Uluslararası Af Örgütünün yeni araştırması Avusturya’daki kadın göçmen bakım işçilerinin yaşadığı sömürüyü ortaya çıkardı. Araştırmaya göre aşırı düşük maaşlar, ayrımcılık ve haddinden fazla uzun çalışma saatleri bazı işçileri çöküşün eşiğine getirdi. Yaşlı kimseler için yatılı bakıcı olarak çalışan bu kişilerin büyük çoğunluğu Orta ve Doğu Avrupa’dan gelen kadın göçmen işçiler ve sıklıkla çeşitli biçimlerde kesişen ayrımcılık ve istismarın farklı biçimlerine maruz kalıyorlar. Bakım işçileri Uluslararası Af Örgütüne adil olmayan maaşların, hastalık ödeneği eksikliğinin ve yetersiz izinlerin Kovid-19 pandemisinden önce de her gün yaşadıkları bir gerçek olduğunu fakat pandeminin çalışma koşullarını dayanılmaz hale getirdiğini söyledi.
Uluslararası Af Örgütü Batı Avrupa Araştırmacısı Marco Perolini, “Yatılı bakıcılık en iyi zamanlarda bile duygusal ve fiziksel olarak yorucu, fakat pandemi süresince birçok kadın göçmen işçi, aylarca aşırı uzun saatler ve vardiyalarla çalıştı. Dahası, bu hayati işi Avusturya’da sağlanan asgari ücretin altında yerine getiriyorlar” açıklamasında bulundu. Perolini sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadın göçmen işçiler şu anda yeterli tazminat ve korumadan yoksundur. Avusturya yetkililerini insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmeye, tüm yatılı bakıcılar için adil ve güvenli çalışma koşullarını güvence altına almaya ve göçmen kadınların haklarının eşit şekilde korunmasını sağlamaya çağırıyoruz.”
KOVİD-19’UN GÜVENCESİZ ÇALIŞMA KOŞULLARINI DAHA DA AĞIRLAŞTIRDI
Avusturya’nın nüfusu yaşlanıyor: 2040 yılına kadar nüfusun yüzde 25’inden fazlası 65 yaşından büyük olacak. Bu sebeple, bakım çalışanlarına olan ihtiyaç gittikçe artıyor. Huzurevlerinde çalışanlar, aile içindeki kayıtsız bakıcılar ve sağlık çalışanları dışında Avusturya’da yaklaşık 60 bin kişi yaşlılara yatılı bakım sağlıyor. Bu bakıcıların yüzde 92’si kadın ve yüzde 98’i genellikle Romanya ve Slovakya’dan gelen göçmenler.
Yatılı bakım çalışanlarının sahip olduğu hayati rol ekonomik, sosyal ve politik açıdan değer görmüyor. Avusturya’da kadın çalışanlara genel olarak erkeklerden neredeyse yüzde 20 daha az ücret ödeniyor. Göçmen işçilere vatandaşlardan yüzde 25 daha az ödenirken, göçmen kadınlara göçmen olmayan kadınlardan yüzde 26.8 daha az ücret ödeniyor. Yaşlılara bakıcılık yapan göçmen kadınlara yapılan ödeme ise çoğunlukla asgari ücretin altında. Örneğin, Avusturya’da bulunan Slovak bakım çalışanlarına yıllık ortalama 10 bin 080 avro ödenirken, kadrolu bakım çalışanlarına yıllık asgari 17 bin 484 avro ödeniyor.
Avusturya’da yatılı bakım işçileri çoğunlukla iki ila dört haftalık iş planlarıyla dönüşümlü olarak çalışır ve birçok kadın göçmen işçi izinlerinde kendi ülkelerine geri döner. Bu nedenle, pandemi süresince uluslararası seyahatlere getirilen Kovid-19 kısıtlamaları, Avusturya’daki iş planlarını uzatmak zorunda kalan yatılı bakım işçilerinin çoğunda bilhassa olumsuz etkiler yarattı. Kovid-19 önlemleri kapsamında bakıma muhtaç kişilerin aile ve arkadaş ziyaretlerinin de sınırlandırmasıyla, birçok göçmen kadın bakıcı, haftalar boyunca aşırı uzun saatler çalışmak ve günün 24 saati nöbet tutmak zorunda kaldı. Yatılı bakım işçilerinin çoğu bağımsız çalıştıkları için aşırı uzun çalışma saatlerine karşı korunmuyor. Bu aşırı uzun saatler ise birçok işçinin stres ve tükenmişlik gibi deneyimler yaşamasına sebep oluyor.
Romanya’dan Eszther şunları söyledi, “21 Mart’ta [2020] evime dönmeliydim. Fakat kalmam gerekti. Bu benim için çok zor oldu çünkü hiç ara veremedim. Bu molalar hayati önem taşıyor. Gece biraz temiz hava almak için işverenimin evinden çıkıyordum. Karantina süresince 3 buçuk ay ara vermeden çalıştım. O zamanlar ajansımla da bazı sorunlarım vardı. Beni hiç aramadılar ve kazancımdan kesinti yaptılar. Sonrasında güçten düştüm ve bir doktora görünmek zorunda kaldım.”
Avusturya yetkilileri yatılı bakım işçileri için Kovid-19’la ilgili birtakım destek mekanizmalarını devreye soktu ancak bazı uygunluk kriterleri bu mekanizmaların göçmen bakım işçileri için erişilebilir olmasını engelledi. Avusturya’da banka hesabı olmayan işçiler için banka hesabının olması zorunluluğu bu engellerden biriydi.
Çoğu durumda, yatılı bakım işçileri doğru olmayan bir şekilde bağımsız çalışan olarak sınıflandırılıyor. Ev işçisi olarak baktıkları yaşlı kişilerin ve/veya onların ailelerinin gözetiminde çalıştıklarından, yevmiyeleri ve çalışma biçimlerini müzakere edebilmek için yeterli bağımsızlığa sahip değiller. Bununla birlikte, işe yerleştirme ajansları, çalışanların kendileri ve müşterileri arasında aracı olarak görev alıyor ve çoğunlukla işçilerin tartışma ve müzakere etme fırsatı olmadan görev tanımlarının ve çalışma ücretin belirlenmesinde kilit rol oynuyor.
Yatılı bakım işçilerinin içinde bulunduğu durum, yalnızca kadrolu bakım işçilerinin asgari ücretten, çalışma saatlerine yönelik korumalardan ve hastalık ödeneğinden yararlanabiliyor olması gerçeğiyle daha da karmaşık hale geliyor. Bağımsız çalışan olarak sınıflandırılan yatılı bakım işçilerinin yüzde 98’i için bu insan haklarından hiçbiri güvence altında değil.
Romanyalı bakım işçisi Dora, “Biz bağımsız çalışan olmak istemiyoruz. Kadrolu çalışanların sahip olduğu haklar daha fazla. Bağımsız çalışan [kişi] olarak hiçbir hakkınız olmuyor. Sadece yükümlülüklerimiz var. Tatil ücreti yok, işsizlik maaşı yok. Sorunlarımız olduğunda gidebileceğimiz bir yer istiyoruz” diyor.
Avusturya’daki yatılı bakım işçilerinin mevcut durumu, güvencesiz işçiliğin kadın göçmen işçileri ne kadar orantısız etkilediğinin açık bir örneğidir. Avrupa çapında kadınlar, gençler, göçmenler ve etnik ve dini azınlıklara mensup kişiler başkalarına göre daha büyük ölçüde hastalık ödenekleri, doğum izni, ücretli tatiller ve diğer hak ve sosyal avantajlara erişimleri olmaksızın çalışmaktadır.
Marco Perolini sözlerini şöyle sonlandırdı: “Avrupa’da giderek artan sayıda kişi, bakım sektörü de dahil olmak üzere güvencesiz koşullar altında çalışıyor. Herkes işyerinde güvende olma ve adil bir ücret alma hakkına sahiptir. Yatılı bakıcı olarak çalışan kadın göçmenlerle dayanışma içindeyiz. Avusturya yetkililerine; tüm yatılı bakım işçilerini asgari ücret ve çalışma saatleri güvencelerinin kapsamına dahil etme, iş süreci denetimini artırma ve işyerindeki ayrımcılık ve suistimaller konusunda danışmanlık ve diğer çözümleri sağlama çağrısı yapıyoruz.”
Fotoğraf: Pixabay
İlgili haberler
Göçmen ev işçisi kadınlara yönelik şiddet ve sömür...
Ev işçisi göçmen kadınlara yönelik şaibeli ölüm ve şiddete sürekli yenileri ekleniyor. Veriler, bu k...
Pasaporta el koyma, 7/24 çalıştırma, cinsel saldır...
Nadira Kadirova’nın ölümü, göçmen işçi kadınların çalışma koşullarını gündeme getirdi: ‘İşverenin in...
Uluslarararası bir sömürü hikayesi: Denizaşırı Hiz...
Denizaşırı ülkelerde göçebe ev işçiliğine zorlanan Filipinli kadınların ‘hizmetçiliğe eğitildikleri’...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.