GÜNÜN PORTRESİ: Cahide Sonku
Türkiye’nin ilk kadın yönetmeni ve yapımcısı, aynı zamanda Türkiye’nin ilk büyük yıldızı: Cahide Sonku. Onun yaşamı zirvenin de dibin de en derini...

1916 yılında Yemen’de asker bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Cahide Sonku, Türkiye’nin ilk kadın yönetmeni ve yapımcısı olarak tarihe adını yazdırdı. Asıl adı Cahide Serap olan Cahide Sonku, ailesiyle birlikte Yemen’den İstanbul’a gelip babası da evlerini terk edince annesi ve ablasıyla büyük bir yoksulluğa düştü. Daha ortaokuldayken annesi hastalanınca haftada dört lirayla işe başladı. Cahide küçük yaşlarda Halkevleri ile tiyatroyla tanıştı.

Cahide’nin yaşamı 1932’nin Eylül’ünde bir anda değişti. Gazetede çıkan bir ilanda Şehir Tiyatroları’nın konservatuar için öğrenci aradığı yazıyordu. Seçilecek olanlar hem okuyacak hem de çalışacaktı.

Cahide girdiği sınavları kazandı ve o andan itibaren yükselişe geçen hayatında bir çok başarıya imza attı, Türkiye’nin de en tanınmış aktristi, starı, ‘yerli Marlen Dietrich’i olacaktı.

Cahide, 1932’de güran-stajyer olarak çalışmaya başladı. 1933’te “Yedi Köyün Zeynebi” oyununda hiç repliği olmayan bir köy kızını canlandırıyordu ancak kısa sürede gizemli, güzel ve yetenekli oluşu onun hafızalara kazınmasına ve şöhret basamaklarını hızlı hızlı tırmanmasına yol açacaktı.

1933 yılında henüz 16 yaşındayken Muhsin Ertuğrul’un yönettiği “Söz Bir Allah Bir” filmiyle sinemaya geçti. 1934’te ise “Bataklı Damın Kızı Aysel” ile ün kazanarak ülkenin hemen her köşesinde tanınan bir ‘star’ oldu.

1937’de oyuncu Talat Artemel ile evlenen Cahide Sonku, Shaw, Tolstoy, Shakespeare, Çehov gibi yazarların oyunlarında rol alarak Şehir Tiyatrosu’nun önde gelen kadın oyuncularından oldu. 1937’de müziklerini Cemal Reşit Rey’in yaptığı “Adalar”da oynamak üzere sahneye çıkacakken hasta olan annesi yaşamını yitirdi ve Sonku, perdenin açılmasına yarım saat kala bir karar vermek zorunda kaldı. Kararı ise şöyle oldu: Bir tiyatro perdesi asla kapanmamalı.

1940’da Muhsin Ertuğrul’un yönettiği “Şehvet Kurbanı” adlı sinema filmi Sonku’nun kariyerinin iyice sağlamlaştığı film oldu. Bu filmin ardından artık taşranın ücra köşelerinde dahi tanınıyordu.

1943’te ikinci evliliğini dönemin milyonerlerinden İhsan Doruk ile yaptıktan sonra hayatının sefahat dönemini yaşadı. Ayakkabılarındaki taşların bile gerçek mücevher olması, şampanyadan başka bir şey içmemesi, mücevherlerinin paha biçilemeyen değerleriyle gündem oldu.

Sonku, bu dönem kendi yapım şirketini kurdu ve 1951’de Talat Artemel ve Sami Ayanoğlu ile birlikte “Vatan ve Namık Kemal” filmini yönetti. Sonku, 1954’te de “Beklenen Şarkı” filminin yönetmenliğini yaptı. Zeki Müren’in ilk kez kamera karşısına çıktığı bu film gişe rekorları kırdı. Ancak kıs bir süre sonra şirket yandı ve Cahide Sonku birkaç saat içinde bütün servetini yitirmiş oldu, milyonerken borçlu duruma düştü. Milyoner eşi İhsan Doruk’tan da ayrılmış olan Sonku maddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Doruk ile olan evliliğinden olan kızı Enver’in de velayeti kendisine verilmedi, Doruk’un sonraki eşi de Cahide Sonku’ya Doruk’un mirasından pay verilmesine engel oldu. Sonku maddi sıkıntılarını bu yolla da çözemeyince yaşamında alkolün yeri gittikçe artmaya başladı. 

1962-63 yıllarında şair, oyuncu Cahit Irgat’la birlikte kurduğu “Cahitler” tiyatrosu da kısa ömürlü oldu. 1964 yılında yeniden İstanbul Şehir Tiyatrosu’na ve Dormen Tiyatrosu’na döndü ama alkol artık yaşamının tamamını etkiliyordu be buralarda başarı sağlayamadan sahneden ve perdeden uzaklaşmak zorunda kaldı.


Sonku’nun yaşamının bundan sonrası tamamen yoksulluk içinde geçti. Bir zamanlar kendi adına Gümüşsuyu’nda temeline pırlantalar dökülerek apartman yaptıran, yüksek topuklu ayakkabılarından şampanya içiren, sigarasının külünü altın tabakaya döken, kraliçelerden daha gösterişli yaşamıyla yaşamı dillerden dillere dolaşan Sonku, artık eski ve kirli bir pansiyon odasında yaşıyordu. Boş içki şişelerini satıp yeni içki almaya çalışan Sonku’ya artık bakkal bile veresiye vermiyordu.

1979 yılında Sinema Yazarları Derneği, Cahide Sonku’ya özel bir ödül verdi. Sonku, ödülünü almak için düzenlenen geceye gidemedi. Başkan Attila Dorsay, Cahide’ye ödülünü Körfez Meyhanesinde verdi.

Filmlerin ve piyeslerin başrollerinden, genç kadın, güzel kadın rollerinden figüran kadın, çirkin kadın, yaşlı kadın rollerine düştü. 18 Mart 1981’de 62 yaşında yaşamını yitiren Cahide Sonku’nun evi çok sonraları restore edilerek “Cahide’s” adıyla bir restorana çevrildi.

Yaşamına bir sürü başarı ve bir çok aşk sığdıran Cahide Sonku, parıltısı kısa sürse de Türkiye sinemasının ilk kadın yıldızı oldu.

İlgili haberler
GÜNÜN İLKİ: Dünyadaki ilk roman, bir kadın tarafın...

Japon yazar Murasaki Shikibu tarafından kaleme alınan Genji'nin Hikâyesi'nin dünyanın ilk romanı old...

GÜNÜN PORTRESİ: Türkiye’nin ilk kadın amigosu Kürd...

Kim demiş “futbol erkek işi” diye. Muazzez kimselere kaptırmıyordu tribündeki yerini, takımı da seyi...

GÜNÜN PORTRESİ: Selma Lagerlöf

Efsane ve masallara dayanan yapıtlarıyla tanınan Selma Lagerlöf hem Nobel Edebiyat Ödülünü alan ilk...