Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) 8 Mart öncesi yayınladığı bildiriyle, Türkiye kökenli kadınları 8 Mart eylemlerine katılmaya, sendika kadın komisyonlarının TİS dönemindeki mücadelesine, sosyal hizmetlerde bakım işleri ve anaokullarda yapılacak grevlere destek vermeye ve 8 Mart'ı anlamına uygun olarak birlik dayanışma ve mücadele gününe çevirmeye çağırdı. DİDF'in bildirisi şöyle:
"Emekçi kadınlar 8 Mart’ı üçüncü kez pandemi koşullarında karşılıyor. Pandemi tüm emekçiler için olduğu gibi, işyerinde, evde kadınların da sorunlarını büyüttü. ‘Kadına ait’ olan çocuk, yaşlı ve hasta bakımı gibi ücreti hiç ödenmeyen işlerin salgın nedeniyle artması, yoksul ve çocuklu ailelerin küçücük odalara kapanmalarıyla kadınlar için cendereye dönüşen evlerde ‘anne’, ‘öğretmen’, ‘eş’ olmanın zorlukları bir çığ gibi büyüdü.
DÜŞÜK ÜCRETLER, PAHALILIK, ENFLASYON KADINLARI DAHA DA YOKSULLAŞTIRDI!
Yoksulluk kadınların en fazla belini büken sorunlardan biri. Salgın döneminde binlerce kadın işini kaybetti. Kısa çalışmalarla ücretler düştü. Temel ihtiyaçlar pahalılaştı, artan elektrik ve benzin fiyatları, yükselen kiralar bel büküyor. Kreş parasını ödeyemez duruma gelen kadınların sayısı az değil. Elbette her kesimden kadın yoksullaşmıyor, yoksullaşanlar emekçi kadınlar.Yoksulluğun en önemli yüzü yalnız çocuk büyüten anne-ler, emekli kadınlar ve yoksul ailede büyüyen çocuklar. Nedenleri ise yıllardır izlenen politikalar.
Kadınların en fazla çalıştığı alanlar hastaneler, çocuk-yaşlı bakım evleri, satış elemanlığı, gastronomi gibi hizmet sektörleri. Buralarda çalışanların yüzde 82’si kadın. Ücretlerin en düşük olduğu, bu iş kolları ucuz emek sömürüsünün en yoğun olduğu iş alanları. Buralarda çalışanlar, ‘Sistemi ayakta tutanlar’ diye pandemide alkışlandılar ama ücretleri halen emeklerinin karşılığı olmaktan çok uzak, çalışma şartlarında ise en ufak bir düzelme yok.
Kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı bu iş kolları nedeniyle, kadın ve erkek arasındaki ücret eşitsizliği ise halen yüzde 25! Eşit işe eşit ücret talebi gündemimiz olmaya devam ediyor.
YOKSULLUK KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ BÜYÜTÜYOR!
2020 yılında önceki yıla göre tehdit, yaralama veya tecavüz yüzde 4,9 artış gösterdi. 2021 yılında kadın danışma telefonlarına başvuru yüzde 15 artış gösterdi ve 139 kadın eşleri tarafından öldürüldü. Her bir saatte 13 kadın şiddet görüyor. Bunlar sadece resmileştiği için bilinen sayılar, bilinmeyenlerle daha fazla. Pandemide de eviçi şiddet arttı. Kısa çalışma veya işsiz kalınmasıyla artan maddi sorunlar, ailede bunların yolaçtığı stres-depresyon, eve kapanmak zorunda kalınması şiddeti artıran nedenlerden. Şiddete uğrayan pek çok kadın güven-celi bir işi, yeterli ücreti yoksa, maruz kaldığı şiddete karşı tavır almaya cesaret edememekte. Yoksulluk kadınların elini ayağını bağlamaktadır. 373 kadın evinin ise 6 bin kişilik kapasitesi ihtiyacı karşılamamakta, her yıl 15 binin üzerinde kadın geri gönderilmektedir. Devlet acil olarak bütün şehirlerde yeterli kadın evi için bütçe ayırmalıdır. Ev içi şiddetten kurtulmanın temel güvencesi iyi bir iş ve yeterli gelirdir. Kadınların en fazla çalıştığı hizmet sektöründe verilen emeğe hakettiği değer verilmeli ve ücretler yükseltilmelidir!. Karşılığı ödenmeyen ve salgın döneminde daha da artan çocuk, yaşlı, hasta bakımı kadınların değil devletin görevi olmalıdır! İşsizler ve emekliler için net 1.500 euro temel geçim indirimi uygulanmalı ve herkesin yaşamını sürdürmeye yetecek asgari ücret sağlanmalıdır.
KREŞ VE BAKIM EVLERİNDE ÇALIŞAN KADINLARIN GREVİYLE DAYANIŞMAYA!
Almanya’nın birçok şehrinde oluşan 8 Mart birlikleri, dernekler, sendikalar, kadın grupları bu sene de ortak sorunlar için 8 Mart etkinlikleri, eylemler ve yürüyüşler düzenliyor. Bu sene ortak eylemlerin ana konularından birisi, grev hazırlığı yapan bakım işlerinde ve kreşlerde çalışan kadınlarla dayanışma.
90 bine yakın işyerinde, kreşlerde ve bakım alanında çalışan bir milyona yakın Ver.di sendikası üyesi toplu sözleşme sürecinde. Çalışanların büyük çoğunluğu kadın olduğu için, sendika eğer işverenler taleplerini kabul etmezse 8 Mart günü için grev hazırlığı yapıyor. Talepleri, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve ve ücretlerin yükseltilmesi, verdikleri emeğin değerinin artırılması. Kreşlerde, bakım işlerinde, sağlık alanında taleplerin elde edilmesi hepimiz için bir kazanım olacaktır. Bunun için yaşadığımız şehirlerde işçi-emekçi kadınlar olarak greve çıkan kreş çalışanlarıyla dayanışmayı örgütleyelim, aktif dayanışma gösterelim!
8 MART BİRLEŞMEK DEMEKTİR!
Son yıllarda 8 Martlarda daha fazla kadın her alanda eşitlik, eşit işe eşit ücret için, yoksullaştırma politikalarına karşı insanca yaşam için, cinsel şiddete karşı, hamileliğinde kendi kararını özgürce vermek için §218’e karşı sokaklara çıkıyor, talepleri için kimlerle birleşebileceği ve ne yapabileceğinin arayışına giriyor.
Göçmen kadınların yaşadığı sorunlar yerli emekçi kadınlardan ayrı ve farklı değil. Ama daha fazla. Çünkü, ayrımcılık ve artan kurumsal ırkçılık, ağırlıklı olarak güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışma, kısa çalışmalar ve artan pahalılık nedeniyle artan yoksullaşma göçmen kadınları daha fazla etkiliyor.
Bizler için birleşmenin anlamı işyerinde, semtimizde, nerede bir araya gelme ve mücadele varsa onların parçası olmaktır!
Pandemi süreci mücadele etmenin ve değiştirmenin ne kadar ihtiyaç olduğunu bir kez daha gösterdi.
Yerli ve göçmen emekçi kadınlar olarak 8 Mart’ta sokaklarda, işyerlerinde, etkinliklerde ortak taleplerimizi daha fazla yaygınlaştırıp, bunların etrafında birleşelim."
Fotoğraf: DİDF
İlgili haberler
Özgür, eşit, şiddetsiz bir yaşam bizimle mümkün!
Şiddet, kaygı, korku dolu bu hayatlara mecbur değiliz! Yaşamak bu değil! Peki biz ne istiyoruz?
Almanya'da 'çocuk evlilikleri'nin yasaklanmasının...
Almanya’daki kadın örgütleri ülkede yapılacak çocuk evliliklerinin kesinlikle yasaklanmasını istiyor...
Almanya’da 2021’den 2022’ye kadınlar: Kadınları ye...
2021 yılı Almanya’da da kadınlar açısından pek çok sorunla geçerken, mücadele örnekleri de ortaya çı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.