Bu kıl, tüy, “tüycük”leri yok etmek tarihin her döneminde varmış. İlk çağdan itibaren bitten, pireden ve bilumum böcekten korunmanın bir yolu olarak vücutlarındaki kılları kazıyıvermişler kadınlı erkekli. Evet, evet kazımak! İlk insanlar keskin bir taş ile kazıyarak kurtuluyorlarmış kıllarından. Bu yöntemin biraz acılı olduğunu tahmin edersiniz :/
Eski Mısır’da da Büyük İskender’in “arzusu” ve emri doğrultusunda savaşan erkekler saçlarını, sakallarını kazıtıyorlarmış, çünkü savaşırken düşmanlarının onları kolayca kavrayıp, yenilmek istemezlermiş. Onlar da çakmaktaşı ile kendi tıraş bıçaklarını kendileri geliştirenlerden. Hatta sadece savaşan erkeklerin değil, kadınların da bir elinde midye kabuklarından yapılan cımbız, bir elinde ayna var.
Makyajdan takılara, saç modelinden duruşa kadar yüzyıllardır “trend” olan Kleopatra da elbette istenmeyen kılların alınmasına bir nevi öncülük edenlerden olacaktı ve oldu da! Şimdiki ağdaya çok benzer bir karışım kullanıyormuş Kleopatra.
Vücudun neredeyse her yerinde çıkan tüylerin, kılların yok edilmesi bir üstünlük olarak görülüyormuş Eski Mısır, Yunanistan ve Ortadoğu ülkelerinde. Eğer sakallı bir adam varsa sokakta, onun hangi sınıfa ait olduğu şıp diye anlaşılırmış. Roma İmparatorluğu döneminde yapılan kadın heykeller bile saçtan başka kıl barındırmıyor, çünkü kıllar “medeniyetsizliğin” bir göstergesi kabul ediliyor o çağlarda.
Sadece Eski Mısır’da değil, Ortadoğu’nun pek çok yerinde aşağı yukarı aynı sebeplerden kadın-erkek kıllarıyla uğraşıp durmuş, ama baktığımızda kadınlar biraz daha fazla uğraşmışlar. Arap ülkelerinde kadınlar kaşlarının tamamını almıyor, sadece inceltiyorlarmış, onu da şimdiki kadınların oldukça iyi bildiği iple alma yöntemiyle yapıyorlarmış. Türkiye, Filistin, Lübnan gibi ülkelerde de kadınların özellikle evlenmeden bir iki gün önce kaş ve saçları dışındaki tüm tüylerini ağdayla alma gibi bir gelenekleri oluşmuş, nedeni ise kendi temizliklerinin yanında “kocalarına saygı” göstermekmiş!
Ortaçağ’da ise Kraliçe Elizabeth’in başını çektiği moda, vücudun diğer bölgelerinden ziyade yüzdeki kılların yok edilmesiymiş ve kadınlar alınlarını daha geniş göstermek için saçlarının ön kısmını tıraş ettiriyorlarmış.
Zaman içinde erkekler artık sadece saç, sakal ve bıyık kestirmeyle yetinirken kadınlar yüzyılların işini tekrarlamaya devam etmiş. 18. yüzyıldan sonra artık jilet, tıraş makineleri, kıl dökücü kremler, epilatörler ve tıbbi diğer yöntemler ortaya çıkmış, ama teknolojinin bu nimetleri bu konuda bile kadın erkek eşitliğini sağlayacak derecede büyük olamamış. Şimdi bu işlem erkekler için “tercihe” kalmışken, kadınlar için neredeyse bir toplum kuralı!
Koltukaltında kıl çıkan, bıyıklarını almayan ya da ağda yapmayan bir kadın sadece sağlığı için değil, “kadınsı” olmayan görüntüsü yüzünden yargılanıyorken, erkeklere “kılsın, yünsün, erkeksin” övgüleri diziliyor. Erkeklerin geneli, karşısındaki kadından pür u pak olmasını beklerken, kendi sakalı ya da göğüs kıllarını daha çekici olduklarına inandıkları için bırakıyorlar.
İlgili haberler
Eril dilinizden de, cinsiyetçi söylemlerinizden de...
Kocaeli Üniversitesinden kadınlar kalıplaşmış eril dile ve cinsiyetçi söylemlere karşı "Ekmek ve Gül...
GÜNÜN BİLGİSİ: Kim buldu bu baş belası sütyeni!
Evet şimdi bir baş belası olabilir sütyen çoğu kadın için ama icat edildiği dönemde bir süre kadını...
GÜNÜN İSYANI: Kimse kendini gizlemek zorunda değil...
Her daim bize yapışık olan şu sutyenden hepimiz bıkmadık mı? Hannah’da bıkmış, çıkarmış. Ancak Hanna...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.