Kadınların canının hiçe sayılmasına izin vermeyeceğiz
Cinsel istismar, cinsel şiddet vakalarında idam ya da hadım önermekten değil; vaka olmadan önlem almaya, mağdurları korumaya ve toplumsal eşitliği sağlamaya yönelik politikalar üretmek gerekiyor.

Şule Çet’ in cinsel saldırıya uğrayıp öldürülmesinin üzerinden üç ay geçti. İlk başta sanıkların verdiği ifadeye göre bir plazanın 20. katından atlayarak intihar ettiği belirtilmişti. Fakat otopsi sonucu ve olay yerindeki araştırmalar bunun doğru olmadığını gösterdi.

Şule Çet, Gazi Üniversitesi Tekstil Tasarımı Bölümünde ikinci sınıf öğrencisiydi ve okurken aynı zamanda eğitim masraflarını karşılamak için çalışıyordu. Fakat çalıştığı iş yeri kapandığı için işinden olmuştu. Çalıştığı iş yerinin ortaklarından biri olan Çağatay A. Şule’ye başka bir iş bulabileceğini söyleyerek onu bir iş görüşmesine çağırmış; arkadaşı Çağatay A, arkadaşı Berk A. ve Şule, Şule’nin öldürüldüğü plazaya geçmişlerdi.Plazadayken, Şule arkadaşlarına adamın ona taktığı ve oradan çıkamadığı mesaj atmıştı. Daha sonra zanlıların ifadelerine göre Şule plazanın 20. katından atlayarak intihar etmişti. Şule atlamaya çalışırken Berk A. orada değilmiş, güya Çağatay A. onu tutmaya çalışmış ve Şule’nin tırnakları zanlının koluna batmış. Şule’ nin tırnak arasından çıkan DNA bu şekilde açıklanmaya çalışılmıştı. Çok geçmeden Şule’nin kanında uyutucu bir madde olduğu ve cinsel saldırıya maruz kaldığı ortaya çıktı. Bunlar ortaya çıkana kadar Şule’nin arkadaşları, ailesi Şule’nin intihar etmediğini, olayın bir cinayet olduğu defalarca belirtti. Zanlılar ise olaydan bir buçuk ay sonra ise ancak tutuklanabildiler. 

Şule gibi birçok kadın cinsel saldırıya uğrayıp öldürüldü ve öldürülüyor. Devletin bu konuda yaptığı şey ise ancak gözaltına alıp salmak, ta ki ciddi bir kamuoyu oluşana kadar.

SÖZDE ÇÖZÜMLER: İDAM VE HADIM
Uzun zamandır cinsel istismar vakaları bahane edilerek uygulamaya sokulacağı söylenen iki ceza var: İdam ve hadım. Özellikle artan çocuk istismarı ve çocuk cinayetleri kullanılarak bu sözde çözümler bizlere kabul ettirilmeye çalışılıyor. İdam ve hadımın insanlık dışı birer ceza yöntemi olması bir yana, bizlerin bu konu ile ilgili sorması gereken birçok soru var. Kadın cinayetlerinde, çocuk cinayetlerinde, istismar vakalarında mevcut hukuk sistemindeki cezalar dahi uygulanmazken idam ve hadım nasıl uygulanabilir? “Gece sokağa çıkan kadın tecavüzü hak eder”, “Bir kereden bir şey olmaz” zihniyetini taşıyan bir hükümet “bu konulara karşı samimi(!)” görüntüsü oluşturmak için mi bu tür cezalar istemektedir? Bu cezaların hedefi aslında tecavüzcüler ve katiller midir?

İdam ve hadım cinsel istismarın önlenmesini sağlayacak yöntemler değildir, ki idam ve hadımın birer ceza olarak uygulandığı ülkelerdeki istismar vakalarının sayıları bizlere bunu açıkça gösteriyor. Ayrıca bu tür cezalar suçun bireyselleşmesine ve istismarcının sapık ya da hasta biri olarak görülmesine yol açıyor. Fakat bizim için aslolan kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismarı ve şiddeti toplumsal ve politik bağlamından koparmamak olmalı. Cinsel istismarı önlemeye, mağdurları korumaya ve toplumsal eşitliği sağlamaya yönelik politikalar üretmekten başlamak gerekiyor.

DAYANIŞIRSAK BAŞARABİLİRİZ
Kadına ve çocuğa yönelik cinsel saldırı vakalarında devletin yapmadığı fakat bizim yapabileceğimiz şey birbirimizle dayanışarak kadını, çocuğu zayıf birer obje haline getiren bu sisteme karşı sesimizi yükseltmektir. Şule’nin vakasında birbirimizle dayanışmanın, “parası olan düdüğü çalar” sistemini nasıl zorladığını gördük ve birlik olursak daha fazlasını da başarabiliriz. Son olarak bir üniversite öğrencisi olarak dayanışmanın bir diğer ayağı ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğunun başlattığı ve tüm üniversite topluluklarını desteğe çağırdığı imza kampanyasından bir alıntıyla yazımı noktalamak istiyorum: “Şule için adalet istiyoruz!Üniversite gençliği olarak arkadaşlarımızın hayatlarının hiçe sayılmasına ve yaşananların üstünün kapatılmasına müsaade etmeyeceğiz. Katiller cezalarını bulana kadar, gerçek adalet sağlanana kadar bu davanın takipçisiyiz. Bir kişi daha eksilmeyeceğiz!” 


İlgili haberler
Şule Çet’in ailesi konuşuyor

Şule Çet’in ağabeyi Şenol Çet ve yengesi Songül Çet: İdam, hadım değil adalet istiyoruz.

Kendi emeğiyle güçlenen HASİBE

Yıllarca yaşadığı bütün zorluklara ve şiddete rağmen mücadele etmekten vazgeçmeyen, kızlarıyla birli...

Çalınan hayatlar, uzak savaşlar, ‘dokunmayan’ yıla...

Bize ‘dokunmayanı’ bize uzak sanıyoruz. Boko Haram gerçeği ve onun özelinde cihatçı örgütlerin kadın...