Aslı'nın elinden düşmeyen çanta
Günde en az 200 çanta temizlemesi lazım ki "eh işte" diyebileceği bir ücret alabilsin. Emeği görünmeyen kadınların hikayesi bu.

Ekmek ve Gül TV’de bugün canlı yayın duraklarımızdan biri Adana Hanedan Mahallesi’nden Aslı’nın eviydi. Aslı 42 yaşında, evinde parça başı işler yaparak geçimini sağlamaya çalışan 2 çocuk annesi bir kadın.
Aslı’nın hikayesini dergimizin Nisan sayısında paylaşmıştık.

Okumak isterseniz burada

İş için, ekmek için, gelecek için...

Yayınımız sırasında da elinden düşmedi temizlediği çantalar. Bir yandan çalıştı, bir yandan da neden bu kadar zorlu ama bir o kadar da getirisiz bir işte çalışmak zorunda olduğunu anlattı bize. Ve hayallerini... Biliyor musunuz psikolojik danışman olmak istiyormuş Aslı. Çünkü insanların dertlerine derman olmak onu çok mutlu ediyor. Gerisini kendisinden dinleyin...



Aslı, her kadının kendi parasını kazanabilme olanağına sahip olmasını arzuluyor. Pek çoğumuz gibi, koca ve baba eline mahkum olmamak en çok istediği şeylerden biri. Çalışmasının önündeki en büyük engel ise çocukları bırakacak bir yer olmaması.
Bugün Günün Rakamı bölümünde bir rakam paylaştık sizinle...



Bu 11 milyon 45 bin kadının büyük çoğunluğu ne yapıyor peki? Sadece ev işleri mi? Hayır...
Türkiye’de, tıpkı dünyada olduğu gibi milyonlarca kadın ev eksenli üretim yapıyor. Aslı gibi.

PEKİ NEDİR BU EV EKSENLİ ÇALIŞMA?
Ev eksenli çalışma, genellikle “ev”de yapılan çalışmadır. Ancak, herhangi bir ödeme karşılığı olmadan yapılan ev işlerinden de, temizlik, çocuk bakımı gibi başkasının evinde yapılan işlerden de farklı bir iş, bir çalışma türüdür. Aynı zamanda, uzun zamandır var olan bir çalışma türü. Yüzyıllardır el dokumaları, dikiş, çeyizlik eşya, kışlık gıda üretimi, şarap üretimi, başkalarının çamaşırlarının yıkanması, ütülenmesi gibi bir çok mal ve hizmet üretimi ev eksenli olarak yapıldı, yapılıyor.

YOK OLACAK DENDİ, GİDEREK ÇEŞİTLENDİ
Bir süre öncesine kadar, ev eksenli çalışmanın ekonominin modern üretim biçimlerine geçmesi ile sona ereceği, zamanla yok olacağı varsayılıyordu. Ama öyle olmadı. Örneğin, firmalar işleri işyeri dışına kaydırmaya başladılar. İşlerin işyeri dışına kaydırılması, çeşitli biçimlerde oldu: Başka ve daha küçük işyerlerine, atölyelere iş kayması, evlere iş verme vb. İşte bu nedenle, ev eksenli çalışma sadece geleneksel ve zamanla yok olacak bir çalışma türü olmaktan çıktı. Küreselleşme ve üretimin parçalanması ile birlikte, ev eksenli çalışmaya pek çok yeni iş ve özellik eklendi.

EV EKSENLİ ÇALIŞAN İŞÇİ NEDEN GÖRÜNMEZ?
İşler fabrikalardan, atölyelerden çıkarılıp çile atölyelerine, mahallelere, evlere doğru yöneldikçe, yani informelleştikçe, ev eksenli çalışma çeşitlendi, ev eksenli çalışanların sayısı arttı, artıyor ve daha da artacak. Ev eksenli çalışmanın önde gelen özelliği yapılan işin de çalı- şanların da görünmezliği. Ortaya çıkan ürünlerin nerede, kim tarafından üretildiğini bilmek de, üründen anlamak da imkansız.
Ev eksenli çalışan işçiler, genellikle kendi hesabına (bağımsız) çalışan zannedilirler. Çünkü, ev eksenli çalışanlar genellikle birden çok işi bir arada yaparlar.
* Mesela, sabah erkenden temizlik şirketi işçisi olarak bir işyerinin temizliğini yapıp evlerine dönebilir, sonra öğlene kadar kendi evlerinin işlerini veya aracıdan ya da siparişle aldıkları işleri yaparlar, öğle saatlerinde çarşıya, pazara gider kendi yaptığı malları öğle tatiline çıkmış işçilerememurlara satmaya çalışırlar, öğleden sonra yine kendi evlerine dönüp ev işlerini, aracıdan ya da siparişle aldıkları işleri yapmaya devam edebilirler.
* Mesela, ertesi gün gündelikçi olarak temizliğe, bir sonraki ay da mevsimlik tarım işçisi olarak bir başka şehre gidebilirler.
Bu nedenle, bu işçilerin pek çoğunun işçi olduğu düşünülmez, kolaylıkla fark edilmez. Bu durum, sendikaların ve sendika üyesi işçilerin, “Bu insanlar nasıl işçiler? Bizimle nerede benzer, nerede farklılar?” sorularını sormasını ve ev eksenli çalışan işçilerle ilgilenmesini engeller. Çünkü, genellikle “işçi” diye, “patronun işyerinde veya işyerinin eklentilerinde, patronun emir ve talimatları ile ve kontrolü altında çalışan, karşılığında da ücret alan çalışan”lara denir. Ev eksenli çalışan işçiler ise, patronun işyerinde ya da işyerinin eklentilerinde çalışmazlar; kendi evlerinde ya da mahalle arasındaki küçük dükkanlarda çalışırlar. Ama, bir insanın işçi olması için patronin işyerinde ya da eklentilerinde çalışması zorunlu değildir.

EN ÇOK KADINLAR EV EKSENLİ ÇALIŞIYOR
Ev eksenli çalışan işçiler genellikle “kadın”lardır. Genellikle “ev kadını” sandığımız kadınlardır; evlerinde oturur gözüken, ara sıra yaptıkları işlerden küçük küçük paralar kazandıkları sanılan ev kadınları... Görünmezliklerinin bir nedeni de “kadın” olmalarıdır. Çünkü, bir çok kültürde, ev kadınlarına dikkat edilmez; evlerin içine, orada ne olup bittiğine -ayıptır- bakılmaz; ev ve aile insanın mahremidir, sorulmaz. Ev eksenli çalışan işçiler, çok düşük ücretlerle, sigortasız çalışan, adeta görünmeyen işçilerdir. Aracıların, taşeronların getirdiği işleri yapar, bir patrone bağlı çalışırlar ve çoğu zaman asıl patronin kim olduğunu, hangi fabrikaya ya da “marka”ya mal ürettiklerini bilmeden çalışırlar. Ancak aynı mahallede, komşu olanları birbirlerini tanırlar. Aynı taşeron ya da aracının başka hangi mahallelere, kimlere iş verdiğini, kaça verdiğini, kaç kişiyi çalıştırdığını bilmezler. Hemen hepsi sigortasızdır. (Sigortaları varsa bile, bu asla yaptıkları işle ilgili bir sigorta değildir; mesela ev kadını olarak Bağ-Kur sigortalısıdırlar.) İşçilerin haklarını düzenleyen yasalardan da, patronların uymak zorunda oldukları kurallardan da uzaktırlar.

Ev eksenli çalışma hakkında daha fazla bilgi almak ve bu biçimde çalışan kadınların haklarını öğrenmek için Birleşik Metal İş Sendikasının Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu ile birlikte hazırladığı broşürü buraya tıklayarak indirebilirsiniz.

İlgili haberler
Kreş hakkı ve Anayasa değişikliği

Patronların kreş açma zorunluluğu kağıt üstünde. Gözümüzün arkada kalmayacağı kreşler ateş pahası.

Neden mi hayır? Buyrun okuyun...

Referandumda kadınların neden hayır diyeceği saymakla bitmez. Kadınlar neden 'hayır' diyor, iki kız...