Uluslararası Af Örgütünün yayımladığı yeni rapor, savaş ve çatışmalardan kaçan kadınların cinsel şiddet de dahil olmak üzere korkunç ihlallere karşı mücadele etmek ve Avrupa’da daha iyi bir hayat talebinde bulunmak için bir araya geldiğine dikkat çekti.
“Geleceğimi kendim belirlemek istiyorum: Köklerinden koparılarak Yunanistan’a gelen kadınlar seslerini yükseltiyor” başlıklı rapor, kadınlar ile kız çocuklarının çıktığı tehlikeli yolculukların yanı sıra Yunanistan adalarına veya anakarasına ulaştıklarında karşı karşıya kaldıkları korkunç koşulları ve tehlikeleri gözler önüne serdi. Rapor, aynı zamanda mülteci kadınların zorlukların üstesinden gelmekte gösterdikleri olağanüstü dirayete ve kararlılığa dikkat çekti.
‘KADINLARIN SESİNE KULAK VERİLMELİ’
Af Örgütü Genel Sekreteri Kumi Naidoo da, mülteci kampında yaşananları incelemek üzere Yunanistan’ın Midilli adasını ziyaret etti. Naidoo konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Avrupa hükümetlerinin savaştan kaçan mültecilere güvenli ve yasal yollar sağlamaktan kaçınması, kadınların ve kız çocuklarının dehşet veren ihlallere maruz kalma riskini de artırıyor. Yine de, tüm zorluklara ve olanaksızlıklara rağmen, mülteci kadınlar seslerini yükseltecek gücü kendilerinde buluyor. Yetkililer, kadınların sesine kulak vermeli ve söyledikleri doğrultusunda harekete geçmelidir” dedi.
MÜLTECİ KADIN DAYANIŞMASI
Rapora göre, Yunanistan’daki mülteci kadınlar, bütün engellere rağmen içinde bulundukları durumu değiştirmeye çalışıyor. Kentlerde kadınların ve kız çocuklarının buluşabileceği ve hizmetlere ulaşabileceği, dayanışma ağlarını yeniden kurabileceği ve kendileri ile aileleri adına daha iyi bir hayatı inşa etmek için gerekli bilgi ve becerileri edinebileceği kadın-dostu alanlar da dahil olmak üzere hayatlarını değiştirecek girişimleri başlatmak için bir araya geliyorlar. “Dünyanın çeşitli yerlerindeki tehlikelerden kaçarak bir araya gelmiş olan mülteci kadınlar birbirlerinde cesaret, ortaklık ve olağanüstü bir dirayet buluyor” diyen Kumi Naidoo, şöyle devam ediyor: “Bu kız kardeşler her şeyi ‘kendi başlarına yapıyor,’ fakat adalardaki durumun kriz noktasına ulaşmasıyla birlikte artık Yunanistan yetkililerine insanları adalarda mahsur bırakmaya son verme çağrısında da bulunuyorlar. Anakaradaki kabul koşulları iyileştirilmelidir. Avrupa hükümetleri mülteci kadınlara hak ettikleri desteği ve korumayı zaman kaybetmeksizin sağlamalı, onları iyi karşılamalıdır.”
RAPORDA ÖNE ÇIKAN KISIMLAR
* Hayatlarını Avrupa’da güven içinde kurmak için Yunanistan’a sığınan kadınlar ve kız çocukları, vardıkları anda umutlarını kaybediyorlar.
* Aşırı kalabalık, yetersiz temizlik ve tıbbi olanaklar, uzun süreli barınmaya elverişsiz çadırlar ya da konteynerler, yetersiz bilgilendirme, kadın tercümanların bulunmaması gibi sorunlar başı çekiyor.
* Bugünkü durumun temelinde iki ana mesele yatıyor, ilki AB-Türkiye arasındaki geri gönderme anlaşması, diğeri de Avrupa’daki iltica düzenlemeleri. AB-Türkiye anlaşması, kadınların ve kız çocuklarının adalarda ve tehlike altında mahsur kalmasına sebep oluyor çünkü anlaşma uyarınca Türkiye’ye geri gönderilmeleri gerekiyor. Ancak geri göndermeler öngörülen sayılarda olmuyor ve insanlar adalarda mahsur kalıyor. AB iltica düzenlemeleri de, mültecilerin ilk vardığı yer olan Yunanistan’ın tüm sorumluluğu almasını öngörüyor.
* 5 Eylül 2018 itibarıyla 19 bin 500 kişinin adalarda mahsur kaldığı belirtiliyor. Bu kişilerin yüzde 34’ü kadın, yüzde 12’si 18 yaş altı kız çocuğu.
* Kadınlar, insan kaçakçılarından başka çareleri olmadığını söylüyor. Suriyeli Yara’nın tanıklığı: “Bodrum yakınlarında bir kıyıya geldiğimizde hava çok kötüydü. Kaçakçılar bize orada beklememizi söyledi. 20 gün orada bekledik. Soğuk ve ıslaktı. Yeterince su ya da yemek yoktu. Gruptaki diğer kişileri tanımıyorduk. Gruptakiler iyi insanlardı ama kaçakçılar iyi değildi. Annemi ittiler. Annem de Bodrum’a geri dönmek için yalvardı. Çok korktum, hiç uyuyamadım. Tuvalete gitmek istediğimde erkek kardeşim benimle geliyordu, gruptan uzaklaşıyorduk. Ama bir keresinde kaçakçılar bizi takip ettiler, biz de gruba geri döndük. O kadar uzun süre idrarımı yapmadım ki hastalandım.”
* Bir başka kadının tanıklığı: “Beni çok taciz ettiler. Kaçakçılardan biri çok ısrarcıydı. Bana ‘Kızını bana verirsen seni Almanya’ya gönderirim’ dedi. Tabii ki kızımı vermedim ama hâlâ onlardan korkuyorum.”
* Kadınlar ayrıca Türkiye’deki polis memurları, jandarma ve bazı vatandaşlar tarafından da taciz edildiklerini, ayrıca kendileriyle yola çıkan bazı akrabalarının veya tanımadıkları kişilerin de tacizde bulunduğunu söyledi. İranlı bir kadın, paraları bittiğinde, yola devam edebilmek için kocasının kendisini kaçakçılarla cinsel ilişkiye girmeye zorladığını söyledi.
* Hijyen, kadınların yaşadığı sorunların başında geliyor. Kadınlara ped verilmediği, cep harçlıklarından almaya mecbur bırakıldıkları belirtiliyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden Adele, Samos’taki Vathy kampında kalıyor ve koşulları şöyle anlatıyor: “Burada her şey çok kirli. Temiz tutmak imkansız. Ve regl olduğumuzda, iş çok zorlaşıyor.”
* Ancak kadınlar birbirlerine destek oluyor. Örneğin Kamerunlu Yvette, aşırı kalabalık Moria kampında kalıyor ve yatağını hamile bir kadına vermiş.
* Sığınma evine yerleştirilen Ava’nın tanıklığı: “Ben kendimi kurtarmayı başardım ama ya diğerleri? Benimle aynı gün, üç çocuklu bir kadın da gitmek istedi. O kadın ne yapacak? Hâlâ o kadını düşünüyorum, onun için endişeleniyorum.”
* Kadınlar için kurulan merkezlerle ilgili değerlendirmede bulunan Mary: “Düzgünce selam verilmesi, gözünün içine bakılması ve bir insan olarak görülmek. Bu kadar basit.”
* Melissa kadın ağına katılan Iraklı Zahra: “Melissa’ya dil öğrenmeye geldim. Melissa benim için mutluluğun mekanı.”
* “Action for Women” örgütünün kurucularından Gabrielle Tan: “Bu kadınlar kendilerini asla kurban olarak görmüyorlar. Haklılar da, onlar sağ kurtulanlar. Sadece biraz kaynak ve istikrarlı bir ortamla sıkıntıların üzerinden gelebilir ve hayatlarında yeni bir sayfa açabilirler.”
RAPORDA SUNULAN KADINLARIN ON SOMUT TALEBİ
1- Düzgün konaklama imkanları
2- Göçmen ve mültecilerin adalarda tutulmasına son verilmesi
3- Şiddet tehdidi altındaki kadınların korunması
4- Daha fazla kadın tercüman ve çalışan olması
5- İlgiye erişim sağlanması, yeterli bilgilendirme
6- Hizmetlere tam erişim
7- Güvenli ve sadece kadınlara özel alanların desteklenmesi
8- Geçim kaynakları imkanlarının artırılması
9- Mültecilerin güvenli ve yasal yollarla kabul edilmesi
10- Kadın ve kız çocuğu mültecilere karar ve gelecek planlaması aşamalarında danışılması.
İlgili haberler
4 ülkede mültecilik: Kendimi hiçbir yere ait hisse...
Mahnaz İranlı bir Kürt. 5 yaşında ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Irak, Türkiye, Danimarka, İngil...
Mülteci kadınlar güvensiz kamplarda tehlike altınd...
Binlerce mülteci Atina’da bulunan Elliniko kamplarında güvensiz ve elverişsiz koşullarda yaşıyor. Ka...
Türkiye’de mülteci kadınların durumu
Dünya Mülteciler Günü’nde kadın mültecilerin durumunu sosyolog Nilüfer Körükmez ve Suriyeli mülteci...
Türkiye'de mülteci kadın olmak
Ülkelerindeki savaş başta olmak üzere insanlık dışı yaşam koşulları yüzünden göç yollarına düşen mül...
Mülteci kadınların umdukları Almanya bulduklarıyla...
Almanya’da da mülteci kadınlara yönelik ayrımcılık, şiddet hâd safhada. 639 kadınla yapılan anket so...
Mülteciler cinsel istismar tehdidi altındayken ne...
Urfa'daki Telhamut Mülteci Kampı ile tekrar gündeme gelen mülteci kadın ve çocukların maruz kaldıkla...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.