Ayşe 40 yaşında, evli, iki çocuk annesi. Hafta içi çocuk bakıyor, hafta sonu düzenli olarak başka bir aileye temizliğe gidiyor. Çalışkan, becerikli, güçlü bir kadın, ama bir o kadar da saf, iyi niyetli, hani derler ya bu dünyanın pisliğine bulaşmamış, işte tam da öyle. Her daim dertleştiğim, her sohbette çok eğlendiğim yakın arkadaşım, sırdaşım o benim.
Malum Ayşe hafta sonları bile çalışmak zorunda olduğundan uzun süredir görüşemiyorduk. Sonunda bir cumartesi için sözleştik, temizlik dönüşü bana uğrayacak, kahve içip dedikodu yapacağız. O cumartesi erkenden işleri bitirip Ayşe’yi bekliyorum. Bir ara WhatsApp durumunda bir resim görüyorum, “Ohhh havuza karşı kahve keyfi” diye. Resmi görünce gülüyorum, ahhh Ayşe ahh havuz senin olmadıktan sonra o içtiğin keyif kahvesi değil ancak yorgunluk kahvesi olur. Demek ki işi bitti diye düşünüp çayı demliyorum. Söz verdiği saat gelip geçiyor yok, biraz daha bekliyorum, yok, arıyorum cevap yok. Hiç böyle yapmazdı. Bir süre sonra, beni ekip bir haber bile vermemesine kızıp aramaktan vazgeçiyorum.
Pazar günü sabahın köründe çalıyor telefonum, arayan o. Ekilmenin hararetiyle “Ne var Ayşe, sabah sabah ne istiyorsun” diye kızarak açıyorum telefonu. Ayşe’nin sesi biraz çatallı, hasta gibi. “Yaa ne olur bana kızma, dün başıma neler geldi sen bilmiyorsun” diyor. “Ne oldu kötü bir şey mi var?” diye yataktan fırlıyorum ve asıl hikaye şimdi başlıyor.
TADI DA ÇOK GÜZELDİ!
Ayşe’nin yıllardır temizliğe gittiği çok zengin bir aile var, evin hanımı cuma günü aramış, “Ayşe, Osman abinle biz uzun zamandır gerginiz, o diğer evde kalıyor, sen bu hafta bana gelme, diğer eve git” diyor. Tamam deyip ertesi gün Osman abinin evine yollanıyor Ayşe.
— Ev uzak, kahvaltı yapmadan gittim, başladım temizliğe. Evde lokma yiyecek yok. Ben de acıktım, bomboş dolapta sadece üstünde yabancı yazılar olan çikolatalar var, kendime kahve yaptım yanında da o çikolatadan yedim. Tadı çok güzeldi, biraz iş yaptım bir tane daha yedim, sonra dayanamadım üçüncüyü de yedim…
— Eeeee Ayşe yediysen yedin, bana gelmemenle ne alakası var, ben senin pisboğaz olduğunu biliyorum zaten, sabahın köründe beni bunun için mi aradın?
— Ya dur daha anlatacaklarım bitmedi, Ahmet (kocası) ekmek almaya gitti o gelmeden sana anlatmam lazım…
Çikolataları yemiş, aradan biraz zaman geçince halsizleşmeye başlamış. Elini kolunu kaldıracak hali kalmayıp gittikçe kötüleşince acaba çikolatadan olabilir mi diye evin hanımını aramış, “Ben çikolata yedim, üzerinde yabancı yazılar vardı, acaba günü geçmiş çikolata mı bu?” diye sormuş. Kadın da “Resmini çek, gönder bakayım” demiş. Ayşe’nin fotoğraf yollamasıyla kadının araması bir olmuş.
— Ayşeeeeee sen Viagra Çikolatası yemişsin!
— Neee Viagra’nın çikolatası mı varmış! Napacam ben şimdi, ne olacak?
— Sen şimdi işi gücü bırak, otobüse falan da binme, yollarda kimseye de bulaşma! Hatta eve koşarak git, enerjin azalsın, kapat telefonu kapat, ben o Osman’a yapacağımı biliyorum, bu çikolatalar o evde ne geziyormuş…
Gülmekten devamını dinleyemiyorum. Ayşeeeeeee ne kadar pis boğazsın, hem de 3 tane mi yedin kızzzzz, bir de kahve resminin yanına koyup paylaşsaydın yanmıştın. (Ben de az cin fikirli değilim hani) Malum, durumda paylaştığın resmi telefonunda kayıtlı herkes görüyor sütçüsü, tüpçüsü, bakkalı… Ahahahah….
Ayşe sinirleniyor “Sus beeee, aklıma kahvenin çikolata ile resmini çekmek geldi ama görgüsüzlük olur diye çikolatayı koymadım.” (Ahahahha ahh Ayşe ahhh görgünü seveyim senin.)
— Tamam tamam gülmüyorum anlat sonra ne oldu?
— Ben hemen işi bırakıp çıktım, yürüyecek durumda değilim, ne koşması! Mecbur durağa gittim, otobüs bekliyorum ama ben ben değilim, kız bütün insanlar gözümde cüce gibi görünüyor. Her şey küçücük, otobüsler küçücük, yazıları okuyamıyorum. Durağa bir adam geldi, ıkına sıkına ona seslendim “Abi 5 numara gelirse bana söyler misin?” deyip durağın en dip köşesine gittim, 3 çikolata yemişim ne olur ne olmaz… (Hahahahahaha, ben koptum artık gözlerimden yaş geliyor.) Otobüse bindim evin durağında indim. Evin yokuşundan yukarı çıkıyorum ama sanki çıkıp çıkıp geri yuvarlanıyorum, o yokuş bir türlü bitmiyor. Sonunda eve kavuştum, kusmaya başladım, meğerse o çikolatadan bir tane yemek gerekiyormuş, ben üç tane yiyince bana dokunmuş. (Hahahaha tüm bilgileri de edinmiş üç tane yediğine yanıyor.) Ama sabaha kadar uyuyamadım, başım çok ağrıdı, neredeyse kafamı duvarlara vuracaktım. Ahmet (kocası) ne oldu sana deyip durdu, üşütmüşüm dedim, ne diyeyim şimdi anlatsam kıyameti koparır.
BİR TANE DE AHMET’E
Akşam evin hanımı aramış tekrar, “Ayşe nasıl oldun?” diye, “İyiyim” demiş. Kadın da kocasını aramış, kavga etmiş, “Sen o evde ne işler çeviriyorsun, bu çikolatalar ne?” diye. Adam gayet rahat bir şekilde “Evde bir sürü çikolata vardı, o da bildiği çikolatayı yeseymiş” demiş. Ayşe bütün saflığıyla adamın söylediği sözlere veriyor yanıtı. Ama bana… “Ya ben ne bileyim, bunun üstünde yabancı yazılar vardı Almanya çikolatası zannettim, onlar çok güzel oluyor diye onu yedim” diyor.
Gülme krizlerinden sonra Ayşe ile krizimiz de bitiyor. Neticede çok geçerli bir mazereti var. “Hadi Ahmet gelir şimdi, sonra detaylı konuşuruz” deyip kapatıyor telefonu, uzun süre gülmem geçmiyor.
Aradan birkaç gün, belki bir hafta geçiyor, Ayşe arıyor yine. “Ben yarın yine Osman abinin evine gideceğim, Viagra çikolatasından sonra daha da küsmüşler, kadın eve almıyormuş Osman abiyi” diyor. Kendimi tutamayarak attığım kahkahalar arasında “Aman Ayşe bu sefer yanına simit, poğaça, kapalı su felan al, bir şey olursa da hemen beni ara” diyorum. “Yok yaaaa, sen merak etme, ben daha oradan hiçbir şey yemem” diyor.
Akşamına arıyorum “Kızzzzz nasılsın, iyi misin, bir vukuat yok değil mi?” diyorum. Gülüyor “Yok yok iyiyim, sağ salim eve geldim, korkma o çikolatalar erkekler içinmiş, bana sadece yan etkisi oldu. Ama bu sefer çikolatayı yanıma aldım, uygun zamanda Ahmet’e yedireceğim” diyor.
Ahhh Ayşe sana ne diyeyim, demir yumuşamaz deli uslanmaz :)
Görsel: Unsplah
İlgili haberler
GÜNÜN FOTOĞRAFI: Çikolata festivalinde çikolata yi...
Çikolata vazgeçilmez tutkumuz. Düşün ki koca bir festivale gidiyorsun. Her yer çikolata. Ancak yiyem...
Temizlikçi kadın: Görünmez, değersiz?
Almanya’da IG Bau’da örgütlenen temizlik işçilerinin ‘temizliğin bedeli var’ mücadelesinden esinlene...
Temizlikçi bir kadının kaleminden ‘kendileri’
Susanne Neumann 36 yıl temizlik işçiliği yapmış, şimdi ise kanser tedavisi görüyor. Bu arada boş dur...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.