Ayşe Arman’ın dün Hürriyet Gazetesindeki köşesine taşıdığı Mine Kasapoğlu, aslında milli kayakçı, milli snowboard’cu, snowboard milli takım antrenörü ve bir süredir de olimpiyat fotoğrafçısı.
Mine Kasapoğlu, Lozan Olimpiyat Müzesi’de fotoğrafları sergilenen dünya çapında 4 fotoğrafçıdan biri.
Ayşe Arman’ın sorularını yanıtlayan Mine Kasapoğlu’ndan dinleyelim yaşamını... “Fotoğraf ve spor, iki büyük tutkum. Hayatım hep sporla iç içe geçti. Milli kayakçıyım, milli snowboard’cuyum ve snowboard milli takım antrenörüyüm. 99’dan beri de fotoğrafla ilgileniyorum” diyor.
Olimpiyat Müzesi’nde fotoğraflarının sergilenmesini ise “Şaka gibi bir şey! Müthiş bir onur! Sonunda altın madalyamı aldım gibi hissediyorum! Rio Olimpiyatları’nda 4 fotoğrafçı olarak çalışmalar yapıp bir sergi ve kitap oluşturmamız istendi. 3 Amerikalı fotoğrafçı ve ben...” diye anlatıyor.
En büyük hayali 2010 Vancouver Olimpiyatları’nda yarışmakmış Kasapoğlu’nun, “Sporcu olarak gidemedim, o zaman bari fotoğrafçı olarak gideyim dedim” diyor.
Ve 2010 Vancouver Olimpiyatları’na fotoğrafçı olarak katılmanın kendisine hissettirdiklerini de şöyle anlatıyor: “Nefis bir şey! Tarifi yok! Benim için zaten o atmosferde olmak yeterliydi. Kendi sporculuğumda yaşayamadığım heyecanları, çektiğim fotoğraflarda yaşadım. Vancouver’da yarışmak istediğim snowboardcross pistinden, fotoğraflarımı çektikten sonra, sırtımda kamera ekipmanlarımla aşağı kaydım. Benim için müthiş duygulu bir andı. Öyle ya da böyle istediğim yere gelmiştim...”
“Kendi fotoğrafçılığını nasıl tanımlarsın” sorusuna yanıtı ise “Gerçek anlar yakalamayı seviyorum. Bu, bir sporcunun hayatından da olabilir, kızlarımın hayatından da. Heyecan, ilham ve duygu içeren kareler peşindeyim... Ben onları çekerken, zaman duruyor gibi oluyor. Fotoğraf makinemle birleşiyorum ve soğuk, açlık gibi şeyleri hissetmiyorum...” oluyor.

Spora 2 yaşında, Uludağ’da, kayak yaparak başlamış Mine Kasapoğlu, 1994’te Türkiye 2’ncisi olmuş, Snowboard’da da 2007 Türkiye şampiyonu.
Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.