İlk günkü korkuyla…
‘Hava yağışlı, yerlerde kar vardı. Sokaktaki insanların çaresizliği, çocukların ağlama sesi hâlâ gözümün önünden gitmiyor.’

Deprem esnasında başımızdan geçen olayları anlatayım sizlere. Herkes gibi biz de her şeyden habersiz uyuyorduk. Şiddetli bir sarsıntıya kadar... Aniden uykudan uyandık. Hepimiz çocuklarımızla birlikte sokağa kaçtık. Tüm komşularımız sokaktaydı. Ne ayağımızda bir çorap ne de üzerimizde bir mont. Hava yağışlı, yerlerde kar vardı. Sokaktaki insanların çaresizliği, çocukların ağlama sesi hâlâ gözümün önünden gitmiyor. Komşularımız arabayı açıp sokaktaki tüm çocukları arabaya koydular. Hava yağışlı olduğu için ateş de yakamadık. Eve girip montlarımızı da alamadık. İşte o an daha iyi anladım çaresizliğin ne demek olduğunu. İki gece boyunca komşularımızla birlikte sokakta kaldık. Ne uyku uyuyabildik ne yemek yiyebildik. Üçüncü gün komşunun garajında kendi imkanlarımızla soba kurduk. Dördüncü gün olmuştu, ne bir yardım geliyordu ne de halimizi soran bir devlet vardı. Herkes kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Altı metrekare alanda yaklaşık 5 aile 10 gün boyunca kaldık. Komşularımızın arabası vardı. Ama bizi yalnız bırakmamak için hiçbir yere gitmediler. Şu anda evimizde kalıyoruz ama ilk günkü endişe ve korkuyla.

‘ÇOK MUTLU OLDUK DEDE’

Depremden bir süre sonra iki torunumla birlikte Sınır Tanımayan Palyaçolar’ın gösterisini izlemeye gittik. Depremden dolayı tedirgin olan torunlarımın palyaço gösterisinde çok mutlu olduklarını gördüm. Birçok çocuk gelmişti gösteriyi izlemeye. Hepsinin mutluluğu yüzlerine yansıyordu. Etkinliği düzenleyen Nar Sanat Derneği’ne ve Ekmek ve Gül’e teşekkür ederiz. Emeği geçen herkesin eline, emeğine sağlık. Eve dönüşte torunlarım bana “Çok mutlu olduk dede” deyince ben daha da mutlu oldum.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül