Ayrımcılık ve mobbing ortadan kaldırılmalı
KHK ile ihraç edilen ve toplusözleşme görüşmelerine alınmayan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ile kadın kamu emekçilerinin taleplerini, kadın mücadelesi ve örgütlülüğünü konuştuk.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ve uygulamalarından hiç kuşkusuz en çok etkilenen kamu emekçileri oldu. Bütün bir yılı, neredeyse her ay çıkan yeni bir kanun hükmünde kararnamede, kendisinin ya da bir tanıdığının isminin yer alması korkusuyla geçirdiler. Bu arada kamu emekçilerinin 657 sayılı Yasa’da tanınan sınırlı iş güvencesinin kaldırılması yeniden gündeme getirildi. En temel haklarının gasbedilmesi tehdidi altında olan milyonlarca kamu emekçisini ilgilendiren 2018-19 dönemi TİS görüşmeleri, böyle bir ortamda başladı. Kamu emekçilerinin önümüzdeki iki yıl ne gibi sosyal haklar elde edeceği, ne kadar maaş alacağı bu görüşmelerle belirlenecek. Kamuda örgütlü sendikalar belirlenen taleplerle masaya otururken, emekçilerin beklentilerinin ne kadarının imzalanacak toplusözleşmeye yansıyacağını elbette yürütülecek mücadele belirleyecek.
KHK ile ihraç edilen KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, toplusözleşme görüşmelerine alınmadı. Gezen ile sözleşme sürecini, kadın kamu emekçilerinin taleplerini, kadın mücadelesi ve örgütlülüğünü konuştuk.

Kadın kamu emekçilerinin toplusözleşme sürecinden beklentileri neler? Nasıl bakıyorlar bu sürece, işyerlerinde nasıl tartışılıyor bu dönem?
Kadınların toplusözleşme sürecinden beklentileri elbette öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak, ayrımcılık ve mobbingi ortadan kaldıracak adımlar atılması. Bu adımlar hizmet içi eğitimden, eğitim müfredatında erkek egemen anlayış terk edilerek toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetecek biçimde yeniden düzenlenmesine; düşük ücretli, esnek ve taşeron çalışmanın ortadan kaldırılmasından 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesine; kız çocuklarının eğitimlerine devam edebilmeleri için teşvikler ve burslar sağlanmasından laik, bilimsel eğitime varana dek oldukça çeşitlilik arz ediyor.
Fakat TİS sürecini yürütecek heyetlerde dahi cinsiyet eşitliğinin olmadığı, eşit temsiliyetin sağlanmadığı, kadın taleplerinin ayrıca ele alınmasının engellendiği, laiklik ilkesine aykırı taleplerin TİS konusu edildiği bir görüşme sürecinden bu taleplerin karşılanmasına yönelik olumlu adımlar beklemek maalesef mümkün değil. TİS görüşmeleri bu anlamda kadın mücadelesinde sadece bir uğrak, taleplerini yüksek sesle dile getirdikleri bir moment.

Kadın kamu emekçilerinin kadın olmaktan kaynaklı hakları (doğum izni, süt izni, regl izni, kreş hakkı) konusunda kamu işyerlerinde durum nasıl? Bu konuda kadınlar ne talep ediyor?
Öncelikle doğum izni ve çocuğun bakımına ilişkin düzenlemeler sadece kadın üzerinden ele alınmamalı, bunlar ebeveyn hakları olarak düzenlenmeli. Bununla birlikte ücretsiz, nitelikli, laik ve bilimsel yöntemlerle, ana dilinde ve kamusal hizmet veren kreşler maalesef yok. Emekçilerin, bu hizmetin bedelini aldığı ücretle karşılaması neredeyse imkansız. Dolayısıyla en az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde kreş olması gerektiğini söylüyoruz. Özellikle sağlık ve sosyal hizmet iş kolu gibi çalışma saatleri uzun olan, nöbet sistemi bulunan, gece çalışması olan ve vardiyalı iş yerlerinde 24 saat açık kreşlerin varlığı son derece önemli.
Yine iş yerlerinde emzirme ve bakım odaları olması gerekiyor. Hamilelik döneminde çalışma koşullarının düzenlenmesi, angarya, nöbet, fazla çalışma yaptırılmaması, süt izninin yol süreleri de izin saatlerine eklenerek tam kullandırılması, süt izninden kaynaklı ekonomik, sosyal ve özlük haklarında kayıp yaşanmaması, doğum yardımı, çocuk yardımı, doğum izinlerini kullanan ve izinlerinden dönen kadınların çalışma koşullarının aleyhte ve rızası dışında değiştirilmemesi, doğum izinlerinin çocuğun gelişimi de göz önünde bulundurularak düzenlenmesi, boşanmış annelere yönelik ayrımcılığın son bulması, evli/bekar tüm çalışanlar için eşit haklar sağlanması halen en temel taleplerimiz arasında. Regl iznine dair ise konfederasyonumuz bünyesinde henüz sağlıklı bir tartışma süreci yürütebilmiş değiliz.

OHAL KHK’leri ile iş güvencesi fiili olarak ortadan kaldırıldı, binlerce kamu emekçisi sorgusuz sualsiz ihraç edildi. İhraçlar ve iş güvencesine yönelik fiili saldırılar kadın kamu emekçilerini nasıl etkiledi?
Esnek istihdamın, taşeron çalışmanın, kiralık işçiliğin hakim istihdam biçimi kılınmak istendiği bu ortamda, dinci-gerici zihniyetin kadına bakışı ile emeğin güvencesizleştirilmesi, sermaye için ucuz iş gücü ihtiyacını karşılayacak adımların atılması birlikte düşünüldüğünde işsizliğin, emek sömürüsünün öncelikle ve daha ağır biçimde kadınları bulacağı açıktır. Dolayısıyla herkes için iş güvencesinin sağlanması, taşeron çalışmaya son verilmesi, farklı istihdam biçimlerinin ortadan kaldırılması için öncelikli olarak KHK/OHAL rejimine derhal son verilmelidir.
İktidarın kadrolaşmasını sağlayacak mülakat uygulamasından vazgeçilmesi, liyakat temelinde istihdam ve atama-yükselme gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yine KHK’lerle işinden ve geleceklerinden edilenlerin tüm haklarıyla birlikte kendi kadro, unvan ve işlerine iadesi sağlanmalıdır. Adil yargılanma süreçleri sağlanmalı, hakkında adli soruşturma olmaksızın kimse açığa alınmamalıdır, işinden edilmemelidir.

KADINLAR İÇİN TEK YOL ÖRGÜTLENME
Kadın örgütlülüğünü artırmak ve kadın kamu emekçilerinin dayanışmasını güçlendirmek için yürüyen tartışmalar olduğunu biliyoruz. Sizce kadın emekçilerin sendikal örgütlülüğünün güçlenmesi için neler yapılmalı?
Kadınlar zaten kendilerine yönelen şiddet, taciz, tecavüz ve ayrımcılık, sömürü karşısında önemli bir mücadele yürütüyor. Emeklerine, bedenlerine sahip çıkıyorlar; Gezi’de, referandumda, adalet arayışında hep en öndeler. Sendikalarda da önemli oranda bir örgütlülüğe sahipler. Çünkü kadınlar biliyor ki eril iktidar ve erkek adalet karşısında haklarını almak için tek yolları örgütlenmekten, sokaktan, mücadeleden geçiyor. Bu oranı artırmak ve mücadeleyi yükseltmek için işyerlerinde, halka dönük yürütülecek eğitim faaliyetlerinde şiddet gören, tacize, tecavüze uğrayan kadınlarla, LGBTİ+ bireylerle dayanışma göstermek çok önemli. Ayrıca ekonomik özgürlüğün, bağımsızlığın kazanılması için; ayrımcılık, mobbing, şiddete karşı yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için verilecek mücadele kadınları daha da güçlendirecektir.

İlgili haberler
Kadın eğitimciler anlatıyor: Cinsiyetçi ve baskıcı...

Kadın eğitimciler, eğitimin durumunu ve öğrencilere yansımasını değerlendirdi...

Sağlık çalışanlarının süt izinleri hedefte

Aile Sağlığı Merkezlerinin çalışma sistemini düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklikle Aile Sağlı...

Kamuda TİS dönemi: Kadın sağlık emekçileri ne isti...

Kamuda milyonlarca kişiyi ilgilendiren TİS görüşmeleri yaklaşıyor. KHK’larla yok edilen iş güvencesi...