Her gün yeniden ve yeniden yaşadığımız gerçeklere uyanıyoruz. Sabah çocukların beslenmesine koyacak bir şey yok. Cebine ay sonu yaklaştığı için harçlık da koyamadık. Ayağımızdaki ayakkabı eskidi, değiştiremedik. Boğazımızdan kıstıkça kıstık yine de bir şey artmıyor. Hep eksideyiz ama ne hikmetse bu ülkenin Cumhurbaşkanı her gün yeni bir müjde açıklıyor. Biri sana “Bir müjdem var” dediğinde kalbin çarpar heyecandan, tatlı bir sevinç sarar insanı. Fakat kadınlar bu müjde ifadesinin karşısında hiç böyle duygular yaşamıyor. Onların tek gerçeği var, o da her sabah uyandığı yoksul hayatlar. Servisine binip işe giderken, yolda, kafasında akşam çocuklara ne yedireceğim sorusuyla çalışırlar. Akşam olur, yine bir şey değişmemiştir. Çalışıp doyamayanların kentinde kadınlara hayat, pek müjde verecek gibi değil.
“Sana bir müjdem var” cümlesi karşısında kalbin heyecanla çarpar demiştik ya işte bu duyguyu asıl kimler yaşıyor? Her gün yeniden kanımızı emen, iliğimize kadar sömüren bu düzenin temsilcileri. İşte sana bana müjde diye verdikleri şey: esnek güvencesiz çalışma, şiddet, yoksulluk, eğitimsizlik, geleceksizlik ve sağlıksız bir hayat.
NEDEN HEP PATRONA?
Bizim itirazımız var! Buluştuğumuz metal işçilerinden yan yana geldiğimiz direnişçi kadınların sözlerine bakalım. “Ben haftalarca çocuğumun yüzünü bile görmüyorum” diyor metal işçisi bir kadın. “Evime girecek olan bu asgari ücret için çocuğumla birlikte bedel ödüyoruz. Günün sonunda yine de geçinemiyorum. Ben çalışırken çocuğum büyükannesinde kalıyor. Zorunlu mesai olunca bazen iki hafta bile göremiyorum. Çok engel var ama birleşmeliyiz yine de. Artık yemiyoruz bu müjdeli sözleri” diyor.
NEDEN HEP PATRONLARA?
Metal işçisi kadına çocuğunu görememek dokunmuş. Dünyanın tüm yükü, sadece onun sırtındaymış gibi yaşamak ona dokunmuş. Başlamış sorgulamaya ve “Gücümüz ellerimizde” demesine artık ramak var. 100 günü aşkındır hakları için direniyor TKIS işçileri. “Artık korkmuyoruz” diyor işçi kadınlar. İçeride çalışan işçiler çadırda direnen arkadaşlarına hem destek vermek hem de taleplerini kabul ettirmek için eylem saatlerini sabırsızlık bekliyorlar. Yırtıp attık o korku gömleklerini. Hak aradığımızda bize nasıl düşman bir sistem olduğunu gördük. Kendileri dünyaları yerken biz işçileri nasıl sefalete mahkum ettiklerini gördük ve bu güvencesizliğe karşı çıkmak için “Neden hep patronlara?” diye soruyoruz. Çünkü bu düzen, patronların düzeni.
Yer yer çeşitli mücadeleler ile bu düzene karşı çıkıyor emekçiler. Ama hep bir şeyle karşılaştıklarında ya da doğrundan bela kendi başında olduğunda sorguluyor ve hareket geçiyor. Bu hareket bazen kazanımla sonuçlanmasa bile artık o işçiler tüm gerçekleri öğreniyor.
BİRBİRİMİZDEN ÖĞRENECEĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR
Şimdi işçi kadınların güvencesizliğe karşı örgütlenme günü olan 8 Mart’ı karşılamak için hazırlıklar yapıyoruz. Tüm yan yana gelişlerimizde, etkinliklerimizde, basın açıklamamızda, her nerede mücadele edersek edelim birbirimizden haberdar olma ve en önemlisi işçi kadınların tüm ortak sorunları ve talepleri etrafında birleşme zamanı. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var diyerek sıvayıp kolları ve açalım birbirimize yolları. İşte o zaman esnek ve güvencesiz çalışmaya, yoksulluğa ve şiddete dur diyebilmenin adımlarını atmış olacağız. Bu 8 Mart direnişlerin, mücadelelerin filizlendiği bir gün olsun!
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Grev çadırının neşesi Ayşe’nin hikayesi
TKIS Blinds işçilerinden Ayşe’nin neşesi, mücadeleye ve arkadaşlarına olan inancı, yaşamında da fabr...
Güvensizliği mücadeleyle aşıyoruz
‘Nuran, iş yerinde her işin elinden gelmesiyle nam salmış işçilerden biriydi. Aynı fabrikada selamla...
Kış bitecek, bahar bizimle gelecek!
‘Biliyoruz ki ne bu kış uzun sürer ne de ilkbahar gecikir. 8 Mart’ta baharı hep birlikte karşılayaca...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.