‘Ufak tefek’ demeden...
Dizilerde kadın ve erkek rolleri tam da toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirecek şekilde verilmiyor mu? Peki ‘bir dizi nasılsa’ denecek kadar masum mu izlediklerimiz?

Televizyonlardaki yerli dizilere genel olarak baktığımızda erkek egemen ve ataerkil ideolojiyi üretip pekiştirdiğini söylemek yanlış olmaz. Toplumsal cinsiyet rolleri açısından bakıldığında da erkeklerin genellikle güçlü karakterler, koruyan kollayan ve aynı zamanda yakışıklı oldukları görülüyor. Kadınlar ise genellikle güzellik ve alışverişle ilgileniyor, iş hayatından, ülke ve dünya gündeminden bihaberler.

Dizilerde iyi rollerdeki kadınlar itaatkar, duyarlı, alçak gönüllü, rekabetten uzak, fazla bağımlı, sevimli. Kötü rollerdeki kadınlar ise bencil, asi ruhlu, soğuk, dedikoducu, rekabetçi, hırslı gibi kişilik özellikleriyle sunuluyor. Dizilerdeki güçlü kadınlar entrikacı, hemcinslerine karşı baskıcı, sert, neredeyse hiç gülümsemeyen şekilde gösteriliyor. Üst sınıf kadınların genellikle güzel fiziğe sahip ve çoğunun ev kadını olduğunu izliyoruz. Çalışan, ayakları üzerinde duran güçlü kadınların diğer kadınlar tarafından hazmedilmedikleri işleniyor dizilerde.

Son dönemde takipçisi oldukça fazla olan “Ufak Tefek Cinayetler” dizisinde tüm kadınların çok güzel ve bakımlı olduğunu, yine çoğunun çalışmadığını görüyoruz. Dizide dostluk, arkadaşlık, dayanışma gibi kavramların bizim bildiğimizden çok farklı olduğuna, ilişkilerinde “arkadaşmış” gibi göründüklerine ve bu arkadaşlıkların küçük cinayetlerle sıkça öldürülmesine şahit oluyoruz. Dizide Oya’nın güçlü, ayakları üstünde duran bir kadın olması ve diğer kadınlar tarafından hazmedilememesi kadınlar arası çatışmayı öne çıkararak, kadınların kıskanç ve entrikacı olarak tasvir edilmesine önemli bir örnek. Ancak dizideki erkekler çalışkan, birbirleriyle ilişkileri sağlam. Erkekler hata yapsa da kadınlardan kaynaklı gibi sunuluyor.

Televizyonda kadın-erkek rollerinin işlenişi hem reyting açısından hem de toplumsal cinsiyet rollerinin pekişmesi açısından önemli. Demokratik, eşitlikçi bir düzende elbette toplumsal cinsiyet rolleri de ona uygun olacaktır. Ekonomik ve siyasal şartların giderek ağırlaştığı bu süreçte geniş kitlelerin ne yazık ki ana eğlence kaynağı televizyonlar ve diziler. Ve bu programlar eşitsiz ilişkiyi daha da pekiştiriyor.

Kadınlar bir araya geldikçe bu sarmaldan ve ideolojik bombardımandan kurtularak, kendi sorunlarını çözerek eşitlikçi bir yaşamı örecektir. Ufak tefek demeden bir araya gelerek mücadeleyi büyüteceğiz.

İlgili haberler
Bitmeyen ve birbirinin aynı diziler

“Dizi izlememin nedeni genelde can sıkıntısından, yalnız kaldığımdan; belki de gerçek hayatta bulama...

Azize Hemşire Miralay Tevfik’le neden evlendi?

Azize, eski ve yeni kocanın uğrunda birbiriyle kıyasıya mücadele ettiği ödül durumuna girdi adeta. A...

‘Kadın’, dizi ve yaşam...

Kadın dizisi, toplumun sorunlarını ortaya seren, kadınlara duygusal kırıklıklarını anımsatarak ağlat...