Cumhurbaşkanlığı 2025 Yıllık Programı geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu program, devletin önümüzdeki bir yıl boyunca atmayı hedeflediği adımları ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanlığı 2024 Yıllık Planının neredeyse kopyala yapıştır hali olan 2025 programıyla, önümüzdeki yıl da güvencesiz bir yaşamın dört koldan inşasının süreceği ilan ediliyor.
Programda nelerin olduğuna geçmeden önce nelerin olmadığını söyleyelim: Kadına yönelik şiddeti önleyecek mekanizmaların nasıl güçlendirileceği yok, sığınma evi sayısının artırılması yok, bir dönem Sağlık Bakanının söz verdiği ancak sümen altı edilen ücretsiz HPV aşısı yok, çocukların eğitime erişimini artırma hedefleri kapsamında okullarda bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek verilmesi yok, kadının güvenceli istihdamını artırmaya dönük bir plan yok. Programda bunlar olmayınca 2025 yılı bütçesinde bunlara ayrılacak bir pay da olmuyor.
ŞİDDETE KARŞI 3 ŞÖNİM, 1 SIĞINMA EVİ VE BOLCA ‘FARKINDALIK’
İstanbul’da iki genç kadının vahşice katledilmesi üzerine Türkiye’nin neredeyse tüm illerinde kadın cinayetlerine tepki olarak kadınlar sokaklara dökülmüş; şiddeti önleyecek mekanizmaların etkin çalıştırılmasını, yasaların uygulanmasını talep etmişti. Kadınların bu taleplerine rağmen 2025 yıllık planında şiddete dair şunlar yer alıyor:
-Planda, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5. Ulusal Eylem Planı (2026-2030) hazırlanacağı belirtiliyor. Bu planın 4’ncüsü, Türkiye’nin dört bir yanında kadınların “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyerek sokağa çıktığı 1 Temmuz 2021’de açıklanmıştı.
- “Şiddet uygulayanlara yönelik psiko-sosyal destek hizmet çalışmaları yürütülecektir.”
Şiddeti münferit göstermek üzere şiddetin sebebini psikolojik sorunlar, delilik, canilik olarak göstermeye çalışarak şiddeti yaratan politikaların üzeri örtülmek isteniyor. Şiddet gören kadınların, istismara uğrayan çocukların erişebileceği psiko-sosyal hizmet sayısını, kapasitesini ve niteliğini artırmaya dönük bir plan yok.
-“Nüfusun yoğun olduğu üç büyükşehirde ikinci ŞÖNİM kuruluşlarının açılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir.”
Hatırlayalım; kadınların şiddetten korunması ve şiddetin önlenmesi için gerekli şiddet önleme ve izleme merkezi (ŞÖNİM) sayısı yıllar içerisinde neredeyse hiç değişmedi. 2019’dan beri ŞÖNİM sayısında neredeyse hiçbir artış yok. 2018’de 79 olan ŞÖNİM sayısı 2019 yılında 81’e; 2022’de ise 82’ye çıktı. 2024’ün Nisan ayında bu sayı hâlâ 82 idi.
-“Farklı ihtiyaçlara sahip kadınlara bir arada hizmet sunan kadın konukevlerinin ihtisaslaşma çalışmaları kapsamında bir kadın konukevi ihtisas kuruluşuna dönüştürülecektir.”
Hatırlayalım; sığınmaevi sayısındaki artış 6 yılda bir elin parmaklarını geçmedi. 2018 yılında 110 olan sığınma evi sayısı 2024 yılı itibariyle yalnızca 112.
- “Farklı hedef gruplara yönelik modüllerden oluşan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Modüler Eğitim Programı hazırlanacaktır.”
Her yıllık planda olduğu gibi, bu planda da şiddete karşı çeşitli eğitimler ve farkındalık çalışmaları yer alıyor. Ancak bu eğitimlerin karşılığı verilere yansımıyor. Aksine, kadına yönelik şiddet vahşileşerek artıyor. Şiddeti önleme mekanizmalarına kadınlar her geçen gün daha da zor erişiyor. Yasanın teminat altına aldığı tedbir, uzaklaştırma kararları ancak ısrar edilerek alınabiliyor.
HER ŞEY GÜÇLÜ AİLE (!) İÇİN
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesinde “ailenin korunması” için ayrılan bütçe, “kadının güçlenmesine” ayrılan bütçeyi neredeyse 3’e katlıyor. Cumhurbaşkanlığı 2025 Yıllık Planında iktidarın bu tutum devam ettiriliyor.
- “Kamu ve özel sektör paydaşlarıyla işbirliği protokolleri imzalanarak aile eğitimleri ve evlilik öncesi eğitimler yaygınlaştırılacaktır.”
Geçtiğimiz yıl Aile ve Gençlik Bankası kurulmuş; gerekli kriterlere uyan, genç yaşta evlenen çiftlere 150 bin lira evlilik kredisi verileceği duyurulmuştu. Bu uygulama pilot illerde başlamış olsa da kriterlerden biri evlilik öncesi ve sonrasında evlilik eğitimlerine katılmak. Bu eğitimlerde ise kürtajın “sadece sağlığı tehdit ettiği koşullarda yaptırılması" tembih ediliyor, yasal düzenleme hakkında yanlış bilgi veriliyor. Oysa Türkiye’de kadınlar, istenmeyen gebeliği sonlandırmak için gebeliğinin ilk 10 haftası boyunca herhangi bir sağlık sorunu olmasa da kürtaj yaptırma hakkına sahip.
- “Doğurganlık seviyesinin nüfusun yenilenme düzeyine yükselmesine yönelik önlemler hayata geçirilecektir. Mevcut hukuki düzenlemeler aile ve dinamik nüfus yapısını etkileyen gelişmeler çerçevesinde gözden geçirilecek, belirlenecek ihtiyaçlar doğrultusunda yeni hukuki düzenlemelere ilişkin çalışma yapılacaktır.”
TEPAV’ın Haziran 2024 tarihli raporu, ekonomik zorluklar ve geçim kaygılarının birçok ailenin çocuk sahibi olma kararını ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden olduğuna dikkat çekiyor. Ancak Orta Vadeli Programa da 2025 yıllık planına da baktığımızda geçim sıkıntısını ortadan kaldırmak bir yana daha da derinleştirecek adımların işareti veriliyor. Bu noktada kadınların haklarını gasbedecek yeni hukuki düzenlemelerin önümüze geleceğini söyleyebiliriz.
KREŞ AMA NASIL?
Planda, kadın istihdamının artırılması bir hedef olarak belirlenmiş gibi görünse de güvencesiz, esnek çalışmayı yaygınlaştırmanın esas hedef olduğu anlaşılıyor.
- “Kadın istihdamını artırmak üzere merkezi yönetim, yerel yönetimler, özel sektör ve STK’larla işbirliğinde kaliteli, ekonomik ve erişilebilir bakım hizmetlerine ilişkin alternatif modeller geliştirilecektir.”
Bugün pek çok kadın çocuğunu bırakacak kreş, bakımevi bulamadığı için çalışamıyor. Özel kreşler karşılanamaz fahiş fiyatlardayken belediye ve devlet kreşlerinin ise kontenjanları ve saatleri kadınların ihtiyacını karşılamaktan çok uzak. “Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın çalışanı olan iş yerlerinde; 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve iş yerine yakın, yönetmelikteki şartlara uygun bir yurdun (kreşin) kurulması zorunludur. Yurt, iş yerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür.” Ancak bunu gerçekleştiren iş yeri neredeyse yok ve devlet bu yükümlülüğün yerine getirilmesinin takipçisi de değil. Bırakalım devletin takipçi olmasını kamuda tasarruf belgesi açıklandığında ilk tasarruf, kamu emekçilerinin servis ve kreş hakkından yapılmaya çalışıldı pek çok yerde. Kısacası, 2025 yıllık planına göre ücretsiz, güvenli kreşler iktidarın önünde bir hedef değil. STK’ları içine dahil eden alternatif modellerin ise çocuk bakımına çeşitli kuran kursları ya da sıbyan mekteplerinin protokollerle dahil olmasının önünü açıp açmayacağı soru işareti.
BESLENME ÇANTASI BOŞ ÇOCUĞA ‘MEYVE YE’ DENECEK!
Yaşam koşullarının işçi ve emekçiler için nasıl daha ağırlaştırılacağı bu yıllık planla somutlaşırken yıllardır toplumun geniş kesimleri tarafından sahiplenilen ve mücadelesi verilen, okullarda çocuklara bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek verilmesi de planda yer almıyor. Yoksulluk artarken çocukların eğitime erişimi zayıflıyor, çocuklar gelişim ve öğrenme bozuklukları yaşıyorlar. Ancak iktidarın çocukların sağlıklı beslenmesi için bir planı olmaz mı? Elbette var:
- “Sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam alışkanlıkları kazandırılmasına yönelik görsel medya paylaşımları yapılacak, halk eğitim faaliyetleri düzenlenecek ve internet ortamında güvenli sağlık bilgisi yayınlarına yer verilecektir.”
- “İl sağlık müdürlükleri tarafından okullarda sağlıklı beslenme konularında eğitimler verilecektir.”
Yani, beslenme çantası boş olan, açlıktan başı dönen, bodurluk gibi gelişim bozuklukları yaşayan çocuklara devlet, “meyve ye”, “balık ye” diyecek. Evde buzdolabı boş ailelere, canı meyve çekmesin diye çocuğunu pazara götürmeyen kadınlara nasıl sağlıklı besleneceklerini anlatacak…
KAMU HİZMETLERİNDE TASARRUF DEVAM EDECEK
- “Kamu hizmetleri azami tasarruf anlayışıyla yürütülecek, kaynak kullanımında etkinliğin ve verimliliğin artırılması amacıyla harcamalar sistematik olarak gözden geçirilmeye devam edilecek, verimsiz harcama alanları tasfiye edilecek ve kamu harcamaları kontrol altında tutulacaktır.”
Tasarruf, yıllık planın önemli parçalarından biri. Kamusal hizmetlerin tamamına erişimi zorlaştıracak kesintiler 2024 gibi 2025 yılında da okulların temizlenmemesinden hastanelerde aşı bulunmamasına, taşımalı eğitimde servislerin kaldırılmasından kamu hizmetlerinde ihtiyaç duyulan personelin alınmamasına kadar daha da ağırlaşarak karşımıza çıkacak.
‘DAHA ÇOK VERGİ ALACAĞIZ, SİZ KEMER SIKIN’ EĞİTİMLERİ
Tasarruf kamu hizmetleriyle sınırlı değil. Geçim sıkıntısının yükü altında ezilen halkı “kemer sıkmalıyız”, “tasarruf etmeliyiz” söylemlerine ikna etmek üzere ailelere tasarruf eğitimleri verilmesi planlanıyor. Bu eğitimler 2024 planında da yer almıştı. Emekçilerin “kemerde delik kalmadı, ücretleri artırın, vergide adaleti sağlayın” çığlıkları ise 2024 yılında sokakları doldurmuştu.
Ancak iktidar, bu eğitimleri daha çok vergiyle halkın cebine daha çok göz dikerken vereceğini söylüyor aynı planda.
- “Vergilemede gönüllü uyum, öngörülebilirlik ve şeffaflık artırılacak; vergi adaleti güçlendirilerek gelirin adil biçimde yeniden dağıtımına daha çok katkı veren ve vergi tabanını genişleten bir yaklaşımla gelirler artırılacaktır.”
“Vergilemede gönüllü uyum” adı altında şirketlerin vergi borçları affedilirken “vergi tabanını genişleteceğiz” ifadeleriyle yeni vergilerin duyurusu yapılıyor.
GÜVENCESİZ İSTİHDAM ARTACAK
Bolca kadın girişimciliğini artırmaya yönelik adımlara ve kadın kooperatiflerine yer verilen planda esnek çalışma modelleri ile sosyal güvenlik uygulamalarının uyumunun artıralacağı ifade ediliyor.
- “Kısa çalışma, evden çalışma, hibrit çalışma gibi esnek çalışma modellerinin sosyal güvenlik sistemine uyumunu artırmak üzere çalışmalar yapılacaktır.”
Bu çalışma tarzlarının yaygınlaştırıldığı, bunun hukuki düzenlemelerinin yapıldığı, kadınların patronun keyfine göre çalışıp çalışmadığının belirlendiği, sosyal güvencenin tıraşlandığı çeşitli formüller önümüzdeki yıl bizleri bekliyor.
AKADEMİDE ESNEK ÇALIŞMA
2025 planına dikkat çeken noktalardan biri de esnek istihdamın akademisyenlere yönelik de uygulanacağının vurgulanması: “Akademisyenlere yönelik projeye dayalı esnek istihdam modelleri geliştirilecektir. Projeye dayalı esnek istihdam modelleri konusunda çalışmalara devam edilecektir.” Akademide esnek ve güvencesiz çalışma bir çalışma biçimi olarak yaygınlaşırken bunun daha da yayılmasının, araştırmacıların sermayenin desteklediği projeler dışında üretim yapmasının da önüne geçecek bir proje bazlı esnek çalışma biçimi iktidarın 2025 hedefi olarak ortaya koyuluyor.
PATRONA BEDAVA İŞÇİ PROGRAMI
- “İş Pozitif Programı kapsamında kayıtlı kadın istihdamının artırılmasına yönelik proje ve uygulamalar yaygınlaştırılacaktır.”
Bahsedilen İş Pozitif Kadın İstihdam Projesi, “kadın istihdamı için pozitif ayrımcılık projesi” diye biliniyor ve İŞKUR’da şöyle tanımlanıyor: “Bu proje ile beraber işverenlere, işe alacakları işsizlerin mesleki bilgi ve becerisini iş yerinde gözlemleyebilme, eğitim verme ve işe alma konusunda isabetli karar verme imkanı sunmaktadır. Proje süresi en fazla 3 aydır.” Patronlara proje kapsamında 18-35 yaş arasında çalıştırdıkları her kadın işçi için aylık 25 bin lira kadar prim, vergi ve ücret desteği sağlanıyor. Proje kapsamında çalışan kadın işçiye 0-66 ay aralığında çocuk sahibi olması halinde aylık 3 bin lira çocuk bakım desteği verileceği söyleniyor. Birçok işletme ve firma bu proje kapsamında kadınları işe alırken kadınları sadece 3 ay işe alacaklarını bilerek hareket ediyorlar. Yani kadınlara güvencesizlik, patronlara 3 ayda bir ücretsiz işçi, patronun kasasına para akışı!
- “İş gücünün verimliliğini artırmak ve iş gücü piyasasında yaşanan dönüşüme uyumunu sağlamak amacıyla işveren örgütleri ve meslek kuruluşları işbirliğiyle nitelikli iş gücü yetiştirmeye odaklanan aktif iş gücü programları uygulanacaktır.”
İş Gücü Uyum Programı, Toplum Yararına Programlar, İş Pozitif Programı ve daha ismini sayamayacağımız pek çok “iş gücü yetiştirme programları”; çalışan işçiyi işçi statüsünde görmemenin, sendikalaşma hakkı tanımamanın ve “öğretmek” adı altında “cep harçlığına” işçileri esnek bir şekilde çalışmaya terk etmenin bir diğer adı.
ÖLENE KADAR ÇALIŞ, ÇALIŞIRKEN EMEKLİLİK HAYALİNE PARA KES
Güvencesiz çalışma, sosyal haklardan yoksunluk demek. Zaten emeklilik için prim günlerini doldurmak kadınlar için zorken esnek çalışma ile emeklilik iyice imkansız hale geliyor. 2025 yıllık planında ise emekliliğin kendisi de özelleştiriliyor.
- “Sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla emeklilik kriterlerinin belirlenmesinde doğuşta beklenen yaşam süresi artışı ile uyumlu otomatik ayarlama mekanizmalarına ilişkin çalışmalar yapılacaktır.”
- “Aylık bağlama sistemi kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik edecek ve mali yük getirmeyecek şekilde yeniden düzenlenecektir. Çalışanların daha uzun süre istihdamda kalmasını teşvik edecek bir aylık bağlama sistemi için dünya uygulamaları da dikkate alınarak maliyet çalışması yapılacaktır.”
-“Sürekli iş göremezlik geliri veya maluliyet aylığı alan kişilerin yeniden iş gücü piyasasına dönmesi için mesleki rehabilitasyon uygulamasına yönelik hazırlık çalışmaları yürütülecektir.”
Aylık bağlama sistemi, “Çalışma süresi uzadıkça emekli maaşının artırılması” diye geçen bir sistem. Yani hem emeklilik yaşını artırmayı planlıyorlar hem de işçi ve emekçilerin ölene kadar çalışılacakları bir sistemin modeli programa ekleniyor.
- “Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) daha cazip hale getirilerek fon tutarı ve katılımcı sayısı artırılacak, Otomatik Katılım Sistemi (OKS) işveren katkısını içerecek şekilde geliştirilecek ve fon çeşitliliği sağlanacaktır. Özel ve kamu paydaşları temsilcileriyle görüşüp yeni modele çalışılacak.”
Daha önce defalarca kez gündeme gelen kıdem tazminatı fonu uygulaması işçi ve emekçilerin mücadelesiyle geri çekilmişti. Bu sefer emeklilik hakkının gasbı “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” adıyla ve ömür boyu maaş makyajıyla gündemde. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) adı altında kıdem tazminatının bir emeklilik fonuna dönüştürülmesi tartışması rafa kalkmış olsa da 2025 yılında bu tartışmanın raftan yeniden indirileceğinin bir işareti, planda bu şekilde yer alıyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.