Değerli hazirun,

Evdeki stokları ve cebimdeki yekûnu kontrol ettikten sonra kulaklarıma kulaklığı takıp dışarı çıktım pazar günü. Yürürken bir yandan da “freyzıl vörb”lerle ilgili bir podcast dinliyordum. Save up, dedi anlatan kadın, para biriktirmek demek. What? Ne biriktirmek?

— Cümle içinde kullanayım mı hocam?

1) Biz eğer yeterse paramızı biriktirmek istiyoruz.

2) Ben büyüyünce para biriktireceğim.

Maşallah sadece dolar karşısında değil, patates soğan karşısında bile değer kaybeden bir para bu. Nasıl yetireceğimizi şaşırdık. Yat kalk duadayız: Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin.

Daha iki hafta önce 1929 ekonomik krizini ve Almanya’daki hiper enflasyonu anlatmıştım 12. sınıflara. Orada el arabasına doldurduğu paralarla alışverişe giden bir adamın fotoğrafına bakıp halimize şükretmiştik. Elimle cebimi yokladım, henüz o durumda değildik. Velev ki dolar 10 lira oldu, sıfır mıfır atar onu 1 liraya kitlerdik. Genetiğimizde var çok şükür. Bir de şey var, teğete iman. Karşıdan top da gelse, taş da virüs de kriz de hepsi bizi teğet geçer, kalbimizle iman ettik. Aklı işin içine sokmanın alemi yok. Şahsen ben aklımı prokaryot hücrede protein sentezini anlamak için kullanabilirim misal. Ama bu para pul işlerine hökümet büyüklerimizin aklı keser ancak. Kader, fıtrat ve tevekkül dedikleri anda ben inanmaya hazırım.

EKONOMİ DEĞİL MORAL BAKANLIĞI!

Tarihte en yüksek enflasyon Macaristan’da 1946’da yaşanmış. Aylık enflasyon: Yüzde 13.600.000.000.000.000 (13 kentilyon 600 katrilyon). Fiyatlar her 15.6 saatte ikiye katlanmış. Günlük enflasyon yüzde 195’miş. Bizim milletçe alışık olduğumuz bir başka şey de daha kötüsünü örnek gösterip teselli etmektir. Ben bu anlamda TÜİK’e teşekkür etmek istiyorum. Yukarıdaki rakamları Macaristan için yazarken bile benim moralim bozuldu. Bizim istatistik kurumumuzdaki yetkililer de baktılar topladıkları veriler halkın moralini bozacak, gidelim başka veriler toplayalım da insanları durduk yere depresyona sokmayalım dediler zaar. Ne demiş Disraeli, üç çeşit yalan vardır; yalan, kuyruklu yalan, istatistik. Caizdir yani bu minvalde. Bugünden tezi yok Ekonomi Bakanlığının adını da Moral Bakanlığı olarak değiştirelim derim. Bir önceki bakanımız da diş macunu reklamlarına aday gülüşüyle tekrar koltuğuna dönebilir.

Bu yazıyı yazacağım diye tarihteki büyük resesyonlara, krizlere, kıtlıklara falan baktım ama öyle içim çekildi ve moralim bozuldu ki hiç konu bile etmek istemiyorum.

Kulaklığımdaki kadın freyzıl vörb’lere devam ediyor: Splash out. Düşünmeden para harcamakmış.

Ben ekonomi bakanı mıyım, başkan mıyım, deli miyim divane miyim de sıpleş auuut, demeyin öyle şeyler annecim. Gideyim de indirimdeki yağlar bitmeden alayım, yağın nerede kime lazım olacağı hiç belli olmuyor yoksa.

Görsel: Freepik