25 Kasım’da biz varız, mücadelemiz var
İlk 10 ayda katledilen kadın sayısı 350’yi aştı. Hükümet koruyamadığı kadınları gerici yasalarla cendereye alma peşinde.

25 Kasım dünyada kadınların tarihe çentik attığı önemli günlerden biri. Her yıl dünyada ve Türkiye’de 25 Kasım’da kadınlar hayatın her alanında sıkıştırıldıkları şiddet sarmalına karşı sokağa çıkarak hapsedilmek istendiği karanlığa ses çıkarmaya devam ediyor.

Veriler söylenecek pek çok şeyi söylemeye yetiyor. 2023 yılının ilk 10 ayında 350’yi aşkın kadın katledildi bu memlekette, her gün bir, iki, üç kadın daha hayatına dair karar almak istediği için katlediliyor, her gün sayılar katlanarak artıyor. Şiddet devam ederken yoksulluk da en ağır biçimiyle kadınların ve çocukların üzerine çöküyor.

Kadınlar yoksulluğun, şiddetin, sömürünün en katmerlisini yaşarken hakları bir bir alınmaya çalışılıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırarak kadınları şiddete karşı korumasız bırakan iktidar, “Şiddete sıfır tolerans” yalanını söylemekte beis görmüyor. İttifak yaptığı gerici güçleri, cemaat ve tarikatları, Diyaneti de arkasına alarak medeni haklara saldırmaya, nafaka hakkını gasbetmeye hazırlanıyor, 6284 sayılı Şiddetten Korunma Yasa’sını hedefe koyuyor. Asıl gündemi kadınları güçlendirmek olması gerekirken “en önemli görev annelik” söylemiyle kadınları sadece aile içinde tanımlayıp aile hukukunun tüm kazanımlarına göz dikmeye de devam ediyor.

ESNEK ÇALIŞMA BİR MÜJDE DEĞİL

Esnek, güvencesiz, düşük ücretle çalıştırmanın yani kadınları iliklerine kadar sömürmenin adını süsleyerek “Aile yaşamı ve iş yaşamının uyumlulaştırılması” koyuyor bugünlerde. Sendikalaşmasının önüne geçecek çalışma biçimleriyle kadınları örgütsüzlüğe mahkum ediyor. Patron-devlet iş birliğiyle hakları için mücadele eden işçi kadınların önüne onlarca polis yığmak, açlıkla terbiye etmek ise cabası. Fabrikalar üretim rekorları kırarken emeğinin karşılığını isteyen işçi-emekçilere kapı önü gösteriliyor.

Genç kadınları geleceksizliğe, umutsuzluğa mahkum ediyor. Ülkenin dört bir yanından her gün intihar haberleri geliyor. Gençlere evlilik kredisi ile evliliği teşvik etmeye çalışırken, okumak için üniversite kapılarını arşınlayan gençler geleceklerini görmekten uzak, yaşamlarını sürdürebilmek için karın tokluğuna çalışıyor.

Savaşın gölgesinde göç yollarına düşen kadınları yolların sonunda bekleyen korku, ayrımcılık, yaşama kaygısı onları her tür istismara ve sömürüye açık hale getiriyor. Mülteci kadınlar için geri gönderme merkezleri ise bir yaptırım sopası haline dönüşmüş durumda.

Yine bölge illerinde sürdürülen baskı ve sindirme politikaları Kürt kadınlara daha fazla şiddet, sömürü, ucuza çalıştırma derinleşen yoksulluk olarak dönüyor. Onlarca Kürt kadın siyasetçi baskı politikalarının sonucu olarak cezaevlerinde adeta ölüme terk ediliyor. Türkiye’de kadınlar tam da bu koşullarda 2023 25 Kasım’ını karşılıyor.

ŞİDDETE KARŞI 63 YILDIR IŞIĞIMIZ OLAN MİRABAL KARDEŞLER

Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu 25 Kasım’da da tarihini anlattığımız, isimlerini andığımız, Mirabal kardeşleri hatırlatmadan geçmemek gerek. Mirabal kardeşlerin ölümü faşist bir rejimin sonucu olsa da Miraballar bir diktatörün sonu olmuş ve dünya kadın hareketine önemli bir mücadele günü kazandırmıştır.

Amerika’nın desteğiyle Dominik Cumhuriyeti’nde yıllarca tahtta kalan Rafel Turijillo rejimine karşı duran örgütlerden biri olan Kelebekler’i kuran Mirabal kardeşler, eşitlik için, insan hakları ve demokrasi için kendi canlarını kaybetme pahasına mücadele ettiler. Turijillo yaptığı konuşmalarda Minerva, Maria ve Patria Mirabal’i hedef gösterirken 25 Kasım 1960 günü Mirabal kardeşler faşist iktidarın hedef göstermesiyle tecavüze uğradı ve işkence edilerek öldürüldüler. Kardeşlerin ölümü Turijillo yanlısı gazetelerde trafik kazası diye geçti. Ancak bu vahşice katliam Turijillo’yu güçlendirmedi, tam tersine ülkede ayaklanmalar daha da arttı ve Turijillo suikaste uğradı. Mirabal kardeşlerin faşist diktatörlüğün adamları tarafından katledildiği gün olan 25 Kasım ise 1981’de Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan Birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı ve 1999’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararlarından bu yana “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” oldu. Mirabal kardeşlerin adı eşitsizliğe, ayrımcılığa, şiddete, ırkçılığa, savaşa, kadınların yok sayılan haklarına karşı kadınların ışığı oldu, bir mücadele günü olarak ölümsüzleşti.

63 yıl sonra da payımıza yine şiddet, yoksulluk, eşitsizlik, sömürü ve savaşlar düşüyor. Karşımıza düzen içindeki bir iyileştirmenin tekil örnekleri çıksa da bu örneklerin bireysel kurtuluştan öteye geçmediğini görüyoruz. Kadınların tüm bu eşitsizlik sarmalından çıkmasının tek anahtarının örgütlenmek ve mücadele etmek olduğunu biliyor, işçi, emekçi tüm kadınları 25 Kasım’ı da vesile ederek bulunduğu her alanda yan yana gelmeye, sorunlarını birlikte tartışıp çözümü kolektifleştirmeye de çağırıyoruz. Yoksulluk, sömürü, eşitsizlik, savaş varsa kadınların da mücadelesi var!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Minou Tavarez Mirabal ‘Kelebeklerin’ mirasını anla...

25 Kasım haftası etkinlikleri kapsamında Türkiye'de olan Mirabel kız kardeşlerden Minerva'nın kızı M...

25 Kasım’a giderken dünya tablosu: Emperyalizmin p...

‘Aile’, ‘kadın’ ve ‘milliyetçilik’ propagandaları yükselirken, artan sömürü ve savaşlar kadınları gü...

Yoksulluğa, şiddete, savaşa karşı mücadelemiz var!

Yaşamak için, eşitlik için, şiddetsiz bir yaşam için müttefiklerimiz var.