24 Haziran seçimlerine doğru kadınların istihdamdaki durumunu, kreş talebini ve AKP’nin istihdam politikasını Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi’nden Gülnur Elçik değerlendirdi.
‘Çocuk bakımı kadınların istihdama katılımı için kilit bir önem taşıyor ama kamu kreşleri açısında büyük bir düşüş var’ diyen Gülnur Elçik, “Ben AKP’nin kadınları cahil olarak gördüğünü düşünüyorum. Özellikle kadınlara hizmet yerine neyi nasıl yapmaması gerektiğini gösteren, kreş açmak yerine nasıl anne olunmalı eğitimleri veren bir perspektifi var ama kadınların iyi anne olmak için bile kreşlere ihtiyacı var. Kadınların çocuklarını bırakacak kreşlere ihtiyaç var. Bu yüzden CHP ve HDP de kreş vaadi çok önemli. Ama bu cinsiyet eşitliğine yönelik programlanmalı ve tek model olmamalı devlet kreşleri mahalle kreşleri de olmalı çeşitlendirilip sayısı artırılmalı” dedi. Elçik diğer partilerin bildirgelerinde bulunan kreş talebinin yer almasını da şöyle değerlendirdi; “Kreş talebinin görünür olması kadınların başarısı. Artık hiçbir parti bu talebi görmeden kadınlara seslenmiyor.”

Kadınların iş yaşamına katılabilmesine ilişkin de şu yorumlarda bulundu Elçik; “Bence kadınların çalışma yaşamına katılmasının önündeki önyargıların kırılması için kamusal spotların hazırlanması gerek. Bu zaten AK Parti’nin dönüşüm programlarında da olan ama somut olarak yapılmayan bir şey bu çok önemli. İkinci olarak kamu kreşlerinin sayısının artırılması çok önemli üçüncüsü genel olarak Türkiye’de kadınların değersizleşmesi gibi bir sorun var. Kadınların adeta siyasetin bakıcısı olması ama siyasette karar mekanizmasında olmamaları siyasette kadınların hayatlarına yönelik olarak söylenen sözlerin terörist bir
propaganda gibi karşılanması büyük sorun... Örneğin; ‘kadın özgür olmalıdır’ söyleminin bir terörist muamele gibi karşılanması... Biz bunu mesela hep söylüyoruz kadının iş hayatındaki görünmezliği ev hayatındaki görünmezliği ile birebir ilişkili. Kadınlar iş piyasasında evdeki emeğiyle uzantılı işlere girebiliyorlar. Örneğin; öğretmenlik gibi doğrudan bakım üzerinden mesleklerde çalışıyorlar. Siyasette bile böyle daha kadınlar partilerin bakıcısı konumunda tutulan, ‘işte ev ev dolaşsınlar, insanları ikna etsinler, yaşlılara yardım etsinler, kermes düzenlesinler, sünnet düğünü yapsınlar ama karar mekanizmasında olmasınlar.’ Şimdi bu algı kırılmadığı müddetçe istihdamda tek başına yapılacak hiçbir düzenlemenin anlamı yok. Türkiye siyaseti kadın hareketinin önünde durmaktan vazgeçse kadınlar zaten kendi değerini ortaya koyabilecek bir potansiyele sahip. İş yaşamı da doğrudan buna bağlantılı bu yüzden...”

“Kadınlar sözleirni taşıyacak bir hükümet seçmeli” diyen Elçik “Kadınlar açısından bence atılabilecek en önemli adım talep eden konumdan çıkıp vadeden konuma gelebilmek. Bunun içinde siyasette var olmaları gerekiyor. Siyasete yönelik söz söylemek ve siyasi noktalarda karar verici olmak noktasında kadınların birbirlerini ve kendilerini teşvik etmesi gerek şimdi Türkiye’de bütün işlere karar veren bir Bakanlar Kurulu var. Kadın işi olarak görüldüğü için ASPB Bakanını saymazsak sadece bir tanesi kadın. Yani ‘kadınlara hiç mi güvenmezsiniz’ diyesi geliyor insanın... Bir taraftan AK Parti ‘biz kadınlarla yükseliyoruz’ diyerek kadınlara sesleniyor, ‘bizi bir sonraki seçime taşıyın’ diye ama onları o noktaya getiren kadınların hiçbirini karar verici noktada görmüyor. Dolayısıyla kadınların önce bu seçimi kadınlar açısından değerlendirmesi ve mevcut hükümetin bir erkekler ittifakı olarak gözden geçirilmesi lazım. Kadınların bir yerde niceliksel varlığı sayısal varlığı bütün olarak kadınların niteliksel hizmetleri açısından etkiliyor. Dolayısıyla kadınlar açısından bu seçim ‘ben siyasette olabilir miyim, yarın öbür gün siyasete girmek istesem benim değerimi, kararımı takdir edebilecek, bana inanacak bir yönetim var mı, siyasete girmek istemediğim de sözümü taşıyacak beni gerçekten temsil edecek bir hükümet var mı’ seçimidir” diye konuştu.