6284 sayılı Kanun her ne kadar iktidar tarafından övünülerek anlatılsa da yasa uzun zamandır hedefe konmuş durumda. Bir yandan yasanın “aileye zarar verdiği" iddiasıyla kaldırılması için çeşitli tartışmalar yürütülürken bir yandan da yasanın uygulanmasında gerçekleşen çeşitli sorunlar ve ihmaller kadınları şiddetle daha çok burun buruna getiriyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken farklı illerden avukatlar, 6284 sayılı Kanun’un uygulanmamasından kaynaklanan sorunları gün yüzüne çıkartıyor.
SİZ DE DENEYİMLERİNİZİ EKMEK VE GÜL İLE PAYLAŞIN
6284 sayılı Kanun'un uygulanmasındaki gözlemlediğiniz sorunları, uygulamanın önüne çıkartılan engelleri ve ihmallere dair deneyimlerinizi, gözlemlerinizi siz de Ekmek ve Gül'le paylaşın. İletişim: [email protected]
YETKİLİ KURUMLAR GÖREVİNİ İHMAL EDİYOR
Av. Diren Cevahir ŞEN // İstanbul
6284 sayılı Yasa, bir gece ansızın tek bir kişinin iradesi ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin bir nüvesi. 1998 tarihli 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’dan büyük oranda farklılık içeriyor 6284 sayılı Yasa. 4320, “aile içi” şiddeti önlemeyi ve buna ilişkin tedbiri içerirken 6284, kadına yönelik her türlü şiddeti, “aile” bağı aramadan önlemeyi amaçlayan bir biçimde, 11 Mayıs 2011’de İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması sonrası yürürlüğe girdi.
Ancak 6284 sayılı Yasa’nın uygulanması ve yasa gereği bir takım tedbirlerin alınması konusunda kadınları korumakla ve şiddeti önlemekle görevli kurumlar olması gerektiği gibi davranmıyordu. Bu durum İstanbul Sözleşmesi yürürlükteyken dahi mevcuttu. Yani yasayı uygulatmak için çaba sarf ediliyordu. Sözleşmenin feshinden sonra, her ne kadar 6284 yürürlükte olsa da bu kez bu yasaya karşı bir saldırı başladı. Hâlâ da sürmekte. Ancak 6284 her türlü dirence rağmen kadınların bir nebze olsun şiddetten uzaklaşması için bir güvence.
KOLLUK BAŞVURAN KADINI KORUMAYA ALMAK ZORUNDA
Şiddete uğradığında bir şekilde kolluğa ulaşabilen kadınların sıklıkla geri çevrildiklerini, adliyeye gönderildiklerini duyuyor ve raporluyoruz. Kolluğun yasa gereği başvuruyu alması ve önleyici tedbiri uygulaması gerekirken zaten güç bela ve canhıraş kendini emniyete atan kadınlar bu kez “Bizlik bir şey yok, adliyeye git” cümlesi ile karşılaşabiliyorlar. Ancak 6284 gereği kendisine başvurulan kolluk, ivedi biçimde kendisine başvuran kadını korumaya almak, şiddeti uygulayan kişiyi de uzaklaştırmak zorundadır.
'TEDBİR İÇİN ÖLMEM Mİ LAZIM?'
Kadınların ülkede oldukça zor bir hayat sürdükleri düşünüldüğünde, onların hayatlarının daha da kolaylaştırılması gerekirken kadınlar başka zorluklarla karşılaşmaktalar. En çok 6 aya kadar uzaklaştırma kararı verilmesini ön gören yasadaki bu maddeye rağmen en yoğun şiddeti ve şiddet tehlikesini yaşayan kadınların dahi 6 ay uzaklaştırma aldırdıklarına şahit olamıyoruz. Koruma tedbirlerine rağmen failin elini kolunu sallayarak kadına yaklaşabildiği, ona şiddet uygulayabildiği, hatta onu öldürebildiği örnekleri çokça gördük. Kadınların da “Tedbir alınması için benim ölmem mi lazım, daha neyi bekliyorlar?” diye sorduğu onlarca örnek var. Yani 6284 uygulatmada somut ve net sorunlar var.
Örneğin, 9 Eylül 2022 yılında Arzu Ar, boşanma aşamasında olduğu Metin Ar tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Arzu, 7 Eylül akşamı kendisini arayıp tehdit eden Metin Ar’ın geleceğini bildiği için ertesi gün mesai saatinde adliyeye giderek tedbir istedi. Ancak kanunun 8. maddesinin 3. fıkrası gereği derhal verilmesi gereken tedbir kararı, 9 Eylül günü Arzu çocuğunun gözleri önünde defalarca bıçaklanarak öldürüldükten birkaç saat sonra verildi. Yani şiddeti önlemekle ve kadınları korumakla görevli ve yetkili kurumlar, görevlerini ihmal ettiler. Üstelik fail hakkında adli kontrol tedbiri varken fail bulunduğu şehirden Arzu’yu öldürdüğü şehre otobüs bileti alarak, yani elini kolunu sallayarak gelebildi.
Bu ve bunun gibi pek çok örnek var. Kadınlar kocaları, eski kocaları, boşanma aşamasında oldukları kocaları, sevgilileri, ayrılmak istedikleri sevgilileri, ailelerindeki bir erkek ya da sokaktan geçen herhangi bir erkek tarafından bu kadar kolay öldürülebilirken 6284 sayılı Yasa’nın uygulanmasındaki zorlukları anlatmak manasız gelebilir. Ancak, elimizde hayat sigortası olması gereken bir yasa varken o yasanın gerekleri yerine getirilmediği, etkin bir koruma ve önleme mekanizması işletilmediği için kadınlar bunları yaşıyor. Peki kadınları kim koruyacak?
Hayatın içinde bin bir zorlukla karşılaşan kadınların biraz daha kolay ve güven içinde bir yaşam sürebilmeleri için mevcut düzenlemelerin üzerine daha da fazla önleyici ve korumacı kuralın konması çok önemli. Ancak önemli olan bir şey daha var. O da erkek şiddetine karşı kadın dayanışması.
'UZAKLAŞTIRMA KARARI ETKİN UYGULANMIYOR'
Av. Elif YETİGİN // Kocaeli
Kadınların şiddet, tehlike anında ilk başvurdukları şey, 6284 sayılı Kanun’daki önleyici koruma tedbirlerinden olan uzaklaştırma kararıdır. Sıkça adını duyduğumuz bu koruma tedbirinin en büyük sorunu, kadınların da sıkça dile getirdiği gibi etkin uygulanmamasıdır. Bu kararın etkin uygulanmamasından kasıt, hakkında uzaklaştırma kararı verilen şiddet failinin kadını aramaya, tehdit etmeye, şiddet uygulamaya, taciz etmeye, öldürmeye devam etmesidir.
Ceplerinde uzaklaştırma kararıyla öldürülen kadınlar o uzaklaştırma kararlarını dahi öyle erkeklerin dediği gibi kolaylıkla alamıyor. Kanunen uzaklaştırma kararı; savcılık, mülki amir, kolluk ve hakimlikler aracılığıyla istenen önleyici tedbirdir. Buradaki en büyük sorun ise kadınlar kolluğa başvurarak uzaklaştırma kararı almak istediğinde ortaya çıkmaktadır. Kadınlar mahalle karakollarına uzaklaştırma kararı için başvurduklarında karakollarda bulunan polis memurları kadınlara kararı çıkarmaya yetkili olmadıklarını ya savcılığa ya da mahkemeye başvurmaları gerektiğini söyleyerek kadınların mağduriyetlerini arttırmaktadır.
Tehlike anında başvurulan koruma tedbirlerinin asıl amacı, acil ve en hızlı şekilde uygulanmasıdır. 6284’ün ruhu da bu yöndedir. Ancak karakollarda bulunan polis memurları kadınları yanlış yönlendirmekte, tehlikeyi önlemekle görevli olmasına rağmen görevini yapmayarak kadınları tekrardan tehlikeye göndermektedirler. Karakollardan eli boş çıkan kadınlar ya evlerine geri gönderilmekte ya da karakolların dışında onu bekleyen şiddet failiyle karşı karşıya bırakılmaktadır.
Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra bu tür örneklerin arttığını görmekteyiz. Karakollara başvuran şiddet mağduru kadınları bu sebeplerle geri çeviren kolluğa görevini hatırlatacağız.
Görevi olmadığını iddia ederek uzaklaştırma kararını çıkartmayan polis memurunun, görevini yapmakta direnme suçu işlediğini belirtelim. Bu yüzden kadınlar sicilini, adını, soyadını söyleyerek bu kişiler suç duyurusunda bulunabilir.
'KORUYUCU KARARIN İHLALİNDE BİLİRKİŞİ ÜCRETİ KADINDAN İSTENİYOR'
Av. Özge GENÇ // Ankara
6284’e binaen alınan koruyucu/önleyici tedbir kararlarında, tedbir talep edenlerin adresleri maalesef kararda yer almaktadır. Bu yasadan yararlanacaklar özel olarak adresin kararda yer almaması talebinde bulunmadıkları takdirde adresleri kararda yer alır. Kadınlar, bu hususu da isteyebileceklerini bilmedikleri için karşı tarafların adreslerini öğrenmesinden çekinerek ilgili koruyucu, önleyici tedbirlere başvurmaktan kaçınmaktadırlar.
6284 sayılı Yasa kapsamında verilen gizlilik kararları sonrası bu tedbire başvuranların hayatları son derece zorlaşmaktadır. Tedbire başvuran kadınlar Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) ile entegre olan hizmetlere erişimde problem yaşamaktadırlar. Buna; merkezi sınavlara katılmak, hastane randevusu almak, çocukların okul kaydının yapılması, tren/uçak/otobüs bileti almak, banka hesabı açmak gibi hizmetlerde yaşanan sorunlar örnek verilebilir. Ayrıca sınırlı süreliğine verilen gizlilik kararları tedbir süresi bittiğinde kendiliğinden kalkmaz, kişinin gizlilik kararını kaldırabilmesi için özel olarak gidip başvurması gerekmektedir. Zaten gizlilik kararının uygulanması problemi sebebiyle hayatı olağanüstü kısıtlanan kişiler için bu tedbirin kaldırılması bir külfete dönüşmektedir.
Koruyucu, önleyici tedbirlerin, aleyhine karar verilenlere tebliği konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Aleyhine tedbirde bulunulan kişilere tebliğ karakollar tarafından yapılmaktadır. Buna ilişkin tebliğ şerhleri ya sisteme hiç yüklenmemekte ya da çok geç yüklenmektedir. Birimler arasındaki koordinasyon bu konuda çok zayıftır.
En fazla 6 aya kadar verilebilen önleyici, koruyucu tedbirler geçmiş zaman dilimine göre daha kısa süreler için verilmektedir ve sürekli bir yenilemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle Ankara ilinde uygulamaya bir örnek olarak şu gösterilebilir: Evli olan ve tedbir kararına başvuran kişilere boşanma davası açmadıkları takdirde bir ay gibi daha kısa süreli tedbir kararları verilmektedir.
Koruyucu, önleyici kararların ihlal bildiriminde de ihlalin olup olmadığına ilişkin dosyalar bilirkişiye gönderilmekte, dahası bilirkişi ücreti de talep edenden istenmektedir. İhlal kararının ivedi bir şekilde alınması ve tamamen harçtan muaf olan bu kararlarda bu tarz bir uygulama, yasanın konuluş amacına terstir.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Evin Demirtaş için açıklama: '6284 sayılı yasa etk...
Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı ve Dicle Amed Kadın Platformu, ayrıldığı Abdullah Şehmusoğlu tarafı...
‘Şiddete karşı örgütlen, 6284’ü uygulat!’
'Örgütlerimiz ne kadar güçlenirse biz de o kadar elle sarılabiliriz kazanımlara. Hak gasplarını anca...
6284 patronun sendikal çalışmayı engellemesi için...
Kadınları korumayan yargı, patronun sendikal faaliyeti engellemesi için mahkemenin amacı dışında 628...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.