Kriz hayatımızın tam ortasında!
Küçükçekmece’den işçi kadınlar anlatıyor: ‘İşverenin gasplarına karşı çıkana kapı gösteriliyor. Krizin, zamların yaşamın her yanını saran işçi için tek çare bu ücrete tamah etmek oluyor...’

İşçilerin yoğunlukla yaşadığı Küçükçekmece’de Emek Partisi’nin 8 Mart için başlatmış olduğu işçi kadın buluşmalarından birini gerçekleştirdik.

Mahallede dönem dönem bir araya gelen kadınlarız. Buluşmaya çağırdığım tekstil işçisi Olca’nın morali oldukça bozuktu. Patron bankaya yatırdığı 2020 liranın 200 lirasını elden almaya başlamış. Kafasına göre belirlediği bir miktarı herkesten geri alıyormuş. Mesela bir çok işçiye 1800 veren patron, Olca’ya 1700 lira veriyormuş. Olca 5 aydır çalışmasına rağmen sigorta girişini yeni yapmışlar; sürekli kaçak çalıştırılanlar ise genelde göçmen ve mülteci işçiler. Gürcistanlı bir kadın işçi de kendisine 1700 lira verilmesine tepki gösterdiği için müdür tarafından küfre maruz kalmış.

İşverenin gasbına karşı çıkan işçiye küfür ediliyor, kapı gösteriliyor. Krizin, zamların, yoksulluğun yaşamının her yanını sardığı işçi için tek çare bu ücrete tamah etmek oluyor. İşte bu yüzden, tamah etmemenin çare olmadığını konuşmak için, üç beş demeden kadın işçilerle bir araya gelme inadını sürdürüyoruz.

Olca’nın patronu bir de kendisine karşı gelenlere mazlum ayağına yatıp “Siparişlerim az, benim verebileceğim bu kadar, ben 70 kişiye maaş veriyorum benim etim ne budum ne” diyormuş. Polo gibi lüks markalara üretim yapan bir atölye halbuki burası; ithalata çalışıyor.

Krizin ardına sığınıp mazlum ayağına yatanlar bir tarafta, iki yakası bir araya gelmeyen asıl mazlumlar bir tarafta...

‘PRİMİNİZİ KESERİZ’ TEHDİTLERİ ARTTI
İşten çıkmak isteyen Olca’yı onun yerine işyerinde toplu bir tepki verilmesi konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Sonuçta koşullar her yerde aynı...

“Çıkman çözüm değil, şikayet et” diye araya giriyor, dünyanın her yanına ürünleri dağılan o çok bilindik markanın depo işçisi arkadaşımız. Onun da durumu pek farklı sayılmaz. Kriz döneminde işten atmaların olduğunu ve işçilerin daha yoğun çalıştırılmaya başlandığını söylüyor. “İnanılmaz bir yoğunlukla çalışıyoruz, çocuğumu göremiyorum, üç kişinin yaptığı işi şimdi bir kişi yapıyor” diyor ve çocuğuna vakit ayıramamaktan yakınıyor.

Bu kadar yoğun çalışma karşısında asgari ücret alıyor; bu rakam primlerle ancak 2500 liraya kadar çıkabiliyor. Kriz zamanı özellikle işverenlerden, ustabaşlarından “Priminizden keseriz” tehdidini daha sık duyar olmuşlar; “Prim kesilir korkusuyla daha çok çalışıyoruz” diyor.

‘ONLARIN EN İYİ GÜNLERİ AMA BİZİM EN KÖTÜ GÜNLERİMİZ’
Aynı markanın mağazasında çalışan bir işçi kadın da işlerin yoğunlaştığını, bunun yanı sıra müdürlerin daha az prim vermek için hedefi özellikle yüksek tuttuğunu söylüyor. Üniversite mezunu olmasına rağmen iş bulamadığı için burada çalıştığını belirten genç işçi, ailesine yeteri kadar yardımcı olamamasının üzdüğünü yaşıyor. Yazdan kalma kurutmalıklarla idare etmeye çalıştıklarını, sebze meyve almakta zorlandıklarını anlatıyor...

Yani iktidar memleketin meydanlarında istediği kadar “Aldığımız tedbirlerle hamleleri boşa çıkardık” desin, hayatın gerçeği gün gibi ortada.

Bir taraftan 8 Mart’ı da konuşuyoruz. Mahallede kadınların daha sık ve daha kalabalık bir araya gelmesi isteği ifade ediliyor sıklıkla. Bu buluşmalar, bir araya gelmeler kadınlara iyi geliyor, kesin. Bu konuda birbirimize söz veriyoruz ve ilk adımı 8 Mart’ta atmayı kararlaştırıyoruz.

İlgili haberler
İşçi kadın buluşmalarının gösterdikleri

Çalıştıkları işyerleri ya da alanları farklı olsa da işçi kadınların hepsi aynı ortak sorunu yaşıyor...

Uzun mesailer, bitmeyen borçlar, taciz...

İşçi kadınlar çalıştıkları yerlerde insanların ekonomik gidişata tepkili olduklarını, ancak güvensiz...

İşyerinde bir işçi kadın buluşmasının ardından...

Denizli’de tekstil işçisi 40 kadın buluştu: ‘Kadınlar bir araya gelince her sıkıntıyı çözüyor...’