasım’da ve 8 Mart’ta kadın çalışanlarını izinli sayarken doğum yapan çalışanlara resmi analık izninin dışında sekiz hafta daha ücretli izin verileceğini açıklamıştı. HPV aşısı da isteyen çalışanlara ücretsiz uygulandı. Ayrıca bu hizmetin belediye çalışanlarıyla sınırlı kalmayıp yerel halka sağlanması da yine Van Büyükşehir Belediyesinin gündemindeydi.

Belediyenin özellikle yoksul mahallelerdeki kadınlarla yaptığı çalışmalar SES ortaklığıyla yürütüldü. Sendika üyesi sağlık emekçileri birçok ilçeye giderek kadınlara anadillerinde, kadın sağlığını korumaya yönelik seminerler verdi. Geçtiğimiz günlerde İpekyolu Belediyesine bağlı Erçek Mahallesi’nde meme kanseri vakaları fazla olduğu için meme ve rahim ağzı kanseri ve HPV aşısına yönelik bilgiler içeren seminer verildi. Fakat bugünden sonra kayyımla yönetilen belediyelerin, kadınların ayağına giden halkçı sağlık anlayışını da “lüzumsuz” göreceği aşikâr... Bunu yıllardır kayyımla yönetilmeyi öğrenenler ve Sağlık Bakanlığının pratikteki uygulamalarına şahit olanlar olarak öngörmek pek de zor değil.

LÜTUF DEĞİL, KAZANIM

Şimdi bir köşede durup yıllarca süren mücadeleler sonucu elde edilmiş kazanımlarımızın bir kez daha kayyım aracılığıyla elimizden alınmasına göz mü yumacağız, elbette hayır. Bu yüzden Abdullah Zeydan’a verilen ceza sonrası kadınlar, kayyım atanmasını beklemeden sokaklara döküldü. Bu yüzden geceli gündüzlü, soğuğa aldırmadan günlerce belediyenin önünde nöbet tuttu. Kayyım ataması sonrası gözaltına alınacağını bile bile kolluk kuvvetine direndi. Şehrin merkezinden en ücra mahallerine kadar yerle bir olmuş bugünlerde, polis barikatının karşısında mı yoksa ardında mı olduğumuz daha da önem kazanıyor. Çünkü o barikatın bir tarafında yeni doğan bebekler için hayati önem taşıyan zorunlu aşıların uygulanmasını bile inisiyatife bırakanların sopası varken diğer tarafında her dozuna binlerce lira istenen aşıların ücretsiz olması için çırpınanlar var. Barikatın bir tarafında 8 Mart, 25 Kasım gibi günlerde kadınların sokağa çıkmasına tahammül edemeyip kadınlara cop patlatanlar varken diğer tarafında mücadele ruhunu ve kadın dayanışmasını hatırlatmak için sokağa dökülenler var. Kadınları yok sayan politikalarla kuşatılmış belediyecilik anlayışı istemiyoruz çünkü bu haklar ansızın atanan kayyım misali bir gecede bize lütfedilmiş haklar değil, yeri geldiğinde hayatlarımıza mal olmuş birer kazanım.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Van’da LGBTİ bireyleri hedef alan kampanya

Mil Diyanet Sen Van Şubesinin LGBTİ derneklerinin kapatılması çağrısıyla yürüttüğü imza kampanyasını...

Kadınlar kayyım direnişinin merkezinde

‘Kadınlar kimse fark etmese de kayyım direnişinin merkezinde bulunuyordu çünkü gelecek kayyımın ilk...

Kayyım yönetimindeki Batman Belediyesi ve HÜDAPAR...

Yerine kayyım atanan Sönük, Batman Belediyesi Kadın Politikaları Müdürlüğü binasına dair gözlemleri...