
Ülkede kadın cinayetleri her geçen gün artıyor. Bu gerçek, hem yaşananlarla hem verilerle kendini ortaya koyuyor. Yakın zamanda hepimizin duyduğu Ayşe Tokyaz cinayeti ya da yakın zamanda dördüncü duruşması görülen Sedef Güler cinayeti... Her biri bir isimden öte, bir hayat olan bu kadınları ölümlerinin ardından tanıdık hepimiz. Bugün onların adını anarak konuştuğumuz kadın cinayetleri ne yazık ki bu iki isimden ibaret değil. Her sene yüzlerce kadın, kadın cinayeti sonuçta hayattan koparılıyor.
Yaşanan bu cinayetler kadınların, özellikle de genç kadınların hayat düzenini de etkiliyor. Attıkları adımlarda, bindikleri otobüslerde, girdikleri iş yerlerinde daha tedirgin ve kaygılı hissediyorlar. Güvenli hissettikleri alanların giderek azaldığını söylüyorlar, buna yaşadıkları ev de dahil.
Genç kadınlar her alanda kaygılı hissediyor
Üniversiteli genç kadınlar da bu kaygının içerisinde yaşıyor. Bulundukları her alanda tedirgin yürüyüşler, hızlı adımlar ile ilerliyorlar. Üniversite öğrencisi olan Duygu devlet yurdunda kalıyor. Kaldığı yurt, okul çevresinde olsa da rahat hissetmediğini söylüyor. Şu an okul açık olmasa da okul zamanları rahat hissetmediğini söylüyor. Yaşanan cinayetleri konuştuğumuzda, “Neredeyse benimle aynı yaştalar. Ya küçükler ya büyükler. Arkadaşım olacakları yerde, onlar için adalet arıyoruz” diyerek açıklıyor hislerini. Yaşanan cinayetler kendi yaşam alanlarını sorgulatıyor kadınlara.
Canan da devlet yurdunda kalan kadınlardan biri. O da Duygu gibi endişeli. Yurda giriş çıkışta, okula gidip gelirken ya da günlük işlerde çalışırken özellikle geç saate kaldığında tedirgin hissettiğini söylüyor. Ancak tek başına havanın karanlık olması değil onda tedirginlik hissi yaratan. “İşe gittiğimde temkinli olmaya çalışıyorum. İş yerlerinde de çokça problem yaşıyor kadınlar görüyorum” diye anlatıyor düşüncelerini.
Canan ve Duygu yaşanan cinayetlerin sonrasında davaların cezasızlıkla sonuçlanmasının etkisinin büyük olduğunu düşünüyor. Dava sürecinde yaşananlar da bu cezasızlığın sonuçları esasında. Kamuoyu oluşmadıkça da yeterli bir ceza bulmuyor katiller. Tüm bu süreç de genç kadınlar açısından tedirginliğe neden oluyor, Duygu ve Canan’da olduğu gibi.
Bu durumun nasıl değişeceğini sorduğumuzda önce bir sessizlik oluyor. Ancak sonrasında ikisi de ayrı ayrı, yan yana gelmek diyor. Yakın zamanda gerçekleşen 19 Mart eylemlerini hatırlatarak “Birlikte olduğumuzda sokaklara döküldük, sesimizi çıkardık, baskıyla bizi yıldırmaya çalışanları da püskürttük” diyorlar ortaklaşarak.
Yılın ilk altı ayında 136 kadın cinayeti
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun 2025 yılının ilk altı ayına ilişkin açıkladığı rapora göre, yılın ilk yarısında 136 kadın öldürüldü, 145 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Öldürülen kadınlardan 26’sı 25 yaşından küçüktü.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Ayşe Tokyaz cinayeti soruşturmasında 2'si polis 3...
İhraç polis memuru Cemil Koç tarafından katledilen Ayşe Tokyaz’ın ölümüyle ilgili soruşturmada 2'si...
Sedef Güler davasının dördüncü duruşması görüldü
Haziran 2024’te, Büyükçekmece’de denizde halıya sarılı cansız bedeni bulunan Sedef Güler cinayetinin...
Ayşe Tokyaz'ı katleden Cemil Koç'un ismi şüpheli b...
İstanbul'da bir valizin içinde cesedi bulunan Ayşe Tokyaz'ı öldüren eski polis Cemil Koç'un, birlikt...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.