Hemşireler: Gülmeye fırsatları yok, ihtiyaçları çok
Bugün hemşirelik sadece tedaviyi uygulayan değil aynı zamanda bakıcılık da yapan bir meslek haline getirildi. Hemşirelerin en önemli sorunları ise ağır çalışma koşulları...

Eyüp Devlet Hastanesi, sahile paralel yolun kenarında dokunsan yıkılacak gibi dursa da her gün binlerce hastaya hizmet veriyor. Sadece acil serviste günlük ortalama 1000 hastanın tedavi edildiği Eyüp Devlet Hastanesinde, her bir çalışan deyim yerindeyse atom karınca hızında çalışmak durumunda. Hastaneye bu sefer bir hasta olarak değil hastane çalışanlarının koşullarını dinleyenler olarak gidiyoruz...

Sağlık personellerinde en sık görülen psikolojik rahatsızlıkların ilk dördü tükenmişlik sendromu, değersizlik hissi, Anksiyete bozukluğu, uyku bozuklukları. Peki, pek çoğumuz sık sık gittiğimiz hastanelerde özellikle hemşirelerin halinin farkında mıyız?

2007 yılında çıkarılan bir kanuna eklenen geçici madde ile yardımcı sağlık personeli olarak tanımlanan hemşirelik mesleği adeta kurtlar sofrasına bırakıldı. Hemşirelik sadece tedavi uygulayan değil aynı zamanda bakıcılık da yapan bir meslek haline getirildi. Her ne kadar kadınlara özgülenen bir meslek olsa da erkek hemşirelerin de olduğu günümüzde hemşirelerin sorunları ortak: Ağır çalışma koşulları...

HEMŞİRELER NEDEN GÜLMEZ?

Sohbete ilk olarak 26 yıldır meslekte olan bir hemşireyle başlıyoruz. Meme kanseri atlatmış. 20 yıl çalışıp emekli olacakken sürekli değişen emeklilik yasaları nedeniyle 17 yıl daha çalışması gerektiğini öğrenmiş. Çalışırken neden güler yüzlü olamadıklarını sürekli “Size bir örnek daha vereyim” diyerek çoğalta çoğalta anlattı. Servislerde çalışan hemşirelerin çalışma koşullarının zor olduğuna dikkat çekse de en çok 20 yıldır çalıştığı acil servislerde yaşadığı haksızlıkları anlattı. Daha iyi şartlarda çalışmak, emekli olunca daha yüksek ücret almak umuduyla durmadan eğitim almış.

Ankara’da çalıştığı hastanede, röntgen sırasında koruma önlükleri verilmediği için hamileliğinden sonra meme kanserine yakalandığını anlatıyor: “Hep söyledim ‘Bu bizi kanser edecek’ diye ama dinleyen olmadı. Çözüm önerilerimiz reddedildi.” Sağlık Bakanlığı ödenek ayırmamak için 64 kişinin yapması gereken işi 19 kişiyle çözmeye çalışmış. İdare mahkemesine başvuran sendika sayesinde çalışan sağlık personeli sayısı 54 kişiye çıkartılmış fakat atamalarla değil toplama yöntemlerle olmuş bu da. Henüz 3 yaşında olan çocuğunun bakım sorununu çözmek için Bursa’ya annesine gönderdiğini söyleyen sağlık emekçisi, “450 kadının çalıştığı hastanede çocuklarımız için bir oda ayırmayan idareye defalarca başvurduk ama maalesef” diye anlatıyor yaşadığı zorluğu.

Sağlık lisesi mezunu başka bir hemşire alıyor sözü: “Yeterlilik sınavı ile işe başladım. 45 yaşındayım, İstanbul’un iki hastanesi hariç tümünde çalıştım. Çalışma koşulları o kadar zor ki. Bak korse takarak çalışıyoruz.” Bel ve boyundan üç ameliyat geçirmiş, ‘Meslek hastalığı’ diyor yaşadığına, yine de çalışmaya devam ediyor. Emekliliğinin onlar için nasıl hayal olduğunu anlatıyor: “Riskli birim farkı ücretlerimizi alamıyoruz, çocuğum okula gidebilsin diye en üst sınır olan 128 saat mesaiye kalarak toplamda 400 saat çalışıyorum. Bizden kesilen vergilere girmeyeceğim. Emeklilik kesintisi, sözleşmelilerden yapılan kesinti, vergiler, ek ücret ödemeleri, döner sermaye derken böl, parçala, yönet mantığı en iyi bizim sektörde uygulanıyor. Doktorlar puanlama sistemiyle performans alırken hemşirelerin ek ödemeleri yapılmıyor riskli birim farkı dahi alamıyor “Yasada hakmış gibi görünse de idarenin inisiyatifine bırakılan ek ödemeleri 2 yıldır alamıyoruz.” Diyorlar.

SARGILI AYAKLA SAĞLIK HİZMETİ VERMEK

Genç hemşireler ise mesleğin itibarsızlaştırılmasının onları nasıl zorladığını anlatıyor. Bir hemşire hastaların dahi kendilerine her tür kabalığı yapmayı hak gördüklerini söyleyerek ilk fırsatta başka bir alana geçeceğini ifade ediyor. Acil servis hemşiresi bir kadın ise 3+1 dedikleri yöntemle sözleşmeli çalıştırıldıklarını anlatıyor. Sözleşmeli çalışanların kadroya alınmış gibi gösterildiğini ve düşük mesai ücretlerine rağmen haklarını bile arayamadıklarını belirtiyor. “Her ne kadar devlet güvencesinde çalışıyor gibi olsak da ilk dört yılın memurluğumuz için çok belirleyici olduğunun, özellikle birlikte çalıştığımız doktor ve idari amirlerin bir sözü ile nasıl zora sokulacağımızın farkındayız” diye ekliyor.
Personel eksikliği nedeniyle kullanamadıkları izinlerinin zamanla ortadan kaldırıldığını, sağlık sorunları yaşadıklarında bile rapor kullanamadıklarını söyleyen hemşirelerin çoğu meslek hastalığına yakalanıyor. Bir hemşirenin ayağındaki sargıyı gösterip “Bakın bu ayağa rağmen çalışmak zorunda” diyerek, topuk dikeni, bel boyun fıtığı, varis vb. pek çok hastalığın özellikle hemşirelerde yüksek oranda görüldüğünü anlatıyorlar.

‘TÜKENMİŞLİK SENDROMU YAŞIYORUZ’
Yönetmeliklerin değişmesinin, hasta hakları ve geçmişe dönük taramaların yapılmaya başlanmasının doğru olduğunu ama bunun bir iş yükü olarak kendi üstlerine yıkılmasına itiraz ediyor. Ortalama 15 sayfa evrakların doldurulmasından dolayı hasta tedavisi uygulayamayacak hale geldiklerini söylüyorlar: “Benim görevim makul sayıda evrakı yazmak, sürekli yazı yamaktan hasta kontrol etmeye fırsatımız olmuyor. Sürekli iş yükümüz artıyor.
kutu
‘TEKSTİLDE ÇALIŞAN İŞÇİDEN FARKIMIZ YOK’

“Araştırmalara konu olan boşanmaların nedeni yoğun çalışma tempomuz” diyor bir başka hemşire. Uzun saatler çalışmanın getirisi sadece evliliklerin dağılması değil tabii, düzensiz uyku nedeniyle başlayan Anksiyete bozuklukları da var. Kendilerine kalan bir günü hiçbir şey yapmadan sadece dinlenerek geçirmek istediklerini dile getiren hemşireler son söz olarak şunu söylüyor: “Tekstilde ya da fabrikada başını kaldırmadan çalışan işçiden ne farkımız var, hepimiz aynı durumdayız. Gülmeye fırsatımız olmasa da ihtiyacımızın olduğu kesin…”

İlgili haberler
Genelge yeterli değil; sağlıkçılar 7/24 açık, ücre...

Sağlık Bakanlığı tüm sağlık kuruluşlarına “kreş açılsın” dedi ama görülüyor ki genelge yayımlamak ye...

Bir hemşire üç kişilik iş yapıyor; ne enerji, ne v...

Oya hemşire anlatıyor: ‘Mesleğimiz dışındaki işlere bile biz koşturuyoruz, üç kişilik işi yapıyoruz,...

Kıyafetleri değil, sağlıkçının sorunlarını dert et...

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün ‘edep, adap ve inanca uygun kıyafet genelgesine’ sağlık çalışanı kad...