2025 Emek Kampı: Gökyüzü ortak, sofra ortak, hayaller ortak
'Katıldığım her kamptan çok mutlu döndüm. Her seferinde, iyi ki gelmişim dedim.'

Bir yaz daha geldi.

Yaşam telaşı dört mevsim devam ediyor; ancak yaz mevsimi bu telaşa kısa bir mola imkânı tanırken, pek çok güzelliği de beraberinde getiriyor. Birçok kişi şikâyet etse de ben severim bu mevsimi. Örtüsüz bir mevsimdir benim için; güneşi, bulutları, yıldızları — kısaca gökyüzünü — daha aydınlık, daha net görür ve öylece yaşarız. Kışın yorgunluğunu ve ağırlığını üzerimizden atmak için de fırsatlar sunar bize.

Tüm bu güzelliklerin yanı sıra başka heyecanları da barındırır. Tatil düşüncesi aylar öncesinden başlar; yaz güneşini düşünmek bile kışın o kasvetli, soğuk günlerinde içimizi ısıtır. Tatil; bazıları için yıldızlı otellerde yaşanacak deniz, kum ve güneş üçlüsünden ibaretken, benim için parlak güneşin aydınlığında güzel insanlarla güzel sohbetlerin yaşanmasıdır.

Şu günlerde bu güzellikleri yaşayacağım bir tatil fırsatı yine önümde duruyor. Bahse konu olan Emek Yaz Kampı, hazırlıklarını bitirmiş, bizi bekliyor.

Çadırda bir yaz, gönülde bir güven

Daha öncesinde giden arkadaşlardan çokça dinlediğim yaz kampını ilk defa 2011 yılında deneyimledim. İlk kez tatilimi bir çadır kampında geçirdim. Anlatılanlardan aldığım güvenle, bekar bir kadın olarak beş yaşındaki kızımla birlikte gitmiştim Emek Kampı’na. Bu yılki gibi, o zaman da İzmir’in Selçuk ilçesinde gerçekleşmişti. Çok fazla bir beklentiyle katılmamıştım kampa. Tek beklentim, kızım için güvenli bir ortam olmasıydı. Kamp alanına geldiğimizde bizi karşılayanların nezaketi ve gülümseyen yüzleri, ilk anda içimizi ısıtmıştı. Bize gösterilen çadıra yerleştikten sonra kampın düzeni ve işleyişiyle ilgili bilgilendirme yapıldı. O andan sonra, artık ben de bir kamp sakiniydim ve işleyişin bir parçası olmuştum.

Kahvaltıyla başlayan günün telaşı, yatıncaya kadar devam eder ve kamp sakinlerinin iş birliğiyle gerçekleşir. Herkesin bilgisi, yeterliliği, gücü ölçüsünde gönüllü olarak sorumluluk alması ve bundan şikâyet de etmemesi insanın içine ferahlık veriyordu. Belki de bu kampı bu kadar özel kılan da bu.Bu programın içinde çocukların da düşünülmesi beni hem mutlu etmişti hem de içimi rahatlatmıştı. Öğretmen arkadaşların katkısıyla çocuklar için oyun ve eğitici atölyelerin kurulması müthiş güzel bir şeydi.

Kampa gelirken “Acaba kızım sıkılır mı?” diye düşünmüyor da değildim. Ancak yanıldığımı ilk günde anladım. Bu atölyeler sayesinde, kızımı gün içerisinde sadece yemek saatlerinde görebildim.En güzel tarafı da kızım nerede, ne yapıyor diye kaygı duymamak olmuştu. Biliyordum ki kızım güvenli ellerde ya oyun oynuyor ya da bir şeyler öğreniyor. Biliyordum ki çok mutlu. Arkadaşlarla sohbet ederken ya da bir ağaç gölgesinde kitabımı okurken, kızımın neşeyle koşturmasına çokça şahit oldum. Yanında olmasanız bile, ihtiyacı hâlinde birilerinin çocuğunuza sahip çıkıyor olması inanılmaz rahatlatıcı bir duygu ebeveynler için.

Yalnız değilmişiz

Kampın bir diğer güzel tarafı da yeni insanlarla tanışmak oldu benim için. Ülkenin her yanından gelen, benzer düşüncelere sahip insanlarla aynı ortamı paylaşmak çok keyifliydi.

İlk defa karşılaşıyor olsak bile yabancılık çekmiyor olmak, güven duygusunu da beraberinde getiriyor bence.

Biz emekçiler için hayatın giderek zorlaştığı zamanlardan geçerken, bazen kendimizi çok yalnız hissettiğimiz anlar elbet oluyordur.

İşte bu ortamda, aklı ve kalbi aydınlık olan insanları tanımak, bana yalnız olmadığım duygusunu da verdi.

Evet, bu ülkede benim gibi düşünen çok insan var ve hepimiz aynı şeyi istiyoruz, bu yolda mücadele ediyoruz: Sömürüsüz, insanca yaşayacağımız bir düzen.

Emek Kampı’na bu sene de katılacağım. Bu, benim beşinci katılışım olacak. İçimde şimdiden ufak ufak heyecanlar duymuyor değilim.

Acaba bu yıl nasıl bir program olacak, nasıl geçecek?

Artık kızım da büyüdü, o gençlik kampına katılacak. Kampın en çok keyif aldığım tarafı, gerçekleşen söyleşi ve paneller. Dünya ve ülke gündemini alanlarında yetkin kişilerden dinlemek, sorularıma cevaplar almak benim için kaçırılmayacak bir fırsat.

“Yine ve yeniden buluşalım!”

Bu kadar mı, hiç mi eğlenmeyeceğiz? Tabii ki, o da var. Müzik hep var zaten, hem de canlı. Gitarıyla, bağlamasıyla kampa ses getiren arkadaşlar da var, sağ olsunlar.

Türküler, halaylar ve hatta skeçler yaz akşamlarına ayrı bir renk katmakta.

Bir yanda bu varken, diğer yanda hemen her çadırın önünde de küçük grupları görmek mümkün.

Çadırlar arasında dolaşırken bir de bakmışsınız, bir çay keyfine siz de dahil olmuşsunuz.

Bu samimi ortamı kolaylıkla nerede bulur bir insan diye düşünmüyor da değilim.

Cevabımız, aile ortamında olacaktır şüphesiz. Zaten amaçlanan da bu bence.

Gündüz vakti mavisiyle bizi rahatlatan deniz, akşamları rüzgârın getirdiği kokusuyla içimize ferahlık getiriyor doğal olarak.

Sohbetlere bir tatlı katkı da denizin kokusundan geliyor.

Kamp süresince, Selçuk’taki Efes Antik Kenti ve Şirince’ye düzenlenen gezilere de katılma şansımız var. Dolu dolu bir program bu sene de bizi bekliyor bence.

Katıldığım her kamptan çok mutlu döndüm. Her seferinde “İyi ki gelmişim.” dedim.

Ekonomik durumumuz, her ne kadar tercih etmesem de, yıldızlı otellerde her şey dahil tatil yapma imkânı vermiyor bize.

Kendi adıma, yaşadığım betondan çıkıp başka bir betona girmek istemiyorum; bu sebeple bu kampa seve seve katılıyorum.

Doğayla iç içe olma fırsatını kaçırmak istemiyorum. Betona boğulduğumuz, ağaçların gölgesine, kuşların sesine hasret kaldığımız kentlerden kısa süreliğine de olsa nefes almak için uzaklaşmak gerçekten bir ihtiyaç. Kendim gibi bildiğim dostlarla bir ekmeği paylaşmak, kahkahalar attığımız anları fotoğraflarla anılarımıza katmak, rehberimize yeni bir numara ekleyerek ve “Seneye yine görüşürüz.” diyerek ayrılmak ne büyük bir mutluluk.

İşte, o sene yeniden geldi.

Haydi dostlar, bu sene yine ve yeniden buluşalım!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Tatil sezonu değil, kriz sezonu

Her yaz aynı soru dönüyor evlerin içinde: 'Ben işe gideceğim, peki bu çocuk ne olacak?'

Tekstil işçisi anlatıyor: 'Tatil budur!'

Türkiye’de milyonlarca işçi için tatil hâlâ bir hayal. Yıllık izin hakkının kağıt üzerinde olması dü...

Ucuz ve kaliteli tatil yapmak tüm emekçilerin hakk...

‘Özelleştirmeden bahsediliyor, tersine daha da artırılmalı kamp olanakları ve sadece kamu emekçileri...