Pelsan Elektrik’te 6 yıl çalışıp işten atılan bir işçi olarak yaşadıklarımı anlatmak istiyorum. Pelsan Elektrik İMES, DES ve KADOSAN tarafında olmak üzere 11 atölye ile başladı. Şimdi ise Emek Mahallesi’nde ve Gebze Dilovası’nda iki büyük fabrikaya dönüşerek büyüdü, karını her yıl katlıyor ve trilyonlar kazanıyor. Üç vardiya sistemi olduğu için benim gibi çocuğu olan kadın işçilerin kabusu bir fabrika.
MAAŞIM KİRAM KADAR
Çalışma koşulları ağır, ücretler düşük. Yeni giren birkaç aylık işçiler hariç, tüm işçilerin aldığı ücret asgari ücretin biraz üzerinde; 20-22 bin. Düşük ücret uygulaması ve yılda 2 kez yapılması gereken zamlar yapılmadığında sık sık işçiler işten ayrılıyor.
Dudullu OSB'deki tüm işletmelerde ve büyük fabrikalarda durum aynı. Servis, yemek, SGK olduğu için benim gibi koşullara, şartlara bakmadan bu fabrikaya giren çok kadın işçi var. Ama işe girdikten sonra gerçeği görüyoruz. “Nasıl olsa işim var, yemek var, servis var” derken kendini prangaların arasında buluyorsun. Saatlik ücretlerimiz ve kıdemlerimiz kaç liradır, günlük yevmiyemiz nedir, bilmiyoruz.
Ocak, şubat, özellikle mart aylarında vergi dilimi kesintilerinden ücretlerimiz iyice eriyor. Bordromuzu rahat göremiyoruz. Zaten fazla mesailerimiz de eksik. 30 saat çalışırsın 13-15 saat gösterilir. Çocuklarımız var, emzirilmesi gerek, izin verilmiyor. Kreş hakkı tanınmıyor. Eve erken gidemiyoruz ya da vardiya değişimlerinde gündüz vardiyalarına kaydırılmıyoruz.
Ümraniye, Atakent’te oturuyorum. Ev kiramız 20 bin liraydı, bu ay 22 bin lira oluyor. Benim aldığım ücret sadece kirama yetiyor. Eşim çalışmasa ve babamın maddi desteği olmasa biz İstanbul'da yaşayamayız. Tokat’taki köyümüze geri dönmek zorunda kalırız.
ZAM İSTEDİM DİYE İŞTEN ÇIKARILDIM
Küçük çocuğum, bir de liseye giden kızım var. Sırf onlar okusun diye çalışıyorum. Hükümet asgari ücrete temmuzda zam yapılmaması kararı aldı. Patronların da canına minnet, bunu fırsat bilip ücretlerimize üç kuruş bile zam yapmıyorlar. “6 yıldır çalışıyorum, bana zam yapın” dedim diye bana “Hemen muhasebeye git, ilişkini kes” deyip işten attılar. Tazminatımı bile ben dava açınca verdiler. Örgütlü değiliz, sendikalı değiliz. Bu yüzden patronlar istedikleri gibi at oynatıyorlar. İşçi arkadaşlarımızın çoğu İş Kanunu’nu, yasal haklarını bilmiyor.
Fabrikada yemek, çay, tuvalet molaları saniyeyle ölçülüyor. Sık tuvalete gittiğinde uyarılıyorsun. Hastalık ve regl dönemlerimizde işitmediğimiz hakaret yok. Bize cehennem hayatı yaşatıyorlar, kendileri de Bodrum’da, Marmaris'te yazlıklarında, villalarında viski yudumluyorlar. Birçok iş yerinde sendikalı olup direnen işçi arkadaşlarımız varken bizim de bir araya gelip örgütlenmekten, sendikalı olmaktan başka çaremiz yok. Ek zam istemezsek, yılda 2 kez zam talep etmezsek, asgari ücretin en az 30 bin lira olması için mücadele etmezsek biz hep sürünür, cehennem hayatı yaşamaya devam ederiz. Zam istedim, işten atıldım. Ama tüm işçiler olarak iş bırakıp zam isteseydik, “Bu koşullarda çalışmayız” deseydik ben işten atılmazdım. Her şeyi oluruna bırakırsak Pelsan patronu trilyonları kazanmaya devam eder, biz işe açlıkla baş başa kalırız. Çünkü aldığımız asgari ücret açlık sınırının altında kaldı.
Fotoğraf: Evrensel
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.