Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek davası bugün Danıştay'da!
Okul öncesi eğitimde bir öğün ücretsiz yemeğin kaldırılmasına karşı Milli Eğitim Bakanlığına açtığımız dava bugün görüldü. MEB, çocukların açlığına devletin takdir yetkisi olduğunu söyledi.

Okul öncesi eğitimde bir öğün ücretsiz yemeğin kaldırılmasına karşı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyesi Necla Akyıldız Göçer ile 2023 yılında Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) açtığımız dava bugün Danıştay 8. Dairesinde saat 9.30'da görüldü. Duruşmada MEB avukatı, yaptığı savunmada okullarda bir öğün ücretsiz yemek vermenin mümkün olmadığını ve  çocukların açlığına devletin takdir yetkisi olduğunu söyledi. Necla Göçer'in avukatları ücretsiz yemek uygulamasının kaldırılmasının eğitim hakkının ihlali olduğunu ve hukuka aykırı olduğunu belirtti.

Dava öncesi gerçekleştirilen basın açıklamasına Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak ve MYK üyeleri, Eğitim İş Genel Örgütlenme Sekreteri Bülent Metin, SES MYK Üyesi Eylem Kaya Eroğlu, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Sağlık İş, ÇAÇAV, Sulukule Gönüllüleri Derneği, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, CHP Milletvekili Mustafa Adıgüzel katıldı.Basın açıklamasının ardından kurum temsilcileri ve basın Danıştay 8. Dairede duruşmayı takip etti. Danıştay 8. Dairesi’nde görülen duruşma, okul öncesi eğitimde bir öğün ücretsiz yemeğin kaldırılmasına karşı dava açan Necla Göçer’in avukatlarının konuşması ile başladı. 

‘Bu yaşam ve gelecek meselesidir’

Davacı Necla Göçer’in anaokulunda bir öğün ücretsiz yemek verildiği için 2 çocuğunu da anaokuluna gönderdiğini aktaran Yetigin, “Buna güvenerek okullarda kaldırıldığını fiilen öğrenmiş oldu. MEB tarafından okullara yazı gönderilmesi ile öğrenmiş olduk” dedi. 

İki yıldır duruşmanın yapılmasını beklediklerini belirten Yetigin, bu iki yılda çok şey değiştiğini belirtti ve açlık sınırının 14 bin liradan bugün 30 bin liraya yaklaştığına dikkat çekti. Elindeki beslenme çantasını göstererek konuşan Yetigin şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Müdürlüğünün hazırladığı reçetelere bakarak kadınlar bu beslenme çantasını hazırladılar. Sağlıklı ve dengeli beslenme için nasıl beslenilmesi gerektiğini yazmışlar.” Emekçilerin bu çantadaki beslenmeleri alamayacağını belirten Yetigin, “Kadınların da talebi bu, okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi. Çocuklar aç, susuz okula gitmesin istiyorlar. Su alacak parası olmadığı için okul tuvaletlerinden su içen çocuklar var. Suya erişim bile lüks. MEB’in kendisi de sağlıklı beslenmeye ilişkin bir sitede bunları anlatıyor. Buna bütçe ayrılması için çok ciddi rakamlara gerek yok. Bu uygulamanın yeniden hayata geçirilmemesi bir keyfiyettir, bir takdir yetkisi değildir. Kamu idaresinin okul öncesi eğitimde bir öğün ücretsiz yemek uygulamasından ‘ben vazgeçtim’ demesi iş ve işlemlerde hukuka aykırılığı da gösteriyor. Bu tek başına bir beslenme meselesi değil bir yaşam ve gelecek meselesidir.”

‘MEB aç çocukları görmeli’

Söz alan Avukat Heval Yıldız Karasu, Türkiye’nin imzacı oladuğu Uluslararası sözleşmelerden bahsetti: “Biz bu sözleşmelere bağlıyız. Anayasa’da da parasız eğitim çok açık bir şekilde ifade ediliyor. Aç bir çocuğun eğitim aldığı haliyle, tok bir çocuğun aldığı eğitim arasında fark var. Fırsat eşitliği üzerinden bunu eşitlemeniz gerekiyor. Meseleleri sadece ailelere bırakamayız. Açlıktan bayılmış çocuklar var. Okulunda tost daha pahalı diye karşıdan karşıya geçerek ucuz tost almak isteyen bir çocuk hayatını kaybetti. Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek sadece eğitim hakkı değil sağlık hakkı için de önemli” dedi.

Karasu, “Bizim talebimiz tüm okullarda bir öğün ücretsiz yemek. Bunu bir dönem verdiler ama sadece anaokulunda. Sonra deprem bölgelerine kaydı. Sonra kesildi. Devam edecekti, ne oldu? Bu açıklanmıyor. MEB kanununda fırsat eşitliğinden bahsediliyor. MEB’in aç çocukları görmesini istiyoruz. Danıştayın bu karara imza atarken geleceğe dair bir imza atacağını bilmesini istiyoruz” diye ekledi.

MEB: Çocukların açlığına devletin takdir yetkisi vardır

MEB adına savunma yapan avukat, “Devletin çocuklara okullarda verilecek zorunlu yemeğin mali imkanları gözeterek takdir yetkisi hakkı bulunmaktadır. Zorunlu yemek uygulaması mümkün değildir. Davanın reddi gerekmektedir” dedi.

‘Eğitim hakkı kapsamında uygulamanın kaldırılması hukuki değildir’

MEB avukatının savunmasının ardından tekrar söz alan Av. Yetigin, “Mesele var olan uygulamanın kaldırılması ve bir açıklamanın yapılmasıdır. Takdir yetkisi bu kadar geniş yorumlanabilinir mi?” diye sordu. Yetigin, MEB’in savunmalarında bir öğün ücretsiz yemeği belli yerlerde verdiği ifadesinin de gerçekliği yansıtmadığını belirtti. 

Yetigin, “Bir adım var ama geriye bir adım var. ‘Bakanlığın bir görevi yoktur’ savunmasının kendisi de gerçeğe uygun değildir. Eğitim hakkı kapsamında uygulamanın kaldırılması hukuka aykırıdır. Davanın kabulünü talep ediyoruz” dedi. 

Karar daha sonra tebliğ edilecek

Savcı, davanın reddi gerektiğini söyledi. Mahkeme heyeti kararı tebliğ edeceklerini ifade etti

Savcılık duruşma öncesinde davanın iptali talebiyle çeşitli gerekçeler sunmuştu. Uzmanlar ve bu talebin mücadelesini yürüten kadınlar savcılığın öne sürdüğü gerekçeleri çürütüyor. Okumak için TIKLAYIN
‘Ülkenin gözü bu davada’

Duruşmanın ardından gerçekleştirilen basın açıklamasında milletvekilleri, kurum temsilcileri söz aldı.

Duruşmanın ardından yapılan açıklamada konuşan EMEP Milletvekili Sevda Karaca “Bugün memleketin dört bir yanının gözü bu davada. Bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek mücadelesinin önemli bir noktasındayız. Daha önce benzer bir davada yetkililer ‘Zenginler yemek verilmesini istemiyor’ gibi garabet açıklamalar yapmışlardı. Bu hakkı ilk olarak verip sonrasında geri çektikleri durumun garabeti görülmekte. Avukatlarımız bunun ne önemli bir mesele olduğunu bugün gözler önüne serdiler. MEB’in avukatının söyleyebildiği tek şey ‘yetkililerin yetkisi vardır’ oldu. Onların gözünden sadece zenginlerin çıkarı görülüyor. Bugün çocuklarımızın yaşam hakkı için bir öğün sağlamayan, ‘bütçe yok’ bahanesinin arkasına saklananlar, saraya her gün 58 milyar lira harcayabiliyorlar. Bu ülkede canları isteyince nasıl eğitim hakkını sağlayabileceklerini, çocukları patronlara köle yaptıkları MESEM’lerde gösteriyorlar. Özel okullara teşvik adı altında vergi istisnası yapabiliyorken bu ülkenin MEB bütçesinin sadece yüzde biriyle karşılanabilecek olan bir durum için bugün davacıydık. Davanın sonucu önümüzdeki günlerde elimize ulaşacak. Çocuklarım temel hakkı olan bir öğün ücretsiz yemek hakkının savaşını sürdüreceğiz. Bu yoksul çocukların hakkıdır, bu mücadele hepimizin. Her yerde yürütülen kampanyamıza sizin de destek olmanızı bekliyorum” dedi. 

‘Bakanlık takdirini zenginlerden yana kullanmıştır’

DEM Parti Milletvekili Özgür Saki ise şöyle konuştu: “Bu kadar sade bir talep için buradayız, bu talebi devlet söz vermesine rağmen yerine getirmiyor. Bu öğrenciler açısından çok önemli bir şey olduğunu avukatlarımız bugün anlattı. Tek tek bütün bakanlığın itiraz gerekçelerini de çürüttüler. Karşılığında ‘Bakanlığın takdir hakkı var’ dendi. Bakanlık takdirini yoksul ailelerden değil, zenginlerden yana kullanmıştır. Bakanlık çocuklara ve eğitime ÇEDES, MESEM gibi projelerle resmen savaş açtı. O yüzden bu talep, çocukluğun savunulmasıdır. Bu mücadeleye tüm kesimleri çağırıyoruz. Mücadeleyi büyütelim.” 

‘Eğitim ve sağlık hakkı anayasal bir haktır’

CHP Milletvekili Mustafa Adıgüzel ise şu ifadeleri kullandı: “Eğitim ve sağlık hakkı anayasal bir haktır. Ülkede her 3 öğrenciden biri açlık çekmektedir. Çocukların beslenememekten sağlığı bozuluyor. Bu bir tercihtir. Bütün okul öğrencilerine 1 öğün yemek büyük bir masrafa mal olmaz. Bu öğrencilerin öğününe karşılık 1 günlük saray masrafı var. Çocukları bile isteye aç bırakmak vicdansızlıktır. Pendik’teki bir derneğe 800 anne yardım istemeye gidiyorsa burada bir sorun vardır. Bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

‘Devletin bütün kademelerinde tiyatro oynanıyor’

Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak yaptığı konuşmada, MEB avukatının “mevzuatta yeri yoktur” savunmasına, “Devletin bütün kademelerinde tiyatro oynanıyor. Biraz önce içerde de bir tiyatro izledik. Davada karşı tarafın avukatının savunmasının bir cümlesi oldu ‘Mevzuatta yeri yoktur’ dedi. Eğitim zorunlu değil mi? Eğitim sadece çocukları kuru sıralara mı oturtmaktır? Savunulan şey oldukça komik. Dünyanın 17. en büyük ekonomisine sahip olduğumuz ifade ediliyor, bizim ekonomimizden daha kötü olan 90 ülke çocuklarına yemek veriyor. Biz niye veremiyoruz? Bu bir tercih meselesi. Neredeyse her gün gündem, ama bir şey yapılmıyor. Bir gecede sermayeye vergi afları getirilirken, çocukları aç bırakmanın ne tür bir mantığı olabilir?” diyerek yanıt verdi ve ekledi: “Bugün MEB’in bütçesinin sadece yüzde bir buçuğuyla tüm çocuklara yemek verilebiliyor. Tercihinizi çocuklardan yana yapın. Sermayeden ve eğitimi dinselleştirmeden yana olan bir anlayışın bir ürünü bu. Mücadelemizi sürdüreceğiz.”

‘Yoksulların açlıkla terbiye edilmesine izin vermeyeceğiz’

SES MYK Üyesi Eylem Kaya Eroğlu “Bu dava hepimizin, biz bu davayı takip etmeye devam edeceğiz. Çünkü biz çocukların yoksulluğunu görüyoruz. Biz açlıktan bayılan çocukların getirildiği kurumlarda çalışan emekçileriz ve biz bu işkenceyi daha fazla izlemek istemiyoruz. Bu ülkenin yoksullarının açlıkla terbiye edilmesine izin vermeyeceğiz. Bundan sonra en büyük mücadele başlıyor” diye konuştu.


'Bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek; lütuf değil, haktır'

Duruşmadan önce Danıştay önünde gerçekleşen basın açıklamasında “Sermayayeye değil çocuklara bütçe” ve “Bu dava bizim, hepimizin” sloganları atıldı. Ekmek ve Gül adına basın açıklamasını yapan Sıla Altun “Bugün Danıştay’ın önünde, çocukların en temel hakkı olan okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı beslenme hakkını savunmak, onların açlığına göz yumanlara ‘dur’ demek için toplandık. ‘Okullarda 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek her çocuğun hakkı!’ diyerek çağrısını yaptığımız; ülkenin dört bir yanındaki kadınların, velilerin ve eğitimcilerin sahip çıktığı kampanyamız sayesinde, 2022-2023 eğitim yılının ikinci yarısında okul öncesinde ücretsiz bir öğün uygulaması hayata geçirildi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 6 Şubat depremlerini bahane ederek önce uygulamayı sadece deprem bölgesiyle sınırladı. Ardından 2024-2025 eğitim öğretim yılında deprem bölgesinde de bu uygulamayı tamamen kaldırdı” diyerek bu talep için sürdürülen mücadeleyi anlattı. 

Savcılığın davanın reddini isterken "kaynakların kısıtlı olduğu" ve "okul öncesi eğitimin zorunlu olmadığı", "sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerin yemek istemediği" gibi gerekçeleri öne sürdüğünü belirten Altun, “Ancak gerçekler, Bakanlığın masa başında uydurduğu bahanelere sığmıyor. Türkiye’de en az 7 milyon çocuk, yani her üç çocuktan biri yoksulluk içinde. 15 yaşındaki her beş öğrenciden biri haftada en az bir gün okula aç gidiyor. Çocuklar sadece açlıkla değil, beslenememekten kaynaklı sağlık sorunlarıyla da boğuşuyor; yoksulluktan dolayı eğitimden koparılıyor. Zorunlu eğitim çağında olması gereken 611 bin 612 çocuk şu an okul dışında. 15-17 yaş grubundaki dört çocuktan biri okul sıralarında olacağına iş cinayetlerinde katledildikleri atölyelerde, iş yerlerinde çalışmak zorunda bırakılıyor” diye konuştu.

“MEB daha önce Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’nin açtığı davada da bahsettiğimiz türlü bahaneleri öne sürmüştü. Biz ise iktidarın ve yargının çocuklara nasıl sırt çevirdiğini çok iyi hatırlıyoruz. Onlara iki çift sözümüz var: Ne MEB ne de yargı çocukları aç bırakamaz!” diyen Altun, “Devletin görevi; çocukların beslenme, eğitim ve sağlık hakkını güvence altına almaktır. Bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek; lütuf değil, haktır. Bu hak, çocukların gelişimini desteklemenin, okul terki önlemenin ve nitelikli bir eğitimin parçasıdır” diye ekledi. 

Bu davanın milyonlarca çocuğun geleceği, sağlığı ve yaşam hakkı için olduğunu hatırlatan Altun, “Biz Ekmek ve Gül olarak, kadın dernekleri olarak, demokratik kitle örgütleri ve veliler olarak bu davanın peşini bırakmayacağız. Okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek verilene kadar mücadelemiz sürecek” dedi.

'Herkes çocuk açlığının farkında Danıştay Başsavcısı bu gerçeği görmezden geliyor'

Solda Avukat Elif Yetigin, sağda Avukat Heval Karasu

Duruşma öncesi gerçekleşen basın açıklamasında davanın avukatlarından Elif Yetigin söz aldı: “Çocukların açlığının ne kadar gerçek, çocukların açlığının ne kadar somut olduğunu aslında hepimiz biliyoruz ve görüyoruz. Burada kadın dernekleri var, milletvekilleri var, siyasi partiler var, avukatlar var, öğrenciler var ve hepimiz aslında gerçeğin ne olduğunun farkındayız. Ama maalesef bir Danıştay Başsavcısı bu gerçekliği görmezden geliyor.”

Bu davayı açalı 2 yıl olduğunu belirten Yetigin, “İki yıldır ancak duruşma günü alabildik ve Danıştay'ın önüne gelebildik. Aslında bu üç buçuk yıllık hem kampanya döneminde hem de dava sürecinde şunu gördük: Mücadele edersek kazanabileceğimizi gördük. Bu dava da bir şey elde edebildiğimiz, anaokullarında bir öğün ücretsiz yemek hakkını çocukların elde edebildiği, ancak bir dönem verildikten sonra geri çekilen bir dava konusu. Diğer davamızın konusu tüm kademelerde ücretsiz bir öğün yemek hakkının sağlanmasıydı. Ancak reddedildi davamız. Şimdi burada tekrardan ifade edeceğiz hem çocukların yoksulluğunu, açlığını hem de Türkiye gerçeğini” dedi. 

‘Tarikatlara bütçe var, açlıktan bayılan çocuklara yok’

Davanın avukatlarından Heval Karasu ise “Bizim müvekkilimiz devlete güvenip, çocuğumu okula başlattı. Ama okul başladığında yemek olmadığını gördü. Devlet sözünde durmadı. Eğitim dediğimiz şey ülkenin geleceği ve çocuklar açken eğitim alamıyor. Tarikat ve cemaatlere bütçe varken, dünyanın yarısından fazlasında ücretsiz yemek varken bizim ülkemizde niye yok diye soracağız, açlıktan bayılan çocuklara neden bütçe yok diye soracağız, bu ülkede karşı sokakta tost daha ucuzken karşıdan karşıya geçerken ölen bir çocuk varken okullarda niye yemek yok diye soracağız. Siz sadece mahkeme kararına değil ülke geleceğine imza atacaksınız diyeceğiz” dedi. 

‘Kadınlar çocuklarını açlık nedeniyle okutamıyorlar’

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan ise şu ifadeleri kullandı:  “Bu kampanya başladığında binlerce kadınla ses verdik. Çocuklar 60 kişilik sınıflarda ders görürken, açlıktan bayılıyorlar. Çocuklar arkadaşlarının yemeğinden bir parça almak için en sevdiği tokalarını arkadaşlarına veriyorlar, anneler çocuklarını besleyemeyeceği için okula gönderemiyorlar. Kadınlar çocuklarını birinci sınıfa bile çocukların karnını doyuramadıkları için geç başlatıyorlar. Yüzlerce kadının çocuğunu okutamaması ve bunun açlık sorunuyla gerçekleşiyor olması oldukça yeterli bir sorun. Bizi mahkeme salonlarında koşturacağınıza, bu soruna çözüm bulun. Çünkü biz mücadelemizi bırakmayacağız.”

Fotoğraflar: Hasan Can Bilici/Evrensel


Editörden