19 Şubat 1946’da Texas Longview’de doğan Karen Gay Silkwood, Oklohoma Crescent’te Kerr-McGee Cimarron Yakıt İmalatı fabrikasında kimya teknisyeni olarak çalışıyordu. Tesis nükleer reaktör yakıt çubukları üretiyordu ve Silkwood kendisi ile birlikte tesiste çalışanların sağlık ve güvenliği ile ilgili kurumsal uygulamalar hakkında kaygılar duyuyordu. Nükleer sızıntılar çalışanlar ve çevre için tehlikeliydi. Sendikaya üye olarak, bitki sağlığı ve güvenliği konularında tanınan bir aktivist olmuştu. Karen Silkwood, 13 Kasım 1974'te ele geçirdiği bazı önemli belgeler ile bir New York Times muhabiri olan David Burnham ve Steve Wodka ile sendikanın ofisinde görüşmeye giderken, ofise yaklaşık 48 km. uzaklıkta kendi kullandığı otomobili ile şüpheli bir kaza geçirerek hayatını kaybetti. Silkwood, toplantıya gitmeden önce Crescent Hub Cafe’de bir sendika toplantısı yaptı, toplantıdan sonra belgeleri de yanına alarak ofise doğru yola çıktı. Silkwood’un yoldaki bir menfezin (geçit altı) yakınında bulunduğunda arabanın içerisinde belgeler yoktu ve olay yerine gelen askerler arabasında “metakulalon” denilen haplardan buldular. Polis onun direksiyonda uyumuş olduğunu belirtti, ölüm sırasında kanında 100 mililitrede 0,35 miligram metakualon maddesi bulunduğunu kaydetti. Ailesi Kerr-McGee aleyhine dava açtı, uzun süren davanın neticesinde Silkwood’un şüpheli ölümü ve Nükleer kirlenme konusunda Kerr-McGee şirketi sorumlu bulundu ve 1979 yılında Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi tarafından da onandı. Mahkeme Kerr-McGee’nin 1.380.000 dolar tazminat ödemesini kararlaştırdı. 

MERYL STREEP'LE FİLMİ ÇEKİLDİ

Daha sonra Karen Gay Silkwood’un hayatı bir Hollywood filmine konu oldu. Yaşanmış gerçek olaydan hareketle senaryosu yazılan ve Amerikan işçi sınıfının yaşantısından da kesitler sunan film bir nükleer santralde laborant olarak çalışan Karen Silkwood’un patronun üretim masraflarını azaltmak için bilinçli ihmali nedeniyle radyasyona maruz kalmasını ve hayatının ciddi bir risk altına girmesini anlatır. Filmde konuyu araştıran bir gazeteciyle işbirliği yapan Karen, nükleer santraller için nükleer yakıt üreten bir fabrikada işçilerin sürekli radyasyona maruz kalmalarını ve yolsuzlukları ifşa etmeye karar verir ve arkadaşlarının can güvenliği için bir sendikayla işbirliği yapmaya başlar. Mesai bitiminde işverenlerin aleyhine delil bulmaya çalışır ve kısa zamanda şirket yöneticileriyle arası bozulur. Savaştığı kişiler kendinden çok güçlü olmasına rağmen onu durdurmak için yapmayacakları bir şey yoktur. Karen, bir yandan haksızlığa karşı başkaldırıp mücadele ederken diğer yandan da mücadele etme inancını yitirmiş erkek arkadaşına destek olarak yaşamaya çalışmaktadır. Ve film malum olduğu gibi Karen Silkwood’un şüpheli bir şekilde bir trafik kazasında ölmesiyle biter. 2007 yılından beri Amerika’da USW (United Stell Workers) Birleşik Çelik İşçileri Sendikası,yerel sendikalara her yıl sağlık, güvenlik ve çevre konusunda sendika kurma ve dayanışma için birlik kardeşi ilan ettikleri Karen Silkwood adına bir ödül vermektedir.